‘Kıyafetlerimiz bugün bile siyah’

Şırnak’ın Uludere ilçesinde, 28 Aralık 2011 günü, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait savaş uçaklarının Irak sınırından geçen köylüleri bombalaması sonucu 19’u çocuk 34 kişinin hayatını kaybettiği Uludere katliamının üzerinden 8 yıl geçti. Dönemin TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Uludere Komisyon üyesi Levent Gök, “Bu kişilerin kaçakçı olduğu biliniyordu. ‘Üst düzey bir MİT yetkilisinden istihbarat geldi’ dediler. Soruyorum kimdir bu yetkili? Devletin bütün üst kademesi bu kararı verme mekanizmasının içinde olduğu için bugüne kadar tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarılmadı. Olayın üstü örtünmek istenmiştir. Uludere’de adalet asla işlemedi” dedi. Katliamda hayatını kaybeden 15 yaşındaki Bilal Encu'nun görme engelli babası Abdurrahman Encu, “Asıl ondan sonra görmemeye başladım” ifadelerinde bulunurken 13 yaşındaki Şivan Encu’nun annesi Hediye Encu (45) ise, “8 yıldır evden çıkamıyoruz. Kıyafetlerimizin rengi hâlâ siyah” diye konuştu.

Yayınlanma: 28.12.2019 - 02:00
‘Kıyafetlerimiz bugün bile siyah’
Abone Ol google-news

Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın “Bu olay karanlık dehlizlerde kalmayacak” sözüne rağmen, Uludere katliamın failleri aradan geçen 8 yıla rağmen ortaya çıkarılmadı. Davanın soruşturmasını yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, “taksirle ölüme sebebiyet vermekten dolayı” başlatılan soruşturma dosyası için 11 Haziran 2013’te görevsizlik kararı verdi. Dosya Genelkurmay Askeri Savcılığı'na gönderildi. Genelkurmay Askeri Savcılığı yaptığı soruşturmada 'Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kusuru yok' diyerek şüpheli beş asker hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Avukatlar, 18 Temmuz 2014’te Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvuru yaptı. Başvuruda iki başvurucunun eksik çıkan belgelerinin tamamlanması istendi ancak başvuru “eksikliğin süresinde giderilmemesi” nedeniyle reddedildi. Bu ret kararı, AİHM’nin ret kararına da gerekçe oldu.

‘İHA’LAR TARAFINDAN İZLENDİ’

Dava sürecinde sorumluların yargı önüne çıkarılması için mücadele eden TBMM Başkanvekili Levent Gök, katliamda yaşamını yitiren yurttaşlarla ilgili bilgileri hatırlatarak, “Uzun yıllardan beri geçimini kaçakçılıkla yapan yurttaşlar, çoğu akrabaları olan Irak’taki kişilerden mazot v.s. temin etmek için, her zaman olduğu gibi o günde Irak tarafına geçtiler. Köylüler giderken de gelirken de İHA’lar tarafından izlenmiş. Ve bu yurttaşlar köylülerin yolundan gidip geliyorlar” dedi.

‘KAÇAKÇI KÖYLÜLER OLDUĞU BİLİNİYORDU’

‘Vur emri’ verildiğinde, öldürülenlerin kaçakçı köylüler olduğu bilindiğini ifade ede Gök, “Harekat, aynı günkü MGK’de değerlendirildi. Olayın öznesi MGK’dir. ‘Üst düzey bir MİT yetkilisinden istihbarat geldi’ dediler. Kimdir bu yetkili? Bilindiği halde niçin cevaplandırılmıyor?” diye sordu.

Devletin bütün üst kademesi bu kararı verme mekanizmasının içinde olduğu için Uludere katliamının bugüne kadar tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarılmadığını söyleyen CHP’li Gök, “Mülkiye müfettişlerinin hazırladığı çok önemli bir rapor, hala İçişlerinde bekletiliyor" dedi. “Uludere’de hukuki hiçbir sonuç alınmayarak, yargısal yönden kapatıldı” diyen CHP’li Gök, “Üstü örtünmek istenmiştir. Uludere’de adalet asla işlemedi” diye konuştu.

Uludere’nin hala büyük bir acı olarak ortada beklediğini ve köyde travmanın da hala devam ettiğini kaydeden Gök, mağdur aileler ile ilgili de şunları söyledi: “Adalet bekliyor. Adaletin yerine getirilmemesi de duygusal bir kopuşa neden olmaktadır. Ailelerin, ‘Adalet niçin burada uygulanmıyor?’ sorusu hala yerinde durmaktadır. Adaletin yerine getirilmemesi duygusal bir kopuşa neden olmaktadır. Şu ana kadar adaletin yerine getirilmemiş olması da, Türkiye’nin önündeki en önemli gündem maddelerinden bir tanesidir. Bu ailelerin yanında olmak, ancak gerçekle yüzleşerek gerçekleşir. Ailelere açılan soruşturmalar vs de ailelerdeki duygusal kopuşunu daha da artırmakta. Ailelerin, adalet arayışları mutlaka sonuçlandırılmalıdır.”

DOKTOR OLMAK İSTİYORDU

Katliamda hayatını kaybeden Bilal Encu 15 yaşındaydı. Ablasının ardından 7 kardeşin en büyüğüydü. Lise 1’e gidiyor ve doktor olmak istiyordu. Babasının görmeyen gözlerine daha fazla fer olmayı umut ediyordu. Okul harçlığını çıkarmak için o günde okuldan çıkıp sınırın diğer tarafındaki akrabalarından mazot, çay, şeker gibi ürünleri kaçak getirmeye gitmişti. Gitti ve bir daha dönmedi. Anne Halime Encu (42) üzüntüden, geçen yıl katliamın yıldönümünde yüz felci yaşadı.

Baba Abdurrahman Encu (50) ise görme engelli. Katliam öncesiyle ilgili bilgi veren Abdurrahman Encu, “Sınır her zaman açıktı. Dedem, babam, ben de 30 yaşına kadar her zaman, üzümü, cevizlerimizi v.s. sınırın diğer tarafına götürüp satar, karşılığında da pirinç, şeker, mazot gibi ürünler alıyor ve çocuklarımıza bakıyor, geçimimizi sağlıyorduk. Askerin kendisi, 'gidin' diyordu, herhangi bir sorun yoktu. Sınır 4 yıla yakındır da tamamen kapalı. Hiç bir şey yapamıyoruz. Tüm köy ekonomik olarak çok zor durumda. Açlık içindeyiz” dedi.

‘MEZARLIK EVİMİZ’

Mezarlığın evleri olduğu ve kendisini nefes alan ölüler gibi hissettiğini söyleyen Encu, “Elimden tutarak, doktora götürüyor, gezdiriyordu. Asıl ondan sonra tamamen görmemeye başladım. Her görmediğim saniyede, her yemeğe oturduğumda, her yürüdüğümde Bilal’in yokluğunu daha çok hissediyorum. Onunla yaşıyordum. Gözlerimdi. Mezarlığa gidip gelmekten ve ağlamaktan başka bir şey yapmıyoruz” ifadelerinde bulundu.

Bilal’in öldürülmesinden sonra, Bilal’in ablasının da çok üzüldüğünün ve okula gitmediğini belirten baba Encu, “Bir küçüğü de okulu bıraktı. Diğerleri de okula odaklanamıyor, zorla gidiyorlar. Her zaman, ‘Bizde bu ülkenin vatandaşıyız. Niye bir bidon mazot yüzünden abimiz öldürüldü’ diye sorularlar. Onlarda da hala, ‘Belki bizim de başımıza bir şey gelir’ korkusu var.

‘ADALETİN’ YÜZÜNÜ HİÇ GÖRMEDİM’

Sorumluların yargılanmamasına isyan eden Encu, ‘Belki failler ceza alır’ diye bekledik ama ‘Adaletin yüzünü hiçbir zaman görmedim. Talebimiz, karar verenlerin hak ettiği cezayı almalarıdır. Madem devlet, ‘istihbarat yanlıştı’ diyorlar o zaman bu yanlışı yapanlar neden adalet karşısına çıkarılmıyor” diye sordu.

13 YAŞINDAYDI

Katliamda yaşamını yitiren Şivan Encu'de 13 yaşındaydı. 5 çocuklu evin en büyüğüydü. Ortaokul mezunuydu. Ailenin ekonomik durumundan dolayı okula devam edemedi. Encu’nun annesi Hediye Encu (45), “Kalacak evimiz dahi yoktu. Ekmeğimiz için öldürüldü. Failler ortaya çıkarılmadığı sürece tazminat falan almayacağız” diyor. 8 yıldır herhangi bir düğüne gitmediklerini ve evden hiç çıkmadıklarının belirten anne Encu, “Hiçbir yemekten tad alamıyoruz. Hayatımızda, keyif diye bir şey yok artık. Evden çıkamıyoruz. Kıyafetlerimizin rengi hala siyah” dedi.

“BU DEVLETİN VİCDANI YOK MU?”  

Çocuklarının mezarında anma dahi yapılmasına izin verilmediğini söyleyen Encu şöyle konuştu: “Bu devletin vicdanı yok mu? Katledilen biziz. Bize, soruşturma açılıyor, mahkemelere çağırıyor, ceza kesiyor. Yaramızı deşiyorlar. Ölene kadar, ne bu acı dinecek ne de faillerin cezalandırılması için verdiğimiz çaba duracak.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler