Barbarlık ve gaddarlık
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Barbarlık ve gaddarlık

26.02.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Uygarlığın karşıtı barbarlıksa eğer, uygarlık ile barbarlık arasında saymakla bitmeyecek farklar olmalıdır. Ancak uygarlığın barbarlıktan yola çıktığı, ya da -bizim son 21 yılda yaşadığımız gibi- uygarlıktan barbarlığa dönüldüğü düşünülecek olursa; iki olgu arasındaki fark, değişik olmak anlamında değildir. Temeli aynı bir durumun evrimi içinde beliren aykırılık biçiminden anlaşılmalıdır. 

Gereksiz konulara nedense epeyce kafa yoran biri olarak, uygarlıkla barbarlığı ayıran en önemli özelliğin, “ölüm” karşısındaki tutum olduğunu düşünmüşümdür hep. 

Uygarlık yaşama saygı duyar ve yüceltir, ölümden korkar ve önlemeye çalışır. Barbarlık ise yaşam ve ölüme hayvan içgüdüsüyle yaklaşır. Yaşamak için çok kolay öldürür. Hatta yaşamak için olmasa da öldürür. Öldürmek, yaşamın bir parçasıdır, barbarlıkta. 

Öldürmek kolay olunca, ölmek de basitleşir. Yaşam ve ölüm iç içedir barbar toplumlarda. Birine asılırken ötekinden de pek çekinilmez.

HA TABUT HA TAHT!

Yıllardır yaza yaza doyamadığım, gerçek bir tarih öyküsünü sizlerle yine paylaşmak istiyorum:

1888 yılında idamların elektrikle olmasına karar veren New York ilinin ihale çağrısı üzerine, elektrikte doğru akımı bulan Thomas Edison ile alternatif akımı bulan Nikola Tesla elektrikli iskemle icadında yarışa girdiler. Edison haliyle doğru akımla idamın daha kolay olacağını savunuyordu, Tesla ise alternatif akımla. Tabiidir ki ikisinin de yaklaşımı “hümanist”, yani mahkûmun en hızlı, en acısız biçimde ölümünü sağlamaktı!

Sonuçta ihaleyi George Westinghouse’un desteklediği Nikola Tesla’nın alternatif akımlı projesi kazandı, üretim lisansını Westinghouse şirketi aldı.

Düşünün ki ilk elektrikli iskemle ahşaptı ve 1890’da yapılan ilk infazda, idam mahkûmu William Kemmler; 1000 voltla ölmeyince 2000 voltla ikinci kez şoklanmak, dakikalarca can çekişmek ve öteki dünyaya önden gönderdiği karısının yanına, kebap halinde intikal zorunda kaldı. 

Ama bu durum ne yetkilileri rahatsız etti, ne de iskemle üreticilerini. Hatta Westinghouse şirketi, Amerikancaya “infaz edildi” yerine “Westinghoused” deyişini yerleştirmek için PR çalışması yaptı, ama tutturamadı.

Tüm dünya basınının ilgiyle izlediği yeni tür idam ve infazı, 1889’da Habeşistan tahtına oturan “imparator” İkinci Menelik de duymuştu. Menelik’in sonradan Etiyopya diye anılacak ülkesinde durum çok karışık ve çok insan öldürmek gerekiyordu. Yepyeni bir aletle kansız infaz, iyi gösteriş olurdu. Westinghouse’a hemen iki elektrikli iskemle sipariş etti, Menelik. İskemleler heyula gibi geldiler ABD’den. Menelik ve saray erkânı, görünüşlerinden çok etkilenmişlerdi. 

Artık nasıl çalıştırmaya kalktılar, üstüne kimi oturttular da ölmedi bilemiyorum; ama sonunda Menelik ve adamları iskemlenin durup dururken infaz yapmadığını anladı. Aletin çalışması için elektrik gerekiyordu, oysa Habeşistan’da henüz elektrik yoktu! Bu arada, iskemlelere dünya kadar para ödenmişti. Menelik, adamlarına emir verdi: İskemlelerden biri Westinghouse’a geri gönderilecek, ikincisini ise kendisi... taht olarak kullanacaktı. 

Böylece krallar kralı Haile Selasiye’ye kadar, hatta bir süre daha Habeşistan İmparatorluğu’nun iktidar tahtı, bir elektrikli iskemleydi, sevgili okurlarım...

İKTİDAR İÇİN ÖLMEK!

Kanlı iç çekişmeler sonucu Haile Selasiye’nin yetkilerini elinden alan Marksist Leninist Yüzbaşı Mariam Mengistu da ilginç bir karakterdi. “Cüce” lakabıyla anılan ve kısa boyunu gizlemek için topuklu ayakkabılar giyen Mengistu; kukla imparator Haile Selasiye’nin akrabası tüm erkekleri öldürttü, haremini de sarayın yedi kat dibindeki zindanlara tıktı. Mengistu, yetkisiz imparatorun 1975 yılındaki ölümü (ya da katlinden) sonra Haile Selasiye’nin cenazesini; üstünde tepinmek ister gibi saraydaki çalışma masasının altına gömdürdü. Ve yıllarca, bir mezarın üstünden yönetti Etiyopya’yı...

Gördüğünüz gibi, uygarlık yolunda ilerlemeye çalışan barbar toplumlarda ölümle iç içe yaşamak iktidarları rahatsız etmiyor. 

Galiba iktidar için ölmeye hazır olmak, iktidar için öldürmeyi de göze almak demek. 

Barbarların “ölümüne iktidar” tutkusu, ölenlere ilgisiz, can kaybına duyarsız olmalarını sağlıyor ve hatta katliam gibi afetleri de olağan kılıyor. Barbarlar, işte böyle gaddarlaşıyorlar.

Yazarın Son Yazıları

Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025