Hazine şoklara açık hale geliyor

Dünya Bankası Kamu Borç Yönetimi Danışmanlığı Birim Yöneticisi Coşkun Cangöz, 7 yıl sonra iç piyasada dövizle borçlanmaya gidilmesini eleştirdi. Bu adım Hazine’yi şoklara açık hale getirecek.

Yayınlanma: 28.01.2019 - 22:43
Abone Ol google-news

Dünya Bankası Kamu Borç Yönetimi Danışmanlığı Birim Yöneticisi M. Coşkun Cangöz, 2018 birinci çeyrekte kamu borç stoku / GSYH yüzde 31.1 seviyesindeyken, üçüncü çeyrekte yüzde 34.3’e çıktığını, sadece 1 çeyrekte borç stokunun 3 puan arttığını söyledi. Bu durumun kurlardaki artış kadar bütçe açığındaki artışın da bir yansıması olduğuna dikkat çeken Cangöz, sürdürülebilir borç denklemine göre borç stoku/GSYH’deki değişimin, faiz dışı denge/GSYH rakamından bire bir etkilendiğini aktardı.

Son yıllarda bütçe açığının artış gösterdiğini, faiz dışı fazlanın da düştüğünü dile getiren Cangöz, “2018’de faiz dışı fazla yüzde 0’a kadar düştü. Bütçe yüzde 1.8 açık verirken bunun içinde 55 milyar TL tutarında bedelli askerlik, af, borç yapılandırma gibi tek seferlik gelirler önemli yer tutuyor. 2019’da bu gelirlerin olmayacağı düşünüldüğünde ve yapısal reformların yapılmadığı bir ortamda bütçe açığının artmasını beklemek çok olağan. Dünya Bankası Türkiye İzleme raporunda olsun yatırım bankalarının analiz raporlarında olsun, 2019’da bütçe açığının daha da artacağına ilişkin bir beklenti var. Gelecek dönemde bütçe açıklarının artmasına paralel olarak borç stokunda da bir artış bekliyorum” dedi.

Türkiye’den daha az maliyetle borçlanıyorlar

Uzun yıllar Hazine Müsteşarlığında çalışan Cangöz, tahvil ihraçlarıyla ilgili Türkiye’nin önceki dönemlerde yaptığı ihraçlara göre faiz oranlarının önemli artış gösterdiğini kaydederek, son yapılan dolar cinsinden ihraçta yatırımcıya yüzde 7.68’lik getiri sağlarken ABD Hazinesi’nden 497 baz puan (bp) daha fazla maliyet üstlenildiğini, oysa geçen yıl ocak ayında 266 bp prim ödendiğini aktardı. Cangöz, “Bunun yansımasını kredi temerrüt swaplarında da görüyoruz.

5 yıllık CDS’lerde Türkiye  308, Endonezya 116, Güney Afrika 187, Brezilya 163. Doğal olarak yatırımcılar tarafından temerrüt riski daha düşük görüldüğü için Türkiye’ye benzer ülkeler önemli ölçüde daha düşük maliyetle (4.75-5.75 civarında) borçlanıyorlar” diye konuştu.

İç borçlanma dövizle olmamalı

Yurtiçinde döviz cinsi borçlanmanın Hazine’nin döviz cinsi borçlarını da artıracağını, bir devletin kendi parasıyla borçlanma imkânı varken başka bir ülkenin parasıyla borçlanmayı tercih etmesinin de ülkede dolarizasyonu yükselteceğini anlatan Cangöz, “Devletin dövizle işlem yaptığı piyasada vatandaşa yapma diyemezsiniz.

Kaldı ki dış ticarette TL kullanma iddia ve çabası içindeyken yurtiçinde Hazine borçlanmasını dövizle yapmamak gerekir” dedi. Geçmişte kamu maliyesinin en güçlü olduğu alanların başında borç idaresinin geldiğini anımsatan Cangöz, 2002’de kamunun iç borçlarının 1/3’ü, toplam borçlarının ise yüzde 60’ının döviz cinsinden olduğunu, o nedenle 2001 dönemindeki kur artışından en çok Hazine’nin etkilendiğini, 2001 krizinin ardından Hazinede Risk Yönetimi Birimi kurulduktan sonra 2012 yılına kadar sistematik olarak döviz borçlarının azaltıldığını söyledi.

Cangöz, 2012 Mart’ında da döviz cinsi iç borçların sıfırlandığını, bu durum Hazine’nin dolayısıyla ülkenin döviz şoklarına karşı dayanıklılığını üst seviyeye çıkardığını kaydederek, ancak, iç piyasada döviz cinsi borçlanmak ve yurtdışından yapılan borçlanmayı artırmanın döviz riskini yükselteceğini veHazine’yi olası döviz şoklarına açık hale getireceğini vurguladı.

Cangöz, “Gerek önceki yıllara nazaran artış gösteren Hazine dış borçlanması, gerek yurtiçinde yapılan döviz cinsi iç borçlanmalar Hazine borç stoku içinde dövizin payının artacağına işaret ediyor” dedi.

Bütçe için risk oluşturuyor

Son dönemde yap-işlet- devret projeleriyle artan kredi ve gelir garantilerileriyle ilgili de Cangöz, “Daha Hazine’ye gelmeden önce bütçe için risk teşkil ediyor. Köprüler, hastaneler, havaalanları vb. için önce bütçede ödenek tahsis edilecek, sonra da Hazine bunun finansmanını yapacak. 2019 bütçesindeki 13 milyar lira ödenek bütçe açığının içinde yer aldığından Hazine yıllık finansman programında da yer almıştır. Zaten borçlanma limiti de buna göre hesaplanıyor. Ancak ekonomide daralma kaynaklı talep eksikliği, kur enflasyon vb. gibi fiyat ayarlamaları nedeniyle kamu-özel işbirliği projelerine ilave ödeme yapmak gerekirse bunun bütçe üzerinden yapılması gerekir. O zaman da yine borçlanma limitinde sorunlar yaşanabilir” diye konuştu.

Faizler yükselebilir

Merkez Bankası’nın kârının 33 milyar TL’lik kısmı 18 Ocak’ta Hazine’ye devredilmişti ancak Hazine’nin TL mevduatı dört günde 39 milyar TL’den 16 milyar TL’ye geriledi.

Hazine’nin ocakta 8.4, şubatta 25.1, martta 36.5 milyar TL borç ödemesi var. TCMB’den gelen paranın şubat ve mart itfaları için kullanılacağını düşünüyordum. Çünkü Hazine Borçlanma Stratejine göre mart ayında 22.1 milyar TL borçlanma dışı kaynak görülüyor. Bu oldukça yüksek bir rakam ve eğer Merkez’in kârı ocakta kullanılmışsa martta o kadar yüksek bir borçlanma dışı kaynak gelmeyecek demek. Bu durumda Hazine öngördüğünden fazla borçlanmak durumunda kalabilir. O zaman da şubat ve marttaki 38 milyar TL’lik iç borç servisini geri çevirmek için daha önceki gibi faizlere baskı yapamayabilir.

Ayrıca marttaki 21 milyar TL dış borç servisi için de dış borçlanma yapması gerekir. Burada da benzer şekilde faizlerin yükseldiğini görebiliriz.

Nakit açığı artacak

2018’de Hazine verilerine göre 55 milyar TL civarında bir defalık gelir olduğunu anımsatan Cangöz, bunun 12 milyarının Merkez Bankası (TCMB) kâr payı, diğerlerinin bedelli askerlik gibi kalemler olduğuna işaret etti. Cangöz, “2019’da ise TCMB kârı çok daha yüksek, yaklaşık 33 milyar TL.
Ancak ekonomik daralmaya ve yapılan KDV, ÖTV indirimlerine bağlı olarak özellikle dolaylı vergi gelirlerinde düşüş olacak. Sonuçta TCMB kârı gibi bir defalık gelirlerle açık azaltılmaya çalışılsa da diğer faktörlerin negatif etkisi nedeniyle nakit açığının artmasını bekliyorum” dedi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler