Öztin Akgüç

'Salla Âdem Baba'

16 Ekim 2011 Pazar
\n

\n

Bu tür argo başlıklar için başlangıçta özür dilerim. Yaşanan olaylara uygun başlık olduğunu düşündüğümden, özür dileyerek argo deyimler, sözcükler kullanıyorum.

\n

Yıl 1950 ve öncesi Ankara Atatürk Lisesinde öğrencilik yıllarım. O yıllarda öğrenci sayısı sınırlı olduğundan hocalar yazılı sınavların yanı sıra öğrencileri tahtaya kaldırarak sözlü sınavlar da yaparlardı. Herhalde sözlü sınavlar hocalara da sıkıntı verirdi. Benzer sorular, monoton bir sesle tekdüze yanıtlar hocaları sıktığından, bazı hocalar dalgınlaşır pencereden dışarıya bakmaya başlardı. Hocanın dikkatinin kaybolması, bakışlarının matlaşması tahtadaki öğrenci için fırsat yaratırdı. Öğrenci, susmaması gerektiği bilinciyle, susarsa hocanın derse dönüp yeni sorular soracağı kaygısı ile, konu ile ilgili ilgisiz konuşmasını sürdürürdü. Bazen iş uzar öğrencide söz tükenir; anlatım köyde opera binası yapma, salça ziraatini ilerletme aşamasına gelince, arka sıralardan Feritin davudi gür sesi yükselirdi. Salla Âdem Baba. Ses üzerine hoca irkilerek uyanır, dinlemeye, yeni sorular sormaya başlar, tahtadaki öğrenci oyunu bozan Ferite kızgın bir bakış fırlatarak yerine otururdu. Ferit Askara, her açıdan renkli bir arkadaşımızdı. İlkokuldan başlayarak lisede, üniversitede, hatta askerlikte arkadaşlıklar oluşuyor. Yaşam koşulları nedeniyle zamanla kopuşlar oluyor; ancak belleklerde bazı isimler, olaylar kalıyor. Feriti lise yıllarından sonra göremedim. Yaşıyorsa, Tanrı sağlıklı ömür versin, yaşamını yitirdiyse rahmet dileyelim.

\n

***

\n

Mülkiyede talakat, belagat, retorik hangi sözcükle ifade ederseniz edin konuşma yeteneği gelişmiş arkadaşlarımız vardı. Bunlar ustura kulübünü veya ekolünü oluştururlardı. Bizim dönemimizde ekolün en ünlüsü önde geleni Turan Ülker, namı diğer Ustura Turandı. Ustura Turan, konuşmalarında hızını alamayarak derslerde ileri gittiğinde arka sıralardan pes perdeden bir ses duyulurdu. Usta allegro. Ne de olsa Mülkiyede uyarılar daha nazikane, esprili yapılırdı.

\n

Şimdi bakıyorum politikada, açık oturumlarda, medyada hatta bilim dünyasında ortalığı boş bulanlar yüksek sesle atıyor. Salla Âdem Baba veya en azından allegro diye uyarıda bulunan ise pek yok...

\n

***

\n

TVlerde tarafsız(!) açık oturumlar düzenleniyor. Bu tür oturumlar düzenlemek, yönetmek beceri gerektiriyor. Hem taraflı olacak tarafsız gözükeceksin; gerektiğinde yalakalık yapıp kişilikli süsü vereceksin; eleştiri yapıp Sayın Başbakan’ı kızdırmayacaksın; patronun iş ilişkilerine katkıda bulunacak, en azından çomak sokmayacaksın, konuları iyi bilmediğin halde biliyor izlenimini vereceksin, amaca uygun kişileri çağıracaksın, arada çatlak sesler çıktığında patronun, iktidarın hışmına uğramamak için alalayacaksın, bu arada halkı da uyandırmayacaksın, cidden maharet isteyen bir iş. Bu işin ustaları, bu işe yatkın denenmiş konuşmacılarımız var. Genelde, bir karşı görüş olmadığından, medya mensupları, bilim adamı, uzman diye takdim edilenler, ortalığı boş bulup atışta ileri gidiyorlar. Geçenlerde sık sık TVde görünen biri hem uluslararası CNN dinleyip anladığı izlenimini veriyor hem de Sayın Başbakan’dan Mülkiye deyişiyle kılını çekiyordu. Eskiden başbakanlar CNNde gözükebilmek için araya adam sokarlarmış, şimdi CNN, Sayın Başbakan RTEnin peşinde koşuyormuş. Halkımız pek izlemediğinden belki bilmiyordur. Birleşmiş Milletlerdeki konuşmalar nedeniyle CNNin İran Devlet Başkanı Ahmedinejada ayırdığı süre, Sayın RTEye ayırdığı süreden belki on kat fazla idi.

\n

***

\n

Aslında medyada bu oluşum, bu durum yeni değildir. 1980li yıllarda da Evren, Özal hayranlığı vardı; dış ışılamalar da aktarılırdı. Bu nedenle o yıllarda boşuna Mütareke Basını benzetmesi yapılmamıştır. Medya, üniversite, bürokrasi, işadamları, az sayıda istisna dışında, her zaman iktidarlara biat etmiştir. Boyun eğmiştir. 1950-60 döneminde de durum günümüzden çok farklı değildi. Tek fark, basında güçlü kalemler bulunması, üniversitelerde kişilikli hoca sayısının göreceli olarak daha fazla olması idi.

\n

Basında çoğu yazar, iktidarla bir şekilde iyi geçinmeyi, yalakalığı, özür dilerim kıl çekmeyi, eski bir ticaret kanunu terimi kullanayım, sanat-ı mutade haline getirmiştir. Geçmişte Menderese 60lı yıllarda Demirele, 80li yıllarda Evren ve Özala, günümüzde Sayın RTEye övgü yağdırılıyor. Kişiler değişiyor medyanın tutumu değişmiyor, medya geçim yolunu buluyor.

\n

Eleştiriler yapılarak, bir şekilde Salla Âdem Baba türü uyarıda bulunarak TV dizilerine, futbola, magazine, günlük gazetelere bazı hocaların dini iğvasına kapılmış halkımız uyarılmaya çalışılıyor. Halkı uyutmaya çalışan o kadar çok ki ne derseniz deyin etkili olunamıyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları