HDP siyaset gündeminin, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin senaryoların tam ortasına oturdu.

Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’nın oyları yüzde 40-45 arasında karşılıklı eşitlik haline geldi. HDP’nin sahip olduğu yüzde 10’luk blok oy büyük ölçüde kazanan tarafı belirleyecek. HDP, geçen hafta “bir seçenek” olarak açıkladığı, “Kendi adayımızla seçime girebiliriz” çıkışı gerçek olursa, seçim büyük olasılıkla ikinci tura kalacak.

HDP hanesindeki yüzde 10’luk oyla ilgili karar vericilerin bu kez sandığı sağlam kazığa bağlamak istedikleri, bağlayıcı adımlar bekledikleri biliniyor.

Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) görüşülmekte olan HDP’ye yönelik kapatma davası sürerken bu partinin seçimler için Hazine’den alacağı 179 milyonluk payın 5 Ocak’ta geçici olarak bloke edilmesi, savunma için 30 Ocak’a gün verilmesi, kararın 7’ye karşı 8 oyla alınması sürecin çok çetin geçtiğini gösteriyor.

***

Saray, bir yıldır HDP oylarına kafa yoruyor. Dört olasılık masaya yatırılmıştı:

1- Kapatalım. Oylarının büyük çoğunluğunu alabileceğimiz bir yol izleyelim.

2- Kapatmayalım. Kadrolarının çoğuna siyaset yasağı getirip, çok güçsüz bırakalım. Tabanı onlarla ilerleme olmayacağını düşünüp bize yönelsin.

3- Aynı tabana hitap eden başka bir parti kurup oylarını bölelim. Büyük kısmın bizi destekleyecek parti olmasını sağlayalım.

4- Anlaşalım. Bu kez başka olacağını söyleyelim. Size bizden daha fazla hak verecek bir hareket olmaz diyelim. Desteklerini alalım. En azından karşı tarafı desteklememelerini sağlayalım.

İlk üç seçeneğin fayda getirmeyeceği kanısına varılmış olmalı ki Saray için son şık öne çıkmış görünüyor. 

Son şıkla ilgili neler yapılıyordur?

Bu soruya verilebilecek en net yanıt şu olur:

Geçmişte Oslo’dan İmralı’ya, Kandil’den Diyarbakır’a, Ankara’dan Edirne’ye ne yapıldıysa, o!

Bunların nasıl seyrettiğini, içeriğinin ne olduğunu bilmemiz şu aşamada zor. Ancak görünürdeki kimi adımlar ipucu veriyor. Örneğin, Demirtaş’a durup dururken “Hadi sana özel uçak ayarlayalım da babanı gör, gel” denmesi insanın gözlerini yaşartıyor! Örneğin, İmralı seferlerinin artması karşısında insan, “Yoksa turizm sezonu açıldı da turist patlaması mı oldu” diyor.

Bu iktidar döneminde herkes biliyor ki atılan her adımın yansıyan yönü ile bilinen yönü aynı değil.

***  

HDP oylarının Cumhur İttifakı’nın işine yarayacak yönde olması için her türlü adımın atılması gerektiği konusunda Erdoğan’la Bahçeli hemfikir. Yakın geçmişte bunu doğrulayan pek çok gösterge yaşadık. Örneğin, anayasa değişikliğine ilişkin kasım ayı başındaki HDP-AKP görüşmesini Bahçeli “doğal” bulmuştu.

Ancak 2023’e, yani seçim yılına girdiğimiz şu günlerde, Cumhur İttifakı’nda bir çatallanma olduğu konuşuluyor. Son kararı elbette AYM verecek. İşin siyasal yanında MHP şöyle düşünüyor:

HDP kapatılırsa, “Terörle mücadele için en gerekli adımları biz attırıyoruz” der, oy tabanımızı genişletiriz.

HDP’yi kapatma davasının 17 Mart 2021’de, MHP kongresinden iki gün önce, adeta kongreye bir armağan olarak açıldığını anımsatalım!

MHP açısından HDP’yi kapattıktan sonra açılımdan saçılıma her şey olabilir. 

Konu daha çok kulis kaldıracak nitelikte. 

Saray’ın havuçla sopa arasında gidip gelen ikna gücü bu kez ne yönde işleyecek, henüz belli değil.