Enflasyonun bir kazananı var. Kim peki?

07 Temmuz 2023 Cuma

Enflasyonun hızına yetişmek mümkün değil. Fiyatlarla ilgili tüm şirazemiz kaymış durumda. Önceki gün semt pazarına gittim. Bamyanın fiyatını sordum. 80 TL, dedi. “Yarım kilosu mu?” dedim. (Bamya genelde yarım kg satılır ya) “Yok abla 1 kilosu” dedi. Sevindim, aldım. Bundan bir gün önce bir tanıdık manavda bamyanın kilosunu 180 TL’den satıldığını söylemişti...

Sadece gıda değil, aklınıza gelen her üründe böyle. Olması gereken ne? Olan ne? Normal mi? Değil mi? Fiyatları kim belirliyor? Kimler nasıl alıyor? Vahşi kapitalizmin tam ortasında kaderimize terk edilmiş durumdayız. 

Bu dizginlenemeyen enflasyonun kaybedeni belli: Sade vatandaş. Kazananı kim? Aslında o da belli. Bir bakalım şöyle şirketlere: 

Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin sıralandığı Fortune 500 Türkiye-2022 Araştırması yayımlandı. Buna göre şirketlerin 2022 yılı net satışları bir önceki yıla göre yüzde 149’luk rekor artışla yaklaşık 8 trilyon liraya çıkmış. Net kârlar ise yine rekor yüzde 245.5 artışla 545 milyar lirayı aşmış. Nasıl oluyor bu peki? 

Bunun da açıklaması var. Bu da bir başka rapordan: Avrupa Merkez Bankası (ECB), geçen hafta yayımlanan raporunda enflasyon artışındaki başat faktörün artan ücretler değil, şirketlerin maliyetlerin yükselmesini beklemeden gerçekleştirdikleri fiyat artışları olduğunu söylemişti. İşte size rekor kârların açıklaması... “Nasıl olsa maliyetler artacak, önceden yapayım ben” zihniyeti. 

Peki ya o kâr rekorları kıran şirketlerin istihdamda yarattığı artış hızı? Ha o mu? Hiç önemli değil. Sadece yüzde 2.5. Kimse, yani devlet bir şey sormaz. Çünkü tek derdi toplayacağı vergi. Zaten uzun süredir işsizlik bu ülkenin temel sorunlarından biri olmaktan çıkmış olacak ki konuşulmuyor bile. Peki ne yapıyorlar işsizler? Görünmeyenler sınıfına mı katıldılar? 

Arkadaşım Melek’le sohbet ediyoruz. Ankara’da yaşıyor. Anlatıyor: “Köşedeki pastaneden simit aldım iki simide 14 lira ödedim. Bir gün sonra bu sefer başka yoldan dönerken yakındaki bir başka pastaneden iki simit almak istedim. 18 lira, dedi. Sakince nedenini sordum. Kem küm etti. Bunun üzerine öfkelendim. ‘Bak kardeşim bu 4 lira fazla ödeyeceğim para beni etkilemez. Ama ödemeyeceğim. Çünkü sen fırsatçısın. Çünkü sen bu enflasyonun bu kadar artmasına katkıda bulunduğun için vatan hainisin’ dedim. Poşeti bıraktım ve çıktım.”

Sahi, merak ediyorum bu ülkede kaç vatan haini var? Haklı olarak “Artık yeni düzen böyle” diyeceksiniz. Asgari ücretliye, emekliye zam yap, üç kuruş daha fazla ellerine geçti diye sevindir birkaç gün sonra “gelsin zamlar”. Bir ÖTV’ye, bir de benzine yap yeter zaten, gerisi çorap söküğü gibi gelir. Nasıl olsa seçim bitti, hesap soran yok; sorması beklenenler de “hâlâ yenik ve bezgin”. Tam da fırsat işte...

“Nasıl olsa maliyetlerim artacak ben önceden zam yapayım” diyen satıcı. Ve “Nasıl olsa fiyatlar daha da artacak, şimdiden alayım bari” diyen alıcı. 

İşte bu korkunç enflasyonla ekonomi nasıl canlı tutulur? sorusunun açıklaması...

Öte yandan... Yine aklımın almadığı sorunlardan biri, şu özel okul fiyatları. Yıllık ücreti 500 bine kadar çıkan fiyatlar açıklandı ve kontenjanlar doldu bile. Tamam anlıyorum, bu okullar hem rezalet bir eğitim sisteminden kaçış hem de yurtdışına kapağı atış için önemli kapı... Ama insanlar kaç lira gelir elde ediyorlar ki bu ücretleri ödeyebiliyorlar? Eskiden bir memur babanın ya da orta halli çalışan bir anne babanın maaşı ile özel okulda bir çocuk rahatlıkla okuyabiliyorken şimdi bu imkânsız. Peki bunun yerini kimler aldı? 

Sorular çok da yanıtlar yok. Bilen varsa söylesin... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benim Cumhuriyet’im... 10 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları