Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'ye 'Brunson' yanıtı: Geri adım attıramazsınız

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'ye 'Brunson' yanıtı: Geri adım attıramazsınız

29.07.2018 01:30:00
Güncellenme:
Haber Merkezi
Takip Et:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'ye 'Brunson' yanıtı: Geri adım attıramazsınız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rahip Brunson gerilimi hakkında ilk kez konuştu. Erdoğan, "Biz Rahip Brunson'u hiçbir zaman pazarlık konusu yapmadık. Yaptırımla Türkiye'ye geri adım attıramazsınız" dedi. Erdoğan, İsrail'de tutuklanan Ebru Özkan için Trump'ın devreye girdiğini doğrularken karşılığında Rahip Brunson'un serbest bırakılması gibi bir pazarlığın yapılmadığını söyledi.

Güney Afrika Cumhuriyeti ziyareti sırasında Türk gazetecilere konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Söylenmemiş şeylerin söylenmiş gibi ortaya konmasını doğru bulmuyoruz." dedi.

"Biz Rahip Brunson'ı hiçbir zaman pazarlık konusu yapmadık" diyen Erdoğan, ABD ile pazarlık yapılmağını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’dan gelen yaptırım tehditleriyle alakalı olarak da “Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım attıramazsınız” ifadelerini kullandı.

"Biz göbeğimizden Amerikaya bağlı değiliz" diyen Erdoğan, ABD tavrını değiştirmezse Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini unutmamamalı " dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşananları psikolojik bir savaş olarak değerlendirdi. "Bize düşen sabırla yolumuza devam etmekdir" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ev hapsine çıkarılan Rahip Brunson ve ABD- Türkiye gerilimine ilişkin açıklamalarda bulundu.

''Bence bunların hepsi psikolojik savaş" diyen Erdoğan, "Yaptırımla geri adım atmayız. Brunson konusunu pazarlık yapmadık. Brunson konusunda tavır değişikliği Trump'ın sorunudur. İddia edildiği gibi bir pazarlık yapılmamıştır. Biz göbeğimizden ABD'ye bağlı değiliz. Samimi bir ortağı kaybedeceğini de unutmamalı'' şeklinde konuştu. 

BEDELİ ASKERLİK

Erdoğan profesyonel askerliğe dair de konuştu. Erdoğan, ''Profesyonel askerliğin getirisi ve götürüsü iyi hesap edilmeli.'' şeklinde konuştu.

Kendisini izleyen gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şu şekilde:

- Bahsettiğiniz tavır değişikliğini tespit, takdir edersiniz ki benim sorunum değil. Tavır değişikliği, benim değil, Trump’un sorunudur. Yani bu konuda ben farklı bir şey söyleyemem. Yani oturup konuşacağız, şudur, budur. Söylenmeyen şeylerin söylenmiş gibi ortaya konulmasını elbette doğru bulmayız. Bunların en yakın şahidi Dışişleri Bakanımızdır. O bunları biliyor. Aynı şekilde İbrahim Kalın’ın da özel temsilcim olarak, onun özel temsilcisiyle neler görüştükleri de belli. Herhalukarda Brüksel’den sonraki olay, bir pazarlık neticesinde ortaya çıkmış değil. Öyle bir şey yok.

<haber-dikey:1038490>

'EBRU ÖZKAN İÇİN YARDIMCI OLUNMASINI İSTEDİK'

Dışişleri Bakanımız aracılığıyla, Ebru Hanım’ın İsrail’den çıkışına yardımcı olunması iletilmiştir. Ancak Ebru cezaevinde değildi zaten. Serbest bırakılmış, ama pasaportuna el konulmuştu; biz de Ebru’ya, “Sen büyükelçiliğe geç, orada kal, oradan ayrılma” demiştik. Ebru kızımızın İsrail dışına çıkmasına müsaade etmiyorlardı. Biz ABD’lilere, serbest bırakılmış ve de hiçbir günahı olmayan Ebru kızımızın pasaportunun verilerek İsrail’den Türkiye’ye dönüşüne yardımcı olabileceklerini söyledik. Ama onlara, “Bunun karşılığında biz de size Brunson’u vereceğiz” demedik; böyle bir şey konuşmadık, aramızda bu tür bir pazarlık olmadı. Bununla beraber, kendisi sağ olsun, Ebru konusunda Netenyahu’yu aramış. Nitekim Netenyahu’nun, “Bana Trump telefon etti, biz de bıraktık” gibi bir açıklaması oldu. Ama tekrar söylüyorum: İddia edildiği tarzda bir pazarlık olmamıştır.

'ABD'YLE FETÖ, HALKBANK VE ATİLLA'YI DA KONUŞUYORUZ'

ABD ile ele aldığımız muhtelif adli konular var. FETÖ’nün elebaşının iadesi, Halkbank, Hakan Atilla’yı da konuşuyoruz. Brunson da konuşuluyor. Şunu herkesin bilmesini isterim. Biz Brunson’u hiçbir zaman bir pazarlık konusu yapmadık. Her ülkenin yargısı var. ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de yargı var. Türkiye’deki yargı, Brunson hakkında, hastalığını göz önüne alarak, iyi niyetle ev hapsi yönünde karar vermiş. Yargı kararına saygı duymak yerine, konuyu Türkiye’ye yaptırım meselesi haline getiriyorlar. Geldikleri noktada, 6 senatör Dışişleri Komisyonu’na Türkiye’ye yaptırım öngören bir teklifte bulunuyorlar. Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım attıramazsınız.

'GÖBEĞİMİZDEN AMERİKA'YA BAĞLI DEĞİLİZ'

Neymiş, işte, kredi kuruluşlarının Türkiye’ye kredi vermesinin önü kapatacaklarmış. Yahu Türkiye bu günlere nerelerden geldi? O kredi kuruluşlarıyla mı geldik biz buralara? Biz istiklal ve istikbal mücadelemizi geçmişte nasıl verdiysek, bundan sonra da bu mücadeleyi aynı şekilde vermeye devam ederiz. Şunu da bilmeleri lazım: Biz göbeğimizden Amerika’ya bağlı değiliz. Biz halkımızla milletimizle bugüne kadar nasıl el ele dayanışma içinde olduysak aynı şekilde yolumuza devam ederiz. ABD, bu tavrı değiştirmez ise, Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini de unutmamalı.

<haber-dikey:1038208>

Nükleer enerjide Rusya ile bir adım attık. O şu anda yürüyor. 20-22 milyar dolarlık bir yatırım. Ciddi yatırım. İkincisini Japon’larla imzaladık, üçüncü ayak olarak Fransızlar da var. Fakat orada nedense zayıf bir durum var. Üçüncü nükleer santralı Çinlilerle yapalım istedik. 3.6 milyar dolar ayrı bir imkan. Çin, üçüncü nükleere olumlu yaklaşıyor. İnşallah ona da başlayacağız. İyi bir yere de geldik. Mesafe aldıktan sonra dördüncüye de onlarla başlamamız söz konusu. ABD müttefik olarak ittifakının gereğini maalesef yapmadı. Açık, net. Terör örgütlerine verdiği silahlar şu anda ortak piyasa satılıyor. 5 bin tır silah var ya terör örgütlerinin elinde geziyor. Onlar için ciddi parasal kaynak da oluşturuyor. Bunlar da ortada. Bunları kendilerine hep anlatıyoruz. Bunlar herhalde bazı şeylerin bizim farkında olmadığımızı zannediyor. Ne olursa olsun, kararlı duracağız. İşte, S-400, S-400, S-400. Ne oldu? Biz, vaz mı geçtik? Yani bize “S-400’ten vazgeçin” diyenler kalkıp da Yunanistan’a, “S-300’ü geri ver veya S-300’ten vazgeç” diyebildiler mi? Demedi. Yunanistan S-300’ü aldı. Biz S-400’ü alma girişiminde bulununca Yunanistan da oraya kulak kabartmaya başladı. Bizim de geleceğe yönelik daha farklı projelerimiz var. Bunun ABD farkındadır, değildir, bilemem. Avrupa ülkeleri farkındadır, değildir, bilemem.

'ABD F-35'LERİ VERMEZSE TAHKİME GİDERİZ'

Şimdi bizi bir yerden daha tehdit etmeye başladılar. Ne imiş F-35’leri vermeyebilirlermiş. Kendilerine söyledik. “Vermezseniz, uluslararası tahkim diye bir şey var. Uluslararası tahkime gideriz” dedik. İş o noktaya gelirse, onun da alternatifleri vardır. S 400’leri almaya gelince, bize bunları söylüyorsunuz. Halbuki biz, sizden daha önce nice silah istedik, siz bize vermediniz. Silahlı, silahsız İHA istedik, vermediniz. Türkiye’de (patriot bataryası olarak) sadece İspanyollar kaldı, hepsi çekti gitti. Ama biz iyi niyetimizi koruduk. İncirlik’te iyi niyetimizi koruduk. Ama onlar bizim iyi niyetimize aynı şekilde karşılık vermediler. Bazı şeyler sabır gerektirebilir. Biz sabırla devam ediyoruz. Sabırla devam edeceğiz. Ama artık alternatifsiz bir dünyada yaşamadığımız unutulmamalı.

'İRAN'A YAPTIRIM UYGULADILAR DA İRAN BATTI MI?'

Bunlar İran’a da yaptırım uygulamadılar mı? Ne oldu, battı mı İran? Aynı şeyi Obama da o zamanlar bana söylediğinde, “Kusura bakma biz İran’dan doğalgaz alıyoruz. Ben alamadığım doğalgazı nereden tedarik edeceğim? Kış mevsiminde benim vatandaşım üşüyecek. Bunu nasıl telafi edeceğim?” dedim. Aynısını Trump’a da söyledim yine. Almanlara bindiriyor; “Oradan doğalgaz alarak Rusya’yı zenginleştiriyorsunuz” diyor. Aynen böyle. Ben dedim ki, “Sayın Başkan, kusura bakma. Biz doğalgazımızın yarısını Rusya’dan alıyoruz. Azerbaycan’dan, İran’dan, Irak’tan zaman zaman Cezayir’den doğalgaz alıyoruz. Doğalgazlar gelmediği zaman vatandaşımın ısınmasını nereden temin edeceğim?” Ondan sonra Merkel de açıldı. O da 38’ini Rusya’dan alıyor. “Ne yapacağım?” dedi.

BUNDAN SONRA BEDELLİ ASKERLİK ÇIKAR MI?

Arkadaşlarım o konuyu çalışıyor. Onları önümüze getirecekler. Ben hedef veririm. Biz hedefi veriyoruz, arkadaşlarımız çalışıyor. Önümüze getirecekler. Ondan sonra nihai kararımızı inşallah vermiş olacağız.

Profesyonel askerliğin getirisini götürüsünü iyi düşünmek lazım. Profesyonel askerlik yüzde 100 olmalı mı, olmamalı mı? Bu noktada da ayrı bir tartışma söz konusu. Çünkü o asker ruhu amatör olarak ayrıdır, profesyonel olarak daha başkadır. Şimdi 1.5 milyona yakın birikim konuşuluyor. Bunu bir eritelim. Bunu erittikten sonra her mevsim bedelli askerlik gelir mi, gelmez mi bu beklentileri ortadan kaldıracak bir sürecin içine girelim istiyoruz.

'BEN YOK BİZ VAR'

Örneğin gençleştirme…Dinamik bir yapı ile tecrübeyi bir araya getireceğiz. Hakikaten bugüne kadar olan çalışmalarda merkezin kendilerine vermiş olduğu görevlerin hakkını verenler şüphesiz ki buradaki yerini yine alacaktır. Önümüzde önemli bir süreç var. Bir mahalli seçime gidiyoruz. Bu mahalli seçimde hakikaten çok çok yoğun bir çalışma gerekiyor. Söylediğim konu çok çok önemli. “Tevazu, tevazu, tevazu.” Hesabi olmayacak, hasbi olacak bir ekip. Eğer hesabi olursa bu, bizi batırır. Ama hasbi olursa o zaman da bize neticeyi getirir. “Ben, ben, ben” yok. “Biz, biz, biz” var. Kimse ben diye işi götürmeye kalkarsa orada netice alamayız. Yunus’un diliyle, “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.” Bu olması lazım. Eğer bunu başarabilirsek netice almamız çok daha kolay olacak.

'BİZ DE DERSLER ÇIKARDIK YEREL SEÇİMLERDE...'

Bütün bu süreç içerisinde bazı dersleri de aldık. Bazı mesajlar iletiliyor. Şurda şöyle oldu, burda böyle oldu filan. Eğer bunlardan ders çıkararak tespitleri yapamazsak yazık olur. Hepsinden öte, yerel seçimlerde partinin salt oyu ile iş yürümez. Burada belediye başkan adaylarının kişilikleri de çok önemlidir. Belediye başkan adayının da bir karşılığının olması gerekir. Belediye başkan adayının bir karşılığı olmazsa sadece partinin oyu ile bu işi götürelim dersek, tecrübeler bize gösteriyor ki yetmez! Çünkü öyle insanlar var ki bakıyorsunuz ciddi bir karşılığı var. O, aşıp geçiyor. 

<haber-yatay:1039852,1039318>