Skandal iddianame: PKK’nin legal yapılanması HDP

Birleşik Devrimci Parti üyeleri hakkında hazırlanan 106 sayfalık iddianamade, en çok vurgulanan ‘suç delili’, IŞİD’e karşı savaşırken yaşamını yitiren Aziz Güler’i sahiplenmek, kahraman ve kurtarıcı gibi görmek, Güler’in Türkiye’ye sınırında bekletilmesini protesto etmek ve cenaze törenine katılmak. Savcı, iddialarına dayanak olarak ETHA’nın Aziz Güler’in cenazesiyle ilgili haberini olduğu gibi iddianameye aktarmış. Böylece, Aziz Güler’in babası Mehmet Güler’in ve HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün cenazede yaptığı konuşma, Orhan Alkaya’nın şiir okuması, Ferhat Tunç’un ağıt yakması da iddianameye girmiş.

Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP)'nin devamı olan Birleşik Devrimci Parti'ye 1 Mart’ta yapılan operasyonun ardından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma tamamlandı. Parti yöneticisi ve üyesi 10 kişiye dava açıldı. Gezi gazisi, partinin İstanbul İl Başkanı Selim Polat ile Halil Sönmez, Vedat Türk, Yasin Aydın ve Ahmet Sebat tutuklu. İddianamede, Polat ve Sönmez, ‘Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs’le suçlandı. Diğer sanıkların ise ‘örgüt üyeliği’, ‘örgüt propagandası’, ‘görevi yaptırmamak için direnme’, ‘izinsiz gösteriye katılma’ suçlarından cezalandırılmaları istendi.

Cenazeyi defnetmek suçu

İddianame, Rojava'da ölen Aziz Güler, Bedrettin Akdeniz, Mahir Arpaçay'ın cenazelerinin kaldırılması üzerine kurulu. Savcı, 21 Eylül 2015’te yaşamını yitiren, cenazesi 59 gün sınırda bekletilen Aziz Güler'e yoğunlaşmış. Güler’in Kobane’ye gitmeden önce, SDP içerisinde yer alması bile illegal örgüt faaliyeti olarak değerlendirilmiş. Savcı, Güler’in, Gezi olayları sırasında Taksim’deki SDP binasına sığınanlara yönelik operasyonda gözaltına alınıp, serbest kaldığını da anımsatmış. 177 kez bahsi geçen Güler, terör örgütü mensubu olarak nitelendirilmiş. “Aziz Güler ölümsüzdür”, “Kavgamızın rehberi Aziz Güler ölmedi” yazılı pankartlar, Aziz Güler fotoğrafları da 'suç delili.'

Savcı Erdoğan'la çelişti

İddianamede, 2010'daki referandum öncesi, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın üzülerek söz ettiği, 22 yaşında idam edilen Necdet Adalı da var. Savcının Adalı yorumu şöyle: “8 Ekim 1980 günü idam edilen Kurtuluş Hareketi mensubu Necdet Adalı isimli örgüt mensubunun Altındağ Halkevi'nde faaliyetlere katıldığı, 10 Temmuz 1977'de iki kişinin öldüğü kıraathane saldırısı olayına karıştığı için yakalandığı, cezaevinden firar etmeye kalkıştığı ancak başaramadığı...” Erdoğan, Adalı için yazılan “Şafak Türküsü”nden dizeler okumuş, “Daha 19 yaşında bir lise öğrencisiyken cinayet işlediği iddiasıyla 1977 yılında tutuklandı... Suçsuzluğunun ortaya çıkacağından o kadar emindi ki, arkadaşlarının firar girişimine katılmadı. Kendisini yargılayan mahkeme reisi Necdet Adalı’nın masun olduğunu iddia etti. Ancak fayda etmedi... Sonradan suçlular yakalandı ama Necdet Adalı geri gelmedi” demişti.

Kobane'ye Filistin benzetmesi

Savcının, Filistin ve Kobane kıyaslaması da oldukça dikkat çekici: “Ülkemizde sol faaliyetlerin ivme kazandığı 1970’li yıllarda silahlı eylem pratiği kazanmak amacıyla Filistin’deki iç karışıklıkları fırsat olarak gören THKO, THKP/C ve TKP/ML terör örgütü militanlarının bölgeyi askeri/lojistik eğitim amacıyla kullandıkları bilinmektedir. Günümüzde de aynı pratiği geliştirmek amacıyla Suriye’de deneyim kazanan militanların, ülkemizde infial yaratacak adam kaçırma, öldürme, banka soygunu gibi eylemlere girişebilecekleri düşünülmektedir.”

HDP’ye suçlama

Savcı, iddianamede HDP'yi de es geçmemiş: “Ülkemizde PKK-KCK terör örgütünün legal yapılanması olduğu bilinen HDP başta olmak üzere, sol fraksiyonlu terör örgütlerince, ajitasyonlar yapılarak, tabandaki şahısları sokaklara indirmeye çalışarak, PYD-YPG-YPJ/STAR terör örgütlerine destek vermeyi amaçlamaktadırlar.”

Ensar Vakfı eylemleri

İddianamede, Ensar Vakfı'nın Adana ve Mersin şubelerine yapılan saldırıları, 'SDP'lilerin kurduğu' milis örgütlerin üstlendiği ifade edildi. Ancak, şüpheliler, Ensar eylemleriyle doğrudan ilişkilendirilmedi.