Erdoğan'dan Can Dündar ve Erdem Gül için mahkemeye direktif

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ü bir kez daha hedef gösterdi. Erdoğan, yerel mahkemeye kararda direnme çağrısı yaptı.

Yayınlanma: 11.03.2016 - 15:26
Abone Ol google-news

<video:496261>

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül için verdiği kararı 'tanımadığını' söylemişti. Bu sözler aslında, Anayasa'yı tanımama anlamına geliyordu ve suçtu.

Erdoğan bugünkü Burdur konuşmasında, bu yanlışı düzeltir bir açıklama yaptı. Erdoğan, "AYM'nin verdiği karar herkesi bağlar diyor. Doğru seni de bağlar. Ben Cumhurbaşkanı olarak vatana ihanet dışında hiç bir suçla yargılanmam. Anayasayı korumak benim görevim" diye konuştu.

Yandaş medya, Dündar ve Gül için tutuklama kampanyası başlattı

MAHKEMEYE DİREKTİF

Can Dündar ve Erdem Gül'ün davasını gören mahkemeye de seslenen Erdoğan,"İlk derece mahkeme kararında direnebilirdi, diren bakalım; AYM ne yapacak onu görelim. O verdiği kararda direnmiş olsaydı, olaylar daha farklı gelişirdi" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'dan 'diktatör bozuntusu' açıklaması - VİDEO

Erdoğan'un bugün yaptığı açıklamaların satırbaşları şöyle:

- (Zaman Gazetesi'ne kayyım atanması) Bunlar sahtekar, bunlar cambaz. İşte buyrun bak çıkıyor bütün hileler ortaya. Yok neymiş, basın hürriyetiymiş. Düşünebiliyor musunuz gazeteleri var, suç üstü yakalanıyorlar. Emniyet görevlileri oraya girecek, toplamışlar oraya başı açık, başı örtülü tüm kardeşlerimizi, orada polisin önüne onlarla bariyer oluşturuyorlar. O başörtülü kardeşlerimizi bunlar var ya güneydoğuda PKK'lılarla da sırt sırta seçimlerde bir araya getirdiler.

- Gazetelerin önüne geldiler, girdi oraya emniyet. İçeride ne makine kalmış ne bilgisayar. Hepsini götürmüşler. Niye, devletin bütün kurumlarına sızmışlar. Ne yaparsanız yapın kaçamayacaksınız. Ne dedim, bunların inine gireceğiz. Girdik mi, girmeye devam ediyor muyuz?

- Anayasa Mahkemesi bu ülkede devletin ve milletin hakları, menfaatleri, çıkarları konusunda en fazla hassas olması gereken kurumların başında geliyor. Ama bu kurum, üstelik de Başkanının da içinde yer aldığı bir kısım üyeleri eliyle son dönemde Türkiye'ye yönelik en büyük saldırılardan birinin somut örneği olan bir konuda ülkesinin ve milletinin aleyhine karar almaktan çekinmemiştir

- Sayın Başkan bana daha önceleri bizzat kendisi söylemiştir, 'gerekçeyi hazırlamadan asla karar açıklamayız' diye. Ama ne yazık ki şimdi ben bu olayı yaşayınca gerçekten çok üzüldüm ve buradan söylüyorum, çok kırgınım. Niye, o makamda olana dürüstlük yaraşır da onun için. Bana bunu söylediler. Çünkü önceki başkanı gerekçe hazırlanmadan alelacele açıklanan kararlarda eleştiren bu arkadaşımız, bu defa alelacele böyle bir kararı açıklama konumuna gelmiştir.

- İlk derece mahkeme ne demiş, casusluktan bunu tutuklamış. Siz ne diyorsunuz; 'hayır burada böyle bir şey yok.' Oraya iade ediyorsunuz. Fakat daha önce casusluktan tutuklanmayı isteyen mahkemenin de verdiği kararı anlamıyorum. Halbuki ilk derece mahkeme de kararında direnebilirdi. Diren bakalım. O zaman Anayasa Mahkemesi ne yapacak, bir de onu görelim. Bence o verdiği kararda direnmiş olsaydı inanıyorum ki dengeler çok daha farklı gelişecekti.

- Ben cumhurbaşkanı olarak vatana ihanetin dışında hiçbir suçla suçlanmam. Ama anayasayı korumak benim de görevim. Ben de diyorum ki Anayasanın 104. maddesine uy. İlk fıkrasını alıp diğer fıkrasını bir kenara koyma. Bunun üzerinde de hassas ol. Geçmişte yargı nasıl Paralel Devlet Yapılanması örgütü tarafından çökertildiğinde karşısına dikildik ve mücadele ettiysek, bu konuda da aynı şekilde hareket etmek mecburiyetindeyiz. Cumhurbaşkanı olarak Anayasaya göre, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin birliğini temsil etmekte, Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmekle yükümlüyüm. Bu konuda kim yetki sınırlarının dışına çıkarsa karşısında da beni bulur. Anayasa Mahkemesi böyle bir yola girerse milletim adına ona karşı itirazlarımı dile getirmekten de çekinmem. Asıl bu tür girişimler, yanlışlar, haksızlıklar karşısında susarsam milletimin adına, itimadına layık olmamış olurum. Mesele bu

- Karşımıza paçavralarla çıkanlara gerekli cevabı bu milletimiz askeriyle, polisiyle, korucusuyla verdi, veriyor. Tek bayrak. Tek vatan. 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Bu vatanı bölmek, parçalamak isteyenlere şu anda yapılan operasyonları izliyoruz değil mi? Gerekli cevabı veriyor muyuz? Ne dedik, ta Çözüm Süreci'nden önce, 'Bak akıllı olun, yanlış yapmayın eğer yanlış yapacak olursanız size bu işi dar ederiz. Şu anda sabır sabır... Ne yaptılar? Benim Kürt kardeşlerimi sokağa döktüler. Öyle mi? Bir tane Eş Başkan çıkmış ne diyor, 'Dökülün sokağa' ve orada 52 vatandaşımız ne oldu? Öldü. Ölen Kürt, öldüren, o da Kürt. Hani sen Kürtlerin temsilcisiydin? Nasıl temsilcilik bu? Yalan. Benim Kürt kardeşlerimin, bunlar, kanını emdiler. Onları sömürdüler, sokağa döktüler ve bu ülkeyi maalesef adeta kendi içinde birbirine düşman ettiler.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler