Demirtaş'tan CHP'ye katılım çağrısı

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinde müzakere başladığında CHP’nin bunun dışında kalmaması gerektiğini belirterek, “CHP’nin izleme heyetine isim önermesi konusunda çağrı yapmaya kapalı değiliz” dedi.

Yayınlanma: 21.11.2014 - 05:00
Abone Ol google-news

Sultanlık resmileşsin: Kobani eylemlerinin ardından hükümetin kendisini doğrudan hedef aldığına işaret eden Demirtaş, Kobani eylemlerinin ardından hakkında 57 gazetede hakaret tehdit yıpratma içerikli 100’lerce köşe yazısı yazıldığına dikkat çekti. Kampanyanın ardında HDP ve kendisini “aşağı çekme” anlayışının yatttığını savunan Demirtaş, “ Koskoca sultanlık sarayı yapılmış, şimdi bunun yeni bir anayasayla taçlandırmak lazım. Oranın başkanı kim olacak? Dolayısıyla tek başına anayasa yapabilmeli ki sarayın sultanı resmileşsin” görüşünü dile getirdi.

Özeleştiriyi AKP yapsın: Kobani eylemleri döneminde provokasyonlar için önlem alınmaması konusunda kendilerinin özeleştiri yaptığını belirten Demirtaş, “Ancak bu ‘bütün bunların sorumlusu HDP’dir” anlamına gelen bir özeleştiri değil. Devlet, hükümet biz değiliz. Hükümetin asıl çıkıp özeleştiri vermesi lazım. 50 insanın ölümünden biz sorumlu değiliz” dedi.

Hükümetin kendini hedef almasının stratejik olduğuna işaret eden Demirtaş, “HDP ve Demirtaş’ı biraz aşağı çekmek gerekiyor ki AKP tek başına anayasayı yapabilecek koltuk sayısına ulaşsın. Koskoca sultanlık sarayı yapılmış, şimdi bunun yeni bir anayasayla taçlandırmak lazım” diye konuştu. Demirtaş, çözüm sürecinde CHP’nin “müzakerenin dışında kalmaması” gerektiğini söyledi.

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, parlamento muhabirimiz Mahmut Lıcalı, Ankara Temsilcimiz Erdem Gül, Ankara Haber Müdürümüz Ayşe Sayın’la yaptığı söyleşide CHP’ye çözüm sürecinde katkı sunma çağrısı yaparken; kulislerde dillendirilen AKP’nin Hatip Dicle’nin HDP’nin başına geçmesini istediği yönündeki tartışmaları değerlendirdi.

“Abarttık mı’ dediklerini duydum: Kobani eylemlerinin ardından Demirtaş ismi üzerinden 57 gazetede hakaret tehdit yıpratma içerikli 100’lerce köşe yazısı yazıldı. Benim ismim üzerinden bir karalama kampanyası yaptılar. Seçime giderken, HDP ve Demirtaş’ı biraz aşağı çekmek gerekiyor ki AKP tek başına anayasayı yapabilecek koltuk sayısına ulaşsın. Çünkü onlar açısından çok stratejik. Koskoca sultanlık sarayı yapılmış, şimdi bunun yeni bir anayasayla taçlandırmak lazım. Oranın başkanı kim olacak? Dolayısıyla tek başına anayasa yapabilmeli ki sarayın sultanı resmileşsin. Bunun önündeki engel HDP’nin barajı aşmasıdır. Bu yüzden Kobani eylemleri fırsat bilindi. Hükümetin bazı toplantılarında bu kampanyayla ilgili olarak “Bu Demirtaş meselesini biraz abarttık mı acaba” denildiğini de duydum.

HDP’yi dizayn tartışması: Onların söyleminden bağımsız Hatip Bey HDP’nin başına geçmek isterse bundan memnuniyet duyarız. Hükümetin benden hazzetmiyor olması, beni sevmiyor olması normal bir durum. Düşünün ki hükümet yetkilileri çıksa; “Demirtaş’ı çok seviyoruz muhabbetimiz çok iyi” deselerdi Allah korusun, o tehlikeli olurdu. Muhalefet liderinin iktidar tarafından sevilmemesi normaldir. Ama Hatip Bey’in böyle bir düşüncesi olursa hükümetten bağımsız olursa bundan memnuniyet duyarız.

Parlamentodan geçmeden sorun çözülmez: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Görüşen şerefsizdir noktasından heyet oluşturma noktasına geldiler” dedi. Bunu bir kazanım olarak görmek lazım. Bir tehdit, yanlış olarak görmek yerine kazanım olarak görmek lazım. Bu, AKP’nin kolay kolay kabul ettiği bir şey değildi. AKP gizli kapaklı yürütüyordu. Biz şeffaflaştırmak istiyorduk. Bu ortak heyetlerin müzakere süresine dahil olması sürece zarar vermez; tam tersi katılımcılığı, denetimi kolaylaştırır. Bir de parlamento dışında gelişen bir süreç değil. Bütün tartışılan konular parlamentonun önüne gelmeden zaten yasalaşması mümkün değil. Parlamento dahil olmadan Kürt sorunun çözülmesi mümkün değil. Ama bu aşama, İmralı’daki görüşme aşaması olmadan da siz parlamentonun önüne ne getirseniz getirin PKK’yi ve Öcalan’ı dışlayarak bu sorunu çözemiyorsunuz. Bu gerçekliği görerek kabul ederek sürece güç vermek destek vermek daha doğru olur. CHP’den doğrusu hep böyle bir destek bekledik. Kemal Bey’in barış konusundaki düşüncelerinin samimi olduğuna inanıyorum.

CHP müzakerenin dışında kalmamalı: Kemal (Kılıçdaroğlu) Bey’in kendisi savaş olsun, tek bir insan ölsün istemez. Buna yürekten inanıyorum. Bu sürece doğru katılım yönünde eksiklikler yaşandığını düşünüyorum. Muhalefet bizi bu süreçte bizi yalnız bırakmamalıydı. MHP’den bir beklentimiz yok ama CHP ve parlamento dışındaki bazı demokratik muhalefet güçleri AKP’ye karşı barış cephesinde güçlü yer alıp AKP’yi zorlasaydı daha iyi olurdu. İmralı’da müzakere süreci başlarsa CHP’nin bunun dışında kalmaması lazım. Parti olarak, kurumsal olarak demiyorum; ama anlayış olarak oradaki görüşmeleri izlemesi, en azından izleme kurulu, gözlemci heyeti vasıtasıyla sürece hakim olması iyi olur. Yarın birgün orada uzlaşma sağlanırsa; bunlar zaten parlamentonun denetiminden geçmiş olacak. KCK’nin, hükümetin ve parlamentonun bütün bu tartışılanları onaylaması, adımları atması lazım ki kalıcı çözüme doğru gidelim. CHP konunun dışında kalmak istese de zaten kalamayacak, parlamentoya gelirse zaten müdahil olacak.

Komisyonda CHP’nin temsili olabilir: Yasa kapsamında kurulacak komisyonlarda CHP’nin temsil edilmesi bizim için yanlış, ters bir şey değil. Bu bizim arzuladığımız bir şey. Bu süreç gayri meşru değil, yasa dışı değil. Muhatabımız AKP diye geri duracak halimiz yok, çünkü hükümet onlar. Dolayısıyla bu yasa gereği oluşturulacak komisyonlara CHP’ye yakın insanlar dahil olursa bu süreci zora sokmaz, tam tersine doğru bir rotada ilerlemesine daha fazla yardımcı olur. Bizim için olumlu bir gelişme olur.

Özeleştiriyi AKP yapsın: Halkımıza karşı Kobani eylemleri döneminde provokasyonlar için tedbir, önlem alınmaması konusunda elbette özeleştiri yaptık. Ancak bu “Bütün bunların sorumlusu HDP’dir” anlamına gelen bir özeleştiri değil. Devlet, hükümet biz değiliz. Hükümetin asıl çıkıp özeleştiri vermesi lazım. 50 insanın ölümünden biz sorumlu değiliz. Hükümet ucuz bir politika yürüttü orada. Kamu güvenliğinden HDP mi sorumludur? Önce siz çıkıp özeleştiri verin. AKP binaların 3-5 TOMA, yüzlerce çevikle korudular, Hüdapar binalarını korumadılar. Provokasyona zemin yaratan biraz da bu tutumdu. Halkımıza karşı daha tedbirli ve dikkatli davranabilirdik. Bu konuda samimiyiz. Ama bunların sorumlusu biziz anlamında bir özeleştiri değil. Kobani direnişi haklıdır. Direnişin kendisi son derece anlamlıdır. Bugün olsa, yine yapılması gereken bir şeydir. Oradaki yanlış yakıp yıkma ve ölümlere varan olaylardır.

Dersim ve Alevi sorunu gündem yaratma başlığı: Dersim ve Alevi sorunu Türkiye’de gündem yaratmak için çok etkili bir başlıktır. Derin bir yaradır ve Türkiye’nin coğrafi olarak her yerini etkileyen bir yaradır. Dolayısıyla Alevi sorunu dediğiniz an Türkiye’nin her tarafından kulak kabartılıyor. Bunu bildikleri için kendileri açısından elverişli bir gündem değiştirme maddesidir. Kobani sonrasında yaşananlar, bin odalı saray, lüks, şatafat gibi bütün bu tartışmalar içerisinde Başbakan Dersim’i ortaya attı, öbürü de Amerika’nın keşfini ortaya attı. Türkiye’nin gündemini bir anda başka bir şeye dönüştürdüler. Alevi sorunu yapay değil, ancak bunların gündemleştirmeleri yapaydır. Dersim tartışılsın, sorumlusu ortaya çıkarılsın, özür dilensin.

Başbakan ABD’deyken bana mesaj gönderdi: ABD gezisiyle ilgili çeşitli komplolar üretildi. Lisede, üniversitede biz de komplo teorileri yapardık. ABD’yle iş tutmak için Washingtoın’a gitmek gerekmiyor. Orada kimle görüştük, ne konuştuk. Bunların hepsi aleniydi. Başbakan bir şekilde bana haber gönderdi: “Kendisi ABD’de ama çözüm burada” Ben de “Aynen katılıyorum Geziyi kısa kesiyorum”dedim. 10 günlük geziyi 4 günde kesip Türkiye dönüp kendisiyle görüştüm. Bu komplo teorilerini yapanlar sizin her gün ABD’de bir heyetiniz var. Her ay bir yetkiliniz orada; siz oraya bir şeyleri satmaya mı gidiyorsunuz. ABD’nin ve uluslararası toplumun Ortadoğu’ya yaklaşımını eleştirmiş bir kişiyim bunu da özellikle ifade ettik. Biz parti olarak da anti-kapitalist, anti-emperyalistiz.

Seçimde 81 ilde 550 aday çıkaracağız: Ahlaklı olan seçim barajının düşürülmesiydi. AKP 70-80 milletvekilini baraj nedeniyle elde etmiş durumda. Aslında bize CHP ve MHP’ye dağılması gereken bazı milletvekilleri AKP koltuklarında oturuyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Biz seçime parti olarak hazırlanıp yüzde 10’u geçmeyi hedefliyoruz. Seçime yakın bir sürede realist olarak bir daha gözden geçireceğiz. Şu andaki hazırlığımız 81 ilde 550 adayla parti olarak girmek istiyoruz. Bizim parlamentoda olmamamızın doğuracağı ciddi siyasi sorunlar var. Herkes bunu hesap etmeli ki biz yüzde 10 barajını geçelim. Parlamentoda olmamızı Türkiye siyaseti açısından önemli görenler barajın düşmesine destek vermeli.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler