Hukuka yeni kaynak: Dinsel normlar

İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin Cumhuriyet yazarları Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya hakkında verdiği 2 yıl hapis cezasının gerekçeleri arasında oldukça tartışma yaratacak ifadeler yer alıyor.

Yayınlanma: 31.05.2016 - 11:53
Abone Ol google-news

Hakimin, dinsel referansları Anayasa ve yasaların önüne koyarak verdiği kararda “dini inançlar” karşısında ifade özgürlüğünü sınırlayan ve bu haliyle dinsel inançlar konusunda tartışmayı yasaklayan bakış açısının hakim olduğunu gösteren ifadeler yer alıyor.

Gerekçeli kararda, dinsel inançların mutlak olduğu buna karşın düşünceyi açıklama özgürlüğünün sınırlandırabileceği belirtilerek adeta dinsel inançlara ters düşen bütün görüşlere ilişkin hukukta olmayan yeni bir sınırlama nedeni getirildi. Bu yapılırken de yine
hukukta yeri olmayacak şekilde yeni bir hukuksal kaynak icat edilerek “dinsel normlar ile hukuksal normlar arasında adil bir denge kurulmaya çalışıldığı” belirtildi. Böylece karar, Anayasa ve hukuka aykırı biçimde dinsel normları da hukuka ithal etti. Kararda şu cümleler yer
aldı:


Din ve hukuk arasında denge!

“Mahkeme incelemelerinde dinsel normlar ile hukuksal normlar arasımnda bir adil denge kurmaya çalışmaktadır. Mahkeme içsel boyuttaki inanç alanının mutlak olduğunu ancak dışsal boyuttaki açıklama özgürlüğünün gerektiğinde sınırlandırılabileceğini değerlendirmektedir. Bu durum
bile kitlenin kendi dinsel inançları çerçevesinde içsel anlamda ruh ve inanç dünyasında kendilerini mutlak bağlı hissettikleri kurallara saygı isteme ve bekleme hakkının mevcut olduğunu gösterir. İşte o nedenledir ki bu inançları sarsıcı olan dış dünyadan gelen söz ya da eylemlerin inanç sahiplerini bu saikle harekete geçirme potansiyeli vardır. Dolayısı ile aksinin iddiası kamu barışını bozmaya namzettir.”

AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarında sadece genel geçer görüşlerin değil toplumda şok etkisi yaratan ve çoğunluğun kabul etmediği görüşlerin de düşünce özgürlüğü sınırları içinde yer
aldığının belirtilmesine karşın kararda, “çoğunluğun dinsel inanışlara aykırı ve bu yüzden tepki gösterebilecekleri her tür düşüncenin yasaklanması” sonucunu doğuracak şu ifadelere yer verildi:

“...Yine açıklandığı üzere dinsel hassasiyetlerin oldukça yoğun olduğu bir ülkede bu hassasiyetlere itibar etmeden sadece ifade özgürlüğü noktasından çıkış ile hareket etmek muhtemel kaos ortamı için bir kıvılcım yakmak demektir. Bu durumda ateşin ne zaman parlayacağını öngöremezsiniz.”


Saldırganlıktan da sanıklar sorumlu

Hakim, AİHM kararlarında düşüncenin ınırlandırılması için “şiddete çağrı veya teşvik” kriterini ise tersinden yorumlayarak Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’yı , kendilerine karşı yürütülen kampanyaya yol açtıkları için “şiddete teşvikle” suçlamaktan da geri durmadı. Kararda “Bu davada gazeteci sanıklar 7 Ocak’ta Fransa’da (IŞİD’in kanlı Charlie Hebdo baskını) böyle bir eylem yapılmış iken o eylemin sebebi ile aralarına mesafe koymamışlardır. Bilakis o eyleme sebebiyet veren şeyi yani tam olarak o sebebi üstelik Fransa’dan daha çok İslami hassasiyet olan ülkede yayınlamaktan geri durmamışlardır. Bu durumda sanıklara verilen ceza orantılıdır. Çünkü sanıkların eylemi ile şiddet, saldırı, karşı tarafa yönelik nefret söylemi tahrik edilen gruplar tarafından potansiyel bir tehlike haline getirilmiştir.

Yapılan şey, ifade özgürlüğü kapsamında sanıkların gerçekleştirdikleri eylemin konusunun toplumsal barışı bozmaya namzet halinin önlenmesidir” denildi.

Pişman değiller diye...

Hakim, en ağır suçlarda dahi sanıkların duruşmaya katılmaları ve duruşma nizamını bozmadıkları için uyguladıkları, bazen kravat taktıkları için bile yapılan takdiri indirimi Cumhuriyet yazarlarına uygulamama gerekçesini ise “nedamet” (pişmanlık) göstermemelerine bağladı. Oysa kanunda takdiri indirim için pişmanlık asla aranan bir kriter değil. Gerekçeli kararda Ceyda Karan’ın “kendi düşüncesine de saygı gösterilmesi gerektiğini” belirttiği hatırlatılarak “Ceyda Karan’ın hareket noktası herkesin bir diğerinin inancına ve ifade özgürlüğüne saygı duyması gerektiğidir. Ancak bunlar temelde sanıkların yaptıkları eylem nedeni ile nedamet içinde olduklarını gösteren şeyler değildir” denildi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler