Son 3Y’leri: Yağma, yalan, yıldırma!

10 Mayıs 2023 Çarşamba

Erzurum denemesi başarılı olamadı. Bu, vazgeçecekleri anlamına gelmez elbet. Toplumda “korku” ikliminin sonuçlarını biliyorlar. Sessiz yığınların içine korku girerse hemen içe kapanma öne çıkar.

Değişim arayışlarının yerini mevcutla yetinme alır.

Eldeki bir daldaki ikiden iyidir, anlayışı hâkim olur.

Daha iyiyi umut etmenin yerini, kendini güvende hissetme duygusu alır.

Son dört güne girerken toplumda yenilenme arzusunun öne çıktığını görüyoruz. Buna engel olabilecek provokasyonların tutmayacağı dikkati çekiyor. Erzurum’da yerel yönetimin yardım ve yataklık etmeye çalıştığı girişimin kitleselleşememesi önemliydi.

Ankara’dan bütün Anadolu illerine giden, “Millet İttifakı’nı kitlelerden koparmak için her şeyi yapın” vizesi şu ana dek karşılık bulmadı.

***

AKP’nin iktidara gelirken kullandığı “etkili” sloganlardan biri şuydu:

3Y’yi kaldıracağız: Yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk.

Aradan geçen 21 yılda üçü de yerleşti, yaygınlaştı, değişime uğradı.

İktidar katında yolsuzluk diye bir şey yok artık. Yapacağınız her işi yasasına uydurursanız, geriye hiçbir olumsuzluk kalmıyor. Her şey bir yana bütçenin bakkal defterinden daha keyfi tutulduğu, kontrol-denetim mekanizmalarının kaldırıldığı bir ülkede yasadışı iş mi kalır?

Yasaklar da kural haline geldi. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önünde halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, kamu düzenini bozmak var. Her muhalif adımın başına bu “suçları” koyarsanız geriye yasak da kalmıyor.

Yoksulluk adeta bir meslek haline geldi. Nasıl geçiniyorsunuz? Yardımlarla... Nasıl alıyorsunuz?

Yoksul olduğunuzu, gelir durumunuzun zayıflığını kanıtladınız mı, tamam. Artık TÜİK bile yoksulluğu gizleyemez hale geldi. Son açıkladığı verilere göre Türkiye’nin en zengin ilk yüzde 5’lik dilimle en fakir yüzde 5’lik dilim arasındaki fark 20 kattan, 26 kata çıktı. Uçurum derinleşiyor.

Kaldırmak istedikleri 3Y, 3K’ye döndü:

Yolsuzluk kanun, yasaklar kural, yoksulluk kader!

Yaşama geçirdikleri yeni 3Y ise şöyle oldu:

Yalan, yağma, yıldırma...

Milyonların gözünün içine baka baka, “Bunlar Diyanet’i kaldıracaklar” diye bir yalan üretebilmek kolay iş değil.

Milyonların gözünün içine baka baka, “Bunlar Erzurum’da birbirini taşladı” diyebilmek taşlaşmış bir vicdan ister.

Yağmanın genel fotoğrafı şu:

AKP döneminde Türkiye’ye 1 trilyon dolar girdi, 3 trilyon dolar çıktı!

Ayrıntıyı merak eden Türk Telekom satışının serüvenini araştırabilir.

***

Yıldırma her şeyi içine alıyor.

Devlet içindeki dürüst kadroları yıldırma... Sendikalardan sivil toplum kuruluşlarına kadar örgütlü toplum unsurlarından muhalif olanları yıldırma... Toplumun itiraz etme duygusunu terörle eşitleyip yıldırma... En güncel olanı da iletişim gücünü, iletişim hilelerini kullanarak yıldırma...

Bu arayışın seçim günü de devam edeceği anlaşılıyor.

Ankara’daki dedikodu şu:

Seçim sonuçları açıklandığında Millet İttifakı öndeyse, toplumun büyük kesimlerinin tepkisini çekecek kişilerin fotoğraflarını pankart yapıp sokağa çıkacak grupçuklar caddeleri gerecek. Devamını kestirmek zor değil.

Eğer bu tür “dedikodular” iktidarı rahatsız ediyorsa çözüm kolay; hiçbir provokasyona izin vermeyecek önlemler alırlar, olur biter. Erzurum’daki gibi “Dur bakalım ne olacak” diye seyrederlerse?

Bütün bunların üstünde bir güç var:

Milletin vicdanı!

Orada değişim rüzgârı esiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları