'Yaşam varsa umut vardır'

“Her Şeyin Teorisi”, iki kişi arasındaki olağanüstü yoğun, fiziksel düşüş, ünün gelişiyle birlikte benzersiz, zorlayıcı bir aşk öyküsü.

Yayınlanma: 27.02.2015 - 10:57
Abone Ol google-news

Akademi ödüllü James Marsh (Man on Wire/Teldeki Adam,2008) Jane Hawking’in Travelling to Infinity: My Life with Stephen adlı kitabından uyarladığı dramında astrofizikçi Stephen Hawking’le karısı Jane’in 1963’te başlayan 25 yılı kapsayan özel yaşamlarını anlatıyor.

1963’te İngiltere’nin en prestijli üniversitelerinden Cambridge’de kozmoloji okuyan Stephen (Eddie Redmayne) evrendeki tüm oluşumu açıklayan tek bir birleştirici denklemin peşindedir. 21 yaşındaki bu enerji dolu üstün zekâlı gence bir gün motor nöron hastalığı tanısı konur, konuşma, yürüme, yutma becerilerini zamanla yitirecek fakat beyni etkilenmeyecektir. Güzel Sanatlar öğrencisi Jane Wilde’ın (Felicity Jones) kararlılığı, desteğiyle çift evlenir. İkisi de çok sıra dışı kişilikler olmasına karşın (Stephen ateist, Jane dindar) Hawking’ler birbirlerini tamamlayarak tüm zorluklara birlikte meydan okurlar. Stephen’la Jane sevgi ve evreni mikroskop altına alarak aradıkları yanıtları kendi içlerine, yıldızlara, yıldızların ötesine bakarak bulurlar.

Böylesine parlak bir zekânın en sıradan hareketleri yapamaması Stephen’a çok acı verir. Fiziksel çöküşle birlikte zihinsel yükselişin içine giren Stephen doktora tezinde zamanın bir başlangıcı olduğunu savunur. Engelli olması onun zihinsel olarak istediği yere yolculuk etmesini engelleyemez.

Her Şeyin Teorisi, iki kişi arasındaki olağanüstü yoğun, fiziksel düşüş, ünün gelişiyle birlikte benzersiz, zorlayıcı bir aşk öyküsü. Bu başarılı dram Stephen’ı övsede onu efsaneleştirmiyor, evliliğin iniş çıkışlarını da yansıtıyor. Bu benzersiz aileye daha sonra müzik hocası Jonathan’la (Charlie Cox) hemşire Elaine’de (Maxine Peake) katılır, bu dörtlü ilişki karmaşık, gelenek dışı ama son derece insancıldır.

Aralarında gerçekçi, önkoşulsuz bir dinamik oluşur. Film aynı zamanda benzersiz bir umut simgesi olan Stephen’ın ardındaki insanı, onun dehasını, iradesini işler. Jane de onu sevmiş, ona destek olmuş güçlü bir karakterdir.

“Yaşam ne kadar kötü görünürse görünsün yaşamın olduğu yerde umut vardır” diyen Stephen Hawking bugün 73 yaşında, her şeyin teorisini aramayı sürdürüyor. Jane’le Stephen dost kaldılar, üç de torunları var. Stephen Hawking yorumuyla Eddie Redmayne’e (Sefiller) en iyi erkek oyuncu Oscarı’nı getiren, aşk, irade, savaşım, yenilgi, kurtuluş, umut temalarını yetkin bir anlatımla irdeleyen Her Şeyin Teorisi bugün gösterime girdi.

En iyi ses kurgusu Oscarı’nı alan American Sniper (Tetikçi) ise Amerikan propagandası yapan savaş, terör yanlısı bir film olarak tanımlanıyor. Amerikan askeri tarihinin en önemli tetikçisi, 160 kişiyi öldüren Chris Kyle’ın yaşamöyküsünü aktaran, ABD’nin Kore, Vietnam, Afganistan, Irak savaşlarını onaylamayan, ülkesinin polislik yapmasını kınayarak Clint Eastwood, “Bugüne dek çekilmiş en büyük savaş karşıtı film, savaşın ailelerin, savaştan dönenlerin üstündeki etkilerini, savaştan geri kalan insanları anlattım” diyen Eastwood, kahramanına “Asıl kurtaramadığım Amerikalılar için üzülüyorum. Amerika dünyadaki en iyi ülkedir” dedirtiyor.

Akademi ödüllü Rob Marshall (Chicago) James Lapine’le Stephen Sondheim’ın Tony ödüllü Broadway müzikalinden uyarladığı Into the Woods’ta (Sihirli Orman) peri masallarını sorguluyor.

Grimm Kardeşler’in Sindrella, Kırmızı Başlıklı Kız, Rapunzel, Jack ve Sihirli Fasulye Sırığı masallarının bir kolajından oluşan fantastik müzikal değişim, cesaret, dayanışma, özen, sabır, güven, seçim temalarına odaklanıyor. Sonsuza dek mutlu yaşamak yerine sonunda her karakter kendi eylemlerinin sonuçlarını tartışıyor. Zaman zaman cadılar haklı, devler iyi olabiliyor. Sihirli Orman, olağanüstü bir görsellik ve koreografi içeriyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler