Olaylar Ve Görüşler

Modern dünyada kabile kültürü - Prof. Dr. Ulaş Kaplan

30 Mayıs 2024 Perşembe

Psikoloji profesörü Joshua Greene kabile ahlakını incelediği kitabında insanlığın iki temel çatışmasına değindi:

1. Ben ve biz

2. Biz ve onlar

Greene’e göre insan beyni birinci çatışmayı çözebilmek üzere evrilmiştir. Bencilliği törpüleyerek ait olduğu grup ile özdeşleşen birey işbirliğine yelken açar. Ahlakın evrimi de işbirliğine yöneliktir. Ama birinci çatışmayı çözen zihinsel donanım ikinci çatışmayı üretir. Evrim yoluyla miras aldığımız sinir sistemi hem grupların içindeki bağları hem de gruplar arasındaki rekabeti güçlendirir. “Ben” ile “biz”i bütünleştiren beyin “biz” ile “onlar” arasındaki çatışmayı yaratır, artırır.

Topluluklar dış tehditlere karşı birlik olma gereksinimindedir. Grup içi dayanışma, grupları birbirine karşı konumlandırabilir. İnsan doğasındaki bu eğilimi kullanarak grup ayrımlarını körükleyip korku salan bencil politikacılar kitleleri kandırarak sömürmüşlerdir. Din, etnik köken, mezhep, cinsiyet, politik görüş, siyasi parti, spor kulübü ve tarikat grupları arasındaki güç savaşımı birlik ve bağlılık gerektirir. Grup bütünlüğünü güçlendirmeye yarayan dürtüler ve duygusal tepkiler, gruplar arasındaki karmaşık sorunlar karşısında yetersiz kalır. 

EVRİM YETMEZ, DEVRİM GEREKİR 

Kültürel ve teknolojik değişimin hızına karşılık biyolojik evrim yavaş ilerler. İnsan beyni taş devrinden beri pek değişmedi. Nitekim insan bilinci ve uygarlığı bin yıllar ölçeğindeki biyolojik evrimin ağır aksak ilerleyişine bırakılamayacak kadar acil gelişim gereksinimleriyle yoğruldu; yalnızca evrimle değil, devrimlerle yükseldi, özgürleşmeye başladı. Yine de bireyler ve toplumlar insan doğasının dürtülerine tabidir. 

GRUP KİMLİKLERİ

Modern dünyada egemenliği süren kabile ahlakına göre doğru-yanlış, hak-batıl nesnel ölçüt ve verilere göre değil, güç sahibi grupların çıkarları doğrultusunda biçimlenir. Bu sürü psikolojisi bakımından iktidar yandaşlığı ile muhalefet yandaşlığı arasında söylem farklarına karşın düşünce tarzında ve eylemde büyük fark yoktur. Bencillik grup düzeyinde süregelmektedir: Benim kabilem senin kabilenden daha üstündür, önceliklidir, haklıdır! Hak hukuk, grup kimliğinin güdümüne girebilir; bireyin hak ve özgürlükleri kolayca yok sayılabilir. Kabile kültüründe adalet eşit dağılmaz; ceza, suçlunun gücüne ve kim olduğuna göre değişir. Bu zihniyet empatiyi ve şefkati de kendi grubuyla sınırlandırır.

Akıl ve vicdan kapsayıcı ve evrensel ilkelerle donanmalıdır. Yandaşlığın değil insanlığın adaleti, huzuru ve gönenci ancak insana insan olduğu için değer veren bir bilinçle güçlenebilir. Bu bilincin uzağındaki Batı emperyalizminin neoliberal politikalarıyla tasarlanan etnik kimlik siyaseti, sömürgeciliğin dayattığı, “demokrasi” kisvesi altındaki kabile ahlakıdır. Türkiye’de bu gerçeği öncelikle, eline büyük fırsat geçmiş olan ve varoluş ilkelerine sahip çıkması beklenen ana muhalefet kavramalıdır. İnsanın insanca yaşamasına olanak tanıyan, hukuk önünde her bireyi eşit kılan bir düzen ancak Cumhuriyet devrimlerinin her alanda yaşama geçmesiyle olanaklıdır. Çözüm, fabrika ayarlarının bilimin kılavuzluğundaki tesisidir. Son 22 yıl içindeki kültürel gerilemenin yarattığı yıkım, okulöncesi eğitimden yükseköğrenime, sağlık sisteminden yargıya kadar kapsamlı reformlarla aşılabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları