Operasyonun öteki yüzü...

01 Aralık 2022 Perşembe

Dün Suriye’nin kuzeyine düzenlenen Pençe-Kılıç hava operasyonunun geçmişteki benzerleri, gelecek beklentileri ve öneriler üzerinde durmuştuk. Bugün Türkiye-Suriye ilişkilerinin öteki yüzünde derinleşelim. 

Süreç bize Suriye’ye ilişkin üç kitap yazdırdı. İlki 2007’de, henüz bugünkü tablo başlamadan kaleme aldığımız “Suriye Raporu” idi. İkincisi Suriye’den gelen sığınmacılara ilişkindi. Başlık ürkütücüydü:

Köleliğe Kaçış!

Üçüncüsü sığınmacılarla ilgili belgeleri de içeren ve başlığı ikincisinden daha ürkütücü olandı:

Suriye Türkiye’ye Girdi-Göç Dalgası!

AKP iktidarının temsilcileri 2010’lu yılların başında, “Sabah sınırı geçtik mi, ikindi namazına Şam’dayız” derken durum tersi olmuştu. Milyonlarca Suriyeli Türkiye’ye girmişti. 

***

Görünen o ki Türkiye’deki Suriyeliler daha çok konuşulacak, yazılacak. Yazının başlığını açalım...

Önümüzdeki seçimlerde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı alan Suriyelilerin oy kullanıp kullanmayacağı, sayının ne kadar olduğu ciddi bir tartışma konusu. İşin bu yanı bir tarafa asıl soru şu:

Suriyeliler, seçimin dengelerini nasıl etkileyecek?

Örneğin Ümit Özdağ’ın bütün düşünceleri bir yana, salt bu konuyu ele alan yaklaşımı, tümünü geri gönderme söylemi, partisini “yüzde 1’likler” ligine soktu. Geçen gün bir genç aynen şöyle dedi:

“Önerisinin gerçekçi olmadığını biliyorum, yapamayacağını da biliyorum ama sırf dile getirdiği için oyumu vereceğim...”

Bir başka can alıcı soru da şu:

Sığınmacılar, seçimlerde kendilerine karşı olan partilerin başarılı olmaması için herhangi bir şey yapabilir mi?

Soru yadırgatıcı ama İstanbul ve Gaziantep’te kimi Suriye gruplarının sadece bu konuyu konuşmak üzere bir araya geldiklerini duyuyoruz. 

Türkiye’de altı grup Suriyeli var. İki uç grup şu:

Bir, “muhaberat devleti” olan Esad rejiminin, muhaliflerini kontrol etmek, etkisiz hale getirmek için Türkiye’ye soktuğu adamları... İki, Esad rejimini devirmeyi hedefleyenlerden Türkiye’yi merkez üs ve lojistik üs olarak seçenler...

İkinci grup içinde AKP iktidarının zamanında yol verdikleri de var!

13 Kasım’daki İstiklal saldırısının altında Türkiye’nin Esad rejimi ile görüşmesini baltalama hedefinin olduğu en güçlü olasılıklar arasında.

Sınır ötesindeki terör örgütü elebaşlarını nokta operasyonlarıyla alıp getiren istihbarat gücümüzün, sınır içindeki karanlık noktalara duyarsız kalmayacağını düşünüyoruz. Suriyeli grupların seçim sürecine yönelik kullanılma olasılığını ise aklımıza dahi getirmek istemiyoruz.

***  

Erdoğan’ın son haftalarda dile getirdiği, “Esad’la da görüşebiliriz, devletlerarası ilişkilerde küslük olmaz” görüşüne yanıt geldi. Esad rejiminin bu el sıkışma için iki şartının olduğu haberleri var:

1- Türkiye Esad rejimini devirmek isteyen terör gruplarını destekten vazgeçsin.

2- Suriye’de işgal ettiği toprakları terk etsin!

Hiç de şaşırtıcı bulmadığımız bu “şartların” AKP yönetiminin işine gelmeyeceği açık. Buna karşılık, “Biz Suriye’de işgalci değil, terörle mücadele eden özverili gücüz” demenin de karşılık bulmayacağı aşikâr.

Her şey dönüp dolaşıp 2011 yılından bu yana izlenen politikanın “ama”sız, “fakat”sız bir şekilde masaya yatırılmasını zorunlu kılıyor.

Türkiye ve Suriye araya üçüncü ülke katmadan el sıkışmayı başaramazsa, bunu uluslararası aktörler yapar. O zaman da iki ülke başkalarının planının parçası olmaya devam eder.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları