Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bölgedeki şiddet sarmalı
Türkiye’nin içinde bulunduğu
bölgenin ateşi hiç düşmedi;
çünkü dünya egemenlerinin
çıkarlarına dayalı gerilim siyasası,
onların açık-kapalı ya da çeşitli
terör örgütleri üzerinden yürüttükleri
savaşları sürekli körükledi.
En son gerilim, İsrail’in nisan ayı
başında Şam’da düzenlediği bir
saldırıyla İran Devrim Muhafızları
ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanı
Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi
ve yanındaki kadrosundan kimi adların
öldürülmesiyle gerçekleşti.
Sömürgenlerin
yüzyıllara
yayılan
kapışmasının
bu son
halkasında da
hiç kuşkusuz
bir tarafın
haklı olduğunu
söylemek
olası değil. İsrail, yakın kadrosu ile
birlikte öldürülen Zahidi’yi Hamas’ın
geçen ekim ayındaki Gazze’ye
saldırısından sorumlu tutuyor. İran
genelkurmay başkanı, Şam saldırısının
asıl sorumlusunun ABD olduğunu ve
hesap vermesi gerektiğini söylüyor.
ABD ise güvenlik raporlarında, İran’ın
Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de
Husiler gibi vekil örgütlere silah eğitimi
ve parasal konuda destek vererek
bölgede askeri kazanımlar elde etmek
istediğini savunuyor.
Rusya’nın tepkisi de saldırının İsrail tarafından bölgede çatışmayı daha da körüklemek için tasarlandığı yönünde.
Bölgeye yönelik çıkarları olanların tümünün yürüttüğü güdümlü siyaset, daha çok vekil örgütlerce yürütülen bir şiddet sarmalına yol açıyor.
Rusya’da İŞİD terör örgütünün konser salonunda gerçekleştirdiği son toplu öldürüm de buna benzer bir hareket.
Kendi askerlerini doğrudan ateş hattına sokmayarak bu sarmalın dışında kalmaya özen gösteren devletlerin gövde gösterileriyse, askeri tatbikatlar üzerinden oluyor.
Sözgelimi, geçen mart ayında Rusya, İran ve Çin’in birlikte düzenlediği “Deniz Güvenlik Kuşağı - 2024” adlı ortak tatbikatta, savaş gemileri ve hava araçları ile bir caydırıcılık gücü sahnelendi.
ABD de Hamas’ın Gazze’deki hareketi üzerine “dünya çapında güvenlik ve istikrarı desteklemek” gerekçesini öne sürerek USS Gerald R. Ford uçak gemisini Doğu Akdeniz’e göndermişti.
Sözünü ettiğimiz şiddet sarmalından kimin etkilendiğine gelince: Gazze’de, Suriye’de açlık, yoksulluk ve ölümle boğuşanlar, savaş ve şiddetten hiçbir çıkarları olmayan masum siviller.
Onlar, sömürgenlerin cehenneme
çevirmekten hiç vazgeçmedikleri bir
dünyada yaşamaya çabalıyorlar.
NEYİN FIRSATÇILIĞI?
“Bizi yalnız bırakamazsın” diyerek siyasi kariyerini Saray’a teslim etmiş olan Devlet Bahçeli, seçimlerde CHP’nin başarısını kabullenememiş olmalı ki Özgür Özel’e yönelik “‘Cam tavanı kırdık’ diyenlerin Türk devletinin çatısını ve Türk milletinin varlığını dinamitlemesine asla fırsat verilmeyecektir” gibisinden birtakım sözler etti.
Oysa, devrim tarihi okumuş olan herkes bilir ki Türkiye Cumhuriyeti, ulusal iradeye ve ulusal güce dayalı bir savaşım sonrası yine ulusal irade temeline dayalı bir kuruluş ile var olmuştur.
Türk devletinin çatısını dinsel bir meşruti monarşiye dönüştürenlerle ittifak ortaklığını yapanlar, yapıştıkları Saray’ın paçasından düşmemek için şimdi de anayasa değişikliği ile demokratik düzeni tümüyle dinamitleme peşindeler.
Geçmiş ola... Halk, geleceğin
yönünü çoktan belirledi: Onun da adı
laik, demokratik düzendir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- İBB'de yeni uygulama: Ücretsiz HPV aşısı
- Milli Eğitim Bakanı Tekin'den 'mülakat' açıklaması
- Besin alerjisi nasıl tedavi ediliyor?
- 10-16 Mayıs Engelliler Haftası
- Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun konuşma
- Özgür Özel'den 'atama' çıkışı
- Özgür Özel kutlama programında
- CHP'li vekilden Soma için flaş çağrı...
- Mine Esen'den anlamlı konuşma...
- Serra Menekay yazdı, Aysim Dolgun Ildız besteledi
En Çok Okunan Haberler
- Selahattin Demirtaş'ın cezası belli oldu!
- AKP bürokrasisinde kavga
- Erdoğan açıkladı: Bir gruba daha yeşil pasaport müjdesi
- 'Anayasa ihlalinin sembol ismini...'
- Yurttaş ne kadar beğeniyor?
- Soylu’dan muhabire müdahale
- Uyuşturucudan yakalanan oyuncudan ilk paylaşım
- Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında yeni gelişme!
- Aynı fabrikada ‘gizli kamera’ skandalı!
- Cemaatin inşaatı için 130 ağaca ‘idam fermanı’