Hasan'ın inekleri

Suriyeli sinemacı Ali Sheikh Khudr ülkesindeki savaşla ilgili bir belgesel çekmeye karar verdi. İnekleriyle beraber tek başına yaşayan, Esad yanlısı kuzeni Hasan’ı anlattı. Savaş nedeniyle ikisinin yolları bir süre sonra ayrıldı. Film hazır olduğunda Hasan çatışmada ölmüştü.

Yayınlanma: 03.05.2015 - 17:05
Abone Ol google-news

Gazel, Reem, Sally, Mabrokeh, Saadeh, Filipino... 

Bunlar Hasan’ın inekleri. Hasan ve inekleri Salamiyah’da ufacık bir çiftlikteydi. İnekler hâlâ orada. Hasan ölmüş. 

Hasan annesiyle kavga ediyor. Askere çağırmışlar. İnekleri bir an önce sat diyor annesi. Hasan ineklerini satmak istemiyor. 

“İneklerin hisleri var, erkeklerin yok” diyor. “Belki bir kadınla beraberken, o da biraz.”

Bir buzağıyı satmış. Buzağı alıcısıyla giderken başka bir buzağı arkasından koşmuş. “Ağlıyordu” diye anlatıyor Hasan. Buzağıların gözyaşı az olurmuş ama hakikiymiş, insanların ise gözyaşı çok olurmuş ama sahteymiş.

Böyle diyor Hasan ve ineklerini satmak istemiyor. Annesi bir yandan domates kesiyor, bir yandan söyleniyor.

Aslında Hasan inekleri satması gerektiğini biliyor. Askere gidince onlara kim bakacak? Hem her tarafta savaş var. Bir gün birileri gelip inekleri çalabilir. 

Hasan annesiyle kavga ediyor. Satmayacak inekleri çünkü çok alışmış onlara. 

“O orospularla pezevenkler protesto ediyor. Kız kardeşlerin dahil. Ama askere ben çağrılıyorum. Hep onlar yüzünden” diye bağırıyor.

Bütün bunları Ali kameraya kaydediyor. Ali, Hasan’ın teyzesinin oğlu. O kızdığı teyzelerinden birinin oğlu. Ali o protestolara katılmış. Hatta Esad rejimi onu bir ay hapse atmış. 

 

Hasan ölmüş. 

Ali karşımda oturuyor. 

Bana çektiği belgeseli anlatıyor. Hasan’ın belgeselini, teyzesinin oğlunun.

Ali Sheikh Khudr, Suriyeli genç bir sinemacı. Bir gün ailesi hakkında bir belgesel çekmeye karar vermiş. Atlamış, Şam’dan doğduğu şehir Salamiyah’a gitmiş. Hasan’la başlamış belgeseline. Henüz ortada ne ayaklanma var ne iç savaş. Teyzesinin oğlunun şehrin dışında, ineklerle bir başına yaşamasından etkilenmiş. Boş vermiş ailesinin belgeselini çekmeyi. Hasan’ı ve ineklerini aktarmaya başlamış. 

Bir kısmını çektikten sonra iş güç derken gerisini sonra getirmek üzere Şam’a dönmüş.

Ali, demokrasi isteyen genç bir Suriyeli. Gösterilere katılmış, tutuklanmış, serbest bırakılmış. Acaba diye düşünmüş, kendi başına köşesinde yaşayan Hasan bu olanlar hakkında ne düşünüyor? Yüklenmiş kamerasını, kendini Hasan’ın ufak çiftliğinde bulmuş. Bir yandan çiftlikte çalışıp yardım etmiş, bir yandan da belgeselini çekmiş.

“Her yerde 30 litre veren ineğin ancak yarısını verdiği, Ortadoğu’nun en kötü inek çiftliği”. Böyle dalga geçiyor kendi kendiyle Hasan. 

Savaş işleri bozmuş. Esad karşıtı kuzenine Esad rejimini savunuyor. “İyi mi oldu isyan edildi de?” diyor. “Zaten iki sene sonra muhalefet Meclis’in yarısını alacaktı”. “Daha kötü yüzünden kötüyü kabul etmeli” diye düşünüyor. 

Böyle giderse Özgür Suriye Ordusu, Suriye ordusu, Selefiler herkes birbiriyle savaşacak. Ne zaman bitecek bu diyor. Bitince ne olacak? 

Hasan’ın bir çalışanı var. 10 yaşlarında bir çocuk. İneklerden bir tabur kuracağım diyor ona, rejime karşı ineklerle savaşacağım. Kıkırdıyorlar çocukla. İnek bu muhalifler. İnekleri seviyor ama muhaliflerden hoşlanmıyor. Savaşla her şey bozulmuş. 

İnekler... Bitti her şey. Askere çağırmışlar. Bir gün sonra ölsem, bir hafta sonra ölsem ya da hayatta kalsam ne fark eder? İnekler gidecek, memleket bu haline ancak 20 sene sonra gelecek.

Hasan’la Ali son görüntülerinde karanlık bir odada konuşuyor. Elektrik gitmiş. Yakınlarına bir bomba düşüyor. 

Sonra Hasan’ı askere alıyorlar. Ali’yi de askere çağırıyorlar. 

Ali askere gitmemek için Kahire’ye gidiyor. Hasan’ın ölüm haberini orada alıyor. Mısır’da darbe olup Sisi iktidara gelince Suriyeli mülteciler üzerindeki baskı artıyor. O da Türkiye’ye geliyor. Şimdi İstanbul’da.

Hâlâ Esad rejimine sonuna kadar muhalif. Elinde Esad yanlısı, ‘şehit’ Suriye askeri teyzesinin oğlu Hasan’ın belgeseli. 

Özgür Suriye Ordusu’nun önüne cephanesiz sürülüp öldürülmüş Hasan. 

“Suriye’de sadece siyah ve beyaz yok” diye anlatıyor Ali. “Hasan sadece ölü istatistiklerinde bir rakam olarak kalmasın istedim” diye ekliyor.

“Sadece siyah-beyaz değil”, “bir istatistik olarak kalmasın”...

Ne kadar klişe laflar diye düşünüyorum. Ancak bazı durumları hakkıyla sadece klişeler anlatabiliyor. 

Esadcılar rejimin imtiyazlarından faydalanan bir grup Baasçı’dan mı ibaret?

Esad karşıtları, boğaz kesen İslamcı militanlar mı sadece?

İşte biri Hasan, diğeri Ali.

Teyze çocukları.

Hasan sakin sakin Esad’ı savunuyor Ali’ye. Ali protestolara katıldı diye kendi annesine söven Hasan’a sesini çıkartmıyor. Akrabalar neticede. Bir iç savaş bir aileyi bölmüş. Bölememiş aslında. 

Dışarıda bomba sesleri. Hasan anlatıyor, Ali’nin kamerası Hasan’ın yüzünün, sineklerin istila ettiği ineklerin gözlerinin, Türk malı süt sağma pompasının üzerinde dolaşıyor.

Birbirleriyle konuşabiliyorlar. 

Asker kaçağı diye iftira atmışlar. Askerler Hasan’ı kaçırıp dövmüş. Şimdi askere çağırıyorlar. Gidecek. İnekler gittikten sonra o askere gitmiş kaç yazar. Zaten her şey bitmiş. 

Klişeler haklı. Suriye’de her şey sadece siyah ve beyazdan ibaret değil. Hasan da sadece istatistikte bir ölü değil. 

Ali Sheikh Khudr’un belgeseli bunu anlatıyor. 

Gazel, Reem, Sally, Mabrokeh, Saadeh, Filipino...Bunlar Hasan’ın inekleri. Ali’nin teyzesinin oğlu Hasan’ın. Bir de bence artık karşımda oturup bana Hasan’ı anlatan Ali’nin inekleri.   

Ali Sheikh Khudr, 1987 doğumlu. Şam'da İngiliz dili ve edebiyatı eğitimi gören Khudr, 2006'dan bu yana sinemayla ilgileniyor. Boşluk Şehri isimli kısa filmi Rotterdam Film Festivali'nde gösterildi. Kuzenini anlatan İnek Çiftliği belgeseli ile Leipzig Belgesel Festivali'ne başvurdu. Belgeselin İstanbul'da yapılan ilk gösterimi The New Yorker dergisine konu oldu. Savaşın başlamasıyla Mısır'a sonra ise Türkiye'ye kaçan Khudr, serbest olarak çalışıyor.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler