Aş koktu…

25 Mayıs 2021 Salı

Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durumlar için “tuz koktu” denir. Sözün tamamı tekerleme gibidir:

“Et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa!”

Aslında etten, tuzdan öte aş koktu. Çare olarak da şunlar düşünülüyor:

Tabağını mı değiştirsek yoksa çatal-kaşığı mı?

Kokmuş aşı, altın tabağa koysanız ne olur, porselene koysanız ne olur?

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamaları son 30 yılda devlet çarkının sorumluluğunu taşıyanların, devlet gücünü kullananların hangi ilişkiler içinde olduğunu ortaya koyuyor. 

Üç ana konu var:

Uyuşturucu trafiği, cinayetler serisi, rant paylaşımı...

Üçünün de bir ayağında iktidar gücü, bir ayağında mafya gücü var. Bu kez öncekilerden farklı olarak devlet, mafya gücünün bir parçası haline getirilmiş.

***

Peker’in özellikle üçüncü videosundan itibaren akla ilk gelen Susurluk oldu. 3 Kasım 1996’da Balıkesir’in Susurluk ilçesinde meydana gelen kazada 06 AC 600 plakalı araç, kamyona çarpmıştı. Araçta bulunan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ, organize suç örgütü lideri Abdullah Çatlı ve Gonca Us ölmüş. DYP Şanlıurfa Milletvekili, aşiret reisi Sedat Edip Bucak yaralanmıştı.

Aynı araçta bulunanların ortaya çıkan bağlantıları devletin pek çok birimine uzanmıştı.

Bu kazanın ardından bir hafta içinde dört mekanizma harekete geçmişti:

TBMM, yargı, denetleme kurumları, kamuoyu.

TBMM’de kurulan komisyon rapor yazmış, yargı soruşturma yapmış, denetleme kurumları bilgi-belge desteği sağlamıştı. Kamuoyu da Susurluk bağlantılarının tümüyle ortaya çıkması için 1 Şubat 1997’den itibaren “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemiyle sürece müdahil olmuştu.

Bugünkü tabloya baktığımızda:

TBMM’nin denetleme yetkileri tırpanlandı. İktidarın bu tür olayların soruşturulmamasından utanacağı bir siyasal etiği yok.

Yargı, tümüyle Saray’a bağımlı hale geldi. Resen hareket etme yerine “reisen” hareket etme geleneği oluştu.

Teftiş kurullarından Devlet Denetleme Kurumu’na kadar 150’ye yakın denetim organının tümü kaldırıldı.

Geldik kamuoyuna...

Peker’in iddialarını inandırıcı bulanların yüzde 91, bulmayanların yüzde 1 olduğu, videoları izleme sayısının ülke nüfusunun yarısını bulduğu dikkate alınırsa, bir uyanış var. 

Bu uyanış tepkiye dönüşür mü?

Şu aşamada zor ama bunu sürecin devamı belirleyecek.

***

Buzdağının görünen yüzünden anladıklarımız şunlar:

1- Saray sessiz. Bu, sürecin onun kontrolünde seyrediyor olmasından kaynaklanabilir. 

2- Eğer Saray kontrollü bir süreç ise şu ana kadar açılan perdelerin şekli yakın gelecekte değişebilir. 

3- Peker’in Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) oluşu ilginç. BAE, İsrail’le stratejik anlaşma yapan, ABD kontrolünde bir devlet. Peker burada güvende ise? Bununla ilgili önümüzdeki günlerde yoruma muhtaç gelişmeler olabilir.

4- Önümüzdeki günlerde “kontrollü” kimi ciddi adımlar atılıp “temizlik” yapılabilir. Temizliği kimin nasıl yapacağı, yaparken nerelere uzanacağı daha çok yazı kaldırır.

5- Peker’in verdiği bilgiler sadece bu işlerin içinde olmasıyla açıklanamaz. Peker’i bilgilendiren devlet destekli kaynaklar da olabilir. Bu olasılık iktidar içinde büyük bir çekişme olduğu iddiasını güçlendirebilir.

6- Fotoğrafın tümünü görmeden kesin yoruma girişmemek gerekli. Bütün açıklamalar perde gerisindeki pazarlıklarla derinleşebilir ya da yön değiştirebilir.

7- Bu süreç bakan değişikliğiyle değil, iktidar değişikliyle aydınlık seyredebilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları