Cumhuriyet davasında eksik adalet: 7 arkadaşımıza tahliye, 4 arkadaşımız yine tutsak

FETÖ sanığı savcı tarafından başlatılan soruşturmanın aslında Cumhuriyet’i susturma operasyonu olduğu daha ilk günden ortaya çıkmıştı. 5 gün süren “yargılama”da suçlamaların ne kadar asılsız olduğu, “delil”lerin saçmalığını bütün dünya anladı. Avukatlar bu hukuksuzluğun tarihe kara bir leke olarak geçeceğini anlattı. Tüm bunlara rağmen Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık’ın tutukluluğunun devamına karar verildi.

Yayınlanma: 28.07.2017 - 09:34
Abone Ol google-news

<video:791712>

FETÖ sanığı savcı Murat İnam’ın başlattığı soruşturma kapsamında 271 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyetçilerin, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktığı davada ara karar verildi. Cumhuriyet’i susturma amacıyla yapılan soruşturma sonunda açılan davada çizerimiz Musa Kart, yazarımız Hakan Kara, yöneticimiz Önder Çelik okur temsilcimiz Güray Öz, Kitap eki Yayın Yönetmenimiz Turhan Günay, avukatlarımız Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör tahliye edildi. Mahkeme heyeti, Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel ve muhabirimiz Ahmet Şık’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

Çizer Tarık Tolunay'ın kaleminden Akın Atalay

Davanın dünkü duruşmasında avukatların savunmalarının ardından mütalaasını açıklayan duruşma savcısı Hasan Bölükbaşı, Akın Atalay, Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Önder Çelik, Hakan Kara, Murat Sabuncu ile dosyaya sonradan eklenen jeansbiri adlı twitter kullanıcısı Ahmet Kemal Aydoğdu’nun tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Savcı Bölükbaşı, bu kararına “kuvvetli suç şüphesi, mevcut delil durumu, sanıkların açısından delillerin tam olarak toplanmamış olması, delilleri karartma şüphesi bulunması” iddiasını gerekçe gösterdi.

Savcı, buna karşılık Bülent Utku, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz ve Turhan Günay’ın tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmesini istedi. Ancak savcı Turhan Günay dışındakilere adli kontrol uygulanmasını da istedi.

Şık’a savunmasından  olayı suç duyurusu

Savcı, Ahmet Şık’ın tutukluluğunun devamına gerekçe olarak “twitter mesajları ile MİT TIR’ları haberlerinde Türkiye’yi terör örgütlerine yardım eden devlet algısı yaratmaya çalıştığını” öne sürerken, ayrıca Şık hakkında duruşmada yaptığı “savunma” nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

11 Eylül’de devam edilecek, bu yıl bitecek

Mütalaanın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Güray Öz, Musa Kart, Turhan Günay, Hakan Kara, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik ise tahliye edildi. Tahliye edilen arkadaşlarımız hakkında yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Davayı 11 Eylül tarihine erteledikerini açıklayan mahkeme başkanı, ekim, kasım ve aralık aylarına da duruşma koyarak davayı bu yıl içinde bitirmek istediklerini açıkladı.

Mahkeme heyeti ayrıca, İnan kıraç, Alev Coşkun, Mustafa Pamukoğlu, İbrahim Yıldız, Miyase İlknur, Aykut Küçükkaya, Nevzat Güngör’ün tanık olarak dinlenmesine hümetti.

Akın Atalay: Dimdik ayaktayız

Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay karar sonrası yaptığı ilk açıklamada, “Bizi merak etmeyin sapasağlam ayaktayız” dedi.

Muhabirimiz Ahmet Şık ise kararın açıklanmasının ardından “Burda bugün çıkan karar diyor ki, biz size diz çöktüreceğiz. Şunu bilsinler bütün zorbalar, tetikçileri ve bütün kurumları ve kişileriyle bu alçak ve haysiyet yoksunu organize kötülük örgütünün elemanları ve kurumları bilsinler... Kendi adıma diyorum ama buna diğer arkadaşlarım da dahil. Bugüne kadar sadece ben anne babamın elini öpmek için eğildim. Bundan sonra da böyle devam edecek” açıklamasını yaptı.

İşte Cumhuriyet davasında ara karar metni

 

Canlı Blog

Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay karar sonrası yaptığı ilk açıklamada, 'Bizi merak etmeyin sapasağlam ayaktayız' dedi.

Güray Öz, Musa Kart, Bülent Utku, Hakan Kara, Önder Çelik, Turhan Günay ve Mustafa Kemal Güngör'ün tahliyesine karar verildi ve diğer sanıkların tutukluluk halinin devam etmesine karar verildi.

19.35 - Mahkeme kararını açıklıyor: "Savunması alınmış olan sanıkların hepsinin vareste tutulma kararını kabul ettik. Avukatların cezaevinde sanıklarda görüşmeleri konusunda kısıtlılık kararı vardı. Onun kaldırılmasına karar verdik ve cezaevine yazılarımızı gönderiyoruz. Spesifik belli sanıkların kendi kişisel arşivlerini de içeren belgelerin teslimi konusunda talepleri vardı. Tüm sanıklara teşvir edecek şekilde dijital materyalların incelenmesi bittiyse onların derhal gönderilmesi ve suç teşkil etmeyen hususların sanıklara teslimi sağlanmasına karar verdik ancak Bülent Yener ve Hakan Kara yönünden ki onlardan da böyle bir talep gelmişti. Özellikle onların arşivlerine zarar gelmemesi için çaba harcayacağız. Can Dündar ve İlhan Tanır hakkındaki yakalama kararları devam ediyor.

Mahkeme heyet başkanının açıklaması şöyle: "Avukatların cezaevinde sanıklarla görüşmeleri konusunda kısıtlılık kararı vardı. Onun kaldırılmasına karar verdik ve cezaevine yazılarımızı gönderiyoruz. Spesifik belli sanıkların kendi kişisel arşivlerini de içeren belgelerin teslimi konusunda talepleri vardı. Tüm sanıklara teşvir edecek şekilde dijital materyalların incelenmesi bittiyse onların derhal gönderilmesi ve suç teşkil etmeyen hususların sanıklara teslimi sağlanmasına karar verdik, ancak Bülent Yener ve Hakan Kara yönünden ki onlardan da böyle bir talep gelmişti. Özellikle onların arşivlerine zarar gelmemesi için çaba harcayacağız. Bu davayı okurken de aslında bunu hem anladık, hem özümseyemedik, anladığımız husus şuydu; Davada bize aslında sanıklar tarafından özümsememize yardımcı olan husus Cumhuriyet Vakfı senedidir. Sonuç olarak yardım kavramının bu davada asıl suçlama olan yardım kavramının senet çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. İyi irdelenmesi gerekir. Bu anlamda, uzun uzun yazdık gerçi ama, senetle irtibat senet üzerindeki hakimiyet, üstlenilen özellikle görev önemlidir. CMYK 100/1 ve 2. maddeleri değerlendirdik. Bu çerçevede bizim değerlendirmemiz şu şekildedir; Bu celse itibariyle tahliyesine karar vereceğimiz sanıklar, Güray Öz, Musa Kart, Bülent Utku Hakan Karasinir, Önder Çelik Mustafa Kemal Güngör ve Turhan Günay'dır. Diğer sanıkların tutukluğuna karar verilmiştir."

Dava 11 Eylül'e ertelendi ve bilirkişi oluşturulmasına karar verildi. Dava Ekim Kasım Aralık'ta celse koyarak bu davayı bu yıl bitirmeyi planlıyoruz. Gayrimenkul değerlemesi için bilirkişi incelemesi yaptıracağız. Açık kaynak incelemesine gerek yok. Bu davada örgüte yardım kararını vakıf senedine göre değerlendiriyoruz.

İnan kıraç, Alev Coşkun, Mustafa Pamukoğlu, İbrahim Yıldız, Miyase İlknur, Aykut Küçükkaya, Nevzat Güngör tanık olarak dinlenecek.

19.34 - Mahkeme Başkanı: Bu tür 5 gün devam eden davalarda avukatlara özellikle teşekkür ederim. Salonun düzenini sağladılar. Bu aslında salonun da avukatların da sanıkların da istemediği bir yol arkadaşlığı.

19.22 Cumhuriyet duruşması kararın açıklanması için başlıyor.

18.00- Savcı mütalaasının ardından karar için duruşmaya 1,5 saat ara verildi.

Tutukluluğunun devamına karar verilmesin istenenler:

 Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Önder Çelik, Hakan Kara, Ahmet Şık hakkında ayrıca savunması nedeniyle hakkında suç duyurusunda bulunulması talep edildi. Jeansbiri adlı sosyal medya hesabının sahibi olduğu iddia edilen Kemal Aydoğdu için de savcı tutukluluğunun devamını istedi.

 Adli kontrol ile tahliyesi istenenler:

 Bülent Uktu, Güray Öz, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör

 Şartsız tahliyesi istenen:

Turhan Günay

 17.50- Savcı: Güray Öz, Turhan Günay, Musa Kart, Bülent Utku, M Kemal Güngör Güray'ın ise tahliesini karar verilmesini talep etti. Savcı, Ahmet Şık hakkında ise yaptığı savunma nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını istedi.

17.49-Savcı, Akın Atalay, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Önder Çelik, Hakan Kara, Kemal Aydoğdu, Ahmet Şık için tutuklamanın devamını talep etti. Savcı; tutukluluğun devamı talebini "kuvvetli suç şüphesi, delillerin toplanmaması, delilleri karartma şüphesi"ne dayandırdı.

17.48-Vakıf işlemleri için bilirkişi incelemesi yapılsını istedi.

17.46- Duruşmaya verilen aranın ardından savcının mütalaasını açıklaması için duruşma salonuna girildi. Mütalaanın ardından ise mahkemenin ara kararını açıklamak için 1.5 saat ara verileceği bildirildi. 

17.16-Avukatların savunmaları tamamlandı. Savcı mütalaa vermeden yarım saat süre istedi.

16.30 - Avukatlar son beyanlarını sunuyorlar. Sonrasında savcı mütalaa verecek.


16.25 - Av. Fehmi Demir:
Gazeteciler özgürlüklerinden yoksun kaldıktan 9 ay sonra nihayet kendilerini ifade etme ve yanıt verme olanağı bulmuşlardır. Bu sözde yargılamanın sonuna kadar tek bir söz söylenmese dahi, iddianamenin hukuki bir metin olduğunu söyleyecek tek kişi bulamayız. Bu iddianame hukuki metin değildir. Silivri davalarından biliyoruz. Once medya algı olusturur, kisiler itibarsizlastirilir, gece yarisi evler basilir ki kamuoyu icin inandirici olsun. Acaba Türk yargısı tüm bu olaylardan sonra, ki bu olaylara katılmış polisler, savcılar, yargılanıyorlar- ders çıkarmış mıdır? Cem Küçük daha dün gazetede, bu davanın yargıcı gibi beyanlarda bulunuyor. Bir kısım arkadaşımızı infaz ediyor. Böyle tanık olabilir mi? Dürüst yargılama olabilir mi?



16.20 - Av. İlkiz:
Verin hepsini bize. Ne zaman isterseniz gelirler yine. Sabuncu çok izin yaptı, Günay'ın daha fazla cezaevi anısı olmasın, Ahmet Şık da daha fazla cezaevini mesken tutmasın.Verin hepsini. İlkiz tahliye talep etti.

16.10 - Av. Fikret İlkiz: BM Çalışma Grubu, en uygun çözümün, bir an önce serbest bırakılmasını ve uluslararası hukuka uygun olarak tazminat ve diğer haklarının verilmesini talep etmektedir. Ve hükümetten sonuca bilişkin bilgi istiyor. Yani ne sonuç çıkarsa çıksın, hükümetin bunu Çalışma Grubu'na iletmesini istiyor. Hiçbir şey olmasa bile bugün ne karar çıkarsa çıksın hükümetin görevi bunu çalışma grubuna bildirmektedir.

16.00 - Av. Fikret İlkiz devam ediyor: Bu rapordaki soru şu: Hürriyetten yoksul kılma hangi durumlarda ihlaldir? Çalışma grubunun özellikle tutuklamayla ilgili 5 ayrı kategorisi var. Bunu değerlendirirken de "Cumhuriyet Vakfı'nın senedi AİHS'e dayanır. Vakıf Senedi, "Onları AİHS'e göre hareket etmeyi emreder." diyor. Karardan okuyorum: "Cumhuriyet 1924'ten bu yana tüm engellere rağmen kendisini basın özgürlüğünü savunmaya adamıştır. Gazete beyanını AİHS'ten almakta, insan hakları ve demokratik Türkiye için mücadele etmektedir. Bu nedenle haber yaparken gazete çalışanlarının çeşitli risklerde aldığını görüyoruz. Cumhuriyet için bağımsızlığın her şeyden önemli olduğu 1924'ten bu yana savunmuştur. Okurları ile ayakta kalır" 2 Şubat 2017'de Çalışma Grubu Hükümete ulaştığı zaman, Hükümet süre stedi. 11 Nisan 2017'de Hükümet görüşünü bildirdi. Hükümetin görüşü AYM'ye verdiği görüşün birebir aynısıdır. Bunun üzerine hükümete uyguladığınız tedbirler "orantılı mıdır, demokrasiye uygun mudur, yasallık ilkesine sahip midir" diye sordular. Hükümet, "Biz gözaltı süresini mecburen 30 gün yaptık. Gözaltı süresini 4-5 günle sınırladık" dedi. Avukatları ile görüşemiyorlar diye sorulduğunda ise “Hayır avukatları ile görüştüler” yanıtını verdi. Hatta bizde bu anlamda bir sınırlama yoktur, 15 Temmuz’un gerekçesi ile uyumludur önlemlerimiz dediler. Anayasa mahkemesi bir gün karar verirse hükümet görüşünü bu dosyaya sunacağız.

15.52 - Hakan Kara: Eylül 2016'da Cumhuriyet olarak basın alanında Alternatif Nobel Ödülü aldık, Kasım 2016'da tutuklandık. Cumhuriyet, araştırmacı gazetecilik konusu ve çevreye verdiği önem dolayısıyla aldı bu ödülü.  Türkiye aldı. Alternatif Nobel Ödülü; çevre, savaş, kadın hakları, fakirlik, açlık, hastalıklar konusunda çaba gösteren insanları ödüllendiriyor. Ödülü veren Doğru Yaşam Vakfı, insanların doğaya uygun yaşam sürmeyi teşvik eden, çok saygın bir grup. Türkiye'de ilk defa Cumhuriyet'e verildi. Ödül verildikten bir ay sonra tutuklandık. Alternatif Nobel Ödülü bize gerçekten yakıştı. Böyle ödüller çok verilmiyor. Aldık müzemize koyduk. İşte Birleşmiş Milletlere başvuruyu bize bu ödülü veren Grup yaptı.

15.50 - Avukat Fikret İlkiz: Hakan Kara'ya söz verilsin. Alternatif nobel hakkında bir açıklama yapacak.

15.45 - Avukat Fikret İlkiz: 
Size BM raporu çevirisi sunuyorum. O raporda sözü geçenler bu salonda tutuklu olan arkadaşlarımız. 81 ülkenin tanıdığı bu konseyi tanıyoruz ve ne isterse yerine getirmeliyiz.Toplantıda 181 ülke bakana bu davayı sorabilir. Raporda bu tutuklama keyfidir denilirse o zaman bu başvuru doğrudan doğruya BM yüksek komiserliğine gider. Bu "şikayet" mekanizmasına, hakkı ihlal edilenler, insan hakları grupları ya da ihlal hakkında bilgisi bulunan kişi ve gruplar da başvurabilir. "Bu tutuklama keyfidir" denirse bu başvuru doğrudan BM İnsan Hakları Konseyi'ne yapılır. Konsey başvuruyu kabul ederse çalışma grubu oluşur. Bu çalışma sonucunda hangi ülke hükümeti olursa olsun yanıt vermek zorundadır. 

15.30 - Avukat Alp Selek:
60 yıla yakın avukatlık yaptım. Olağanüstü tüm durumlarda vekillik görevimi yerine getirdim ama ilk kez böyle iddianame gördüm. Böyle yoktan suç yaratan iddianame hayatımda görmedim. Böyle sualler sorulmasını hala anlamıyorum. Bu tür sualler bu davanın bir amacının olduğunu gösterir. 'ByLock'la telefon görüşmesi yapma var. Ben buna hiç önem vermiyorum. Size her telefon geldiğinde "Bana şöyle telefon geldi, ByLock'cu olup olmadığını bilmiyorum" diye savcılığa bildirmeniz gerekir. ByLock suçlamaları ile 5-10 milyon insan sanık konumuna getirilebilir. Vakıf iddiaları için İstanbul ağır asliye ticaret mahkemesi kurulsun orada açılsın bu davalar. Müvekkillerimin hepsinin beraat etmesini istiyorum.

15.23 -
Öğle arasından sonra duruşmaya tekrar başlandı. Mahkeme Başkanı, saat 21.00'a kadar ara karar verebilmek için savunmaların kısa tutulmasını istedi.



14.25 - 
Avukat Bahri Belen'in savunmasının ardından duruşmaya 1 saat ara verildi.

14.22 -  
Avukat Bahri Belen sözlerini şöyle tamamladı: Hakimlere savcılara kızamıyorum çünkü tahliye veren hakimler, tahliye isteyen savcılar ihraç ediliyorlar ve haklarında davalar açılıyor. Sizin de işiniz zor. Hakimlik ve savcılık tarihine bir not düşülmesi, ülkemizde hukuk güvenliği ve adalet için umut olacak bir karar talep ediyorum.






















Çizer Tarık Tolunay

13.45 - Avukat Bahri Belen:
17/25 Aralık'a kadar hizmet hareketi olan cemaat 15 Temmuz'da darbeci oldu. Bizim bildiğimiz iktidarın parçası olduğudur. Din şurası yapıldı, "Milletimiz bizi affetsin" dediler, suç duyurusu yapılabilir mi? Olamaz hatta FETÖ biz hükümetin ortağıyız ama yeni devlet sistemi kuracağız bu da islam devleti olacak. Bunu da cezalandıramazdınız. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, ordu, istihbarat, polis ve MİT'in bilmediği örgüt yapısını ben mi bileceğim de bilerek isteyerek yardım edecegim?  Can Dündar bunlardan korktuğu için değil devlet onun canını koruyamayacağını söylediği için yurtdışına gitti.  Devlet yasak koymadı Can Dündar 'ın gitmesine. Ayrıca Can Dündar 'ın bu iddianamede yargılandığı suçtan derdest olan başka bir davası da var. Bu mükerrer.

13.30 - Mahkeme Başkanı, Güray Öz vekili Av. Adil Demirci'ye "Müvekkilinizin bir rahatsızlığı var mı?" diye sordu. Demirci soruya "Bu gerekçeye dayanamayacağız" diye yanıt verdi.


Çizer Yıldıray Çınar'ın kaleminden Can Atalay

13.15 - Avukat Can Atalay
: Dünkü söylenenler, kızgınlıklarımız tek başına tutukluluk gerekçesi değildir. Siz olay örgüsü ile bağlısınız özgürlüğünü talep ediyorum. Atalay, Ahmet Şık'ın özgürlüğünü talep ederek savmasını bitirdi. 

12.54-Avukat Can Atalay: Ahmet Şık gözaltına alındığı gün Sabah'ta Nazif Karaman'ın haberinde 'Ahmet Şık'a şu soru sorulacak' diye yazıyor ve savcı o soruyu soruyor. Ahmet Şık da "Siz mi soruyorsunuz, Nazif Karaman mı soruyor?" diye soruyor bunun üzerine. 2015 yılı haberleri için neden iki sene bekleniyor? Başsavcılık görevini ihmal mı etmiş yoksa açık ve yakın bir tehlike yok mu? 

12.53-Avukat Can Atalay: Savcı bize sorgu bittikten sonra söyle bir haber var cevap vermek ister misiniz dedi Ahmet Şık:Siz mi soruyorsunuz Nazif Karaman mı?















Çizer Tarık Tolunay'ın kaleminden Kadri Gürsel

12.50-Avukat Can Atalay:
Tipik bir Ahmet Şık sorgusu oldu ve tutukluluğa sevkten farklı bir gerekçe gösterildi .

12.47-Avukat Can Atalay: İfade Terörle Mücücadele Şubesi'nde Savcı tarafından alındı.Yasak sorgu yöntemidir.Tutanakta imzası olmayan sivil biri ifadeyi takip etti. Twitler meselesi en acı ve eğlenceli olanı.Aynı konuda Anadolu Adliyesi'nde 7 Kasım'da ifade verdik çıktık. Şikayetçi Antep'ten gazeteci.

12.45 - Savcı bu soruya: Kağıt işleri uzun sürüyor, cevabı verdi.   


Çizer Yıldıray Çınar'ın kaleminden Tora Pekin

12.44- Avukat Can Atalay:
Savcı önce 301 den başlamaya heves etti...Avukat Tora Pekin ise bu sırada, "Önce 301 den başlayamazsınız izin aldınız mı" sorusunu yöneltti.  

12.40 - Avukat Can Atalay: Ahmet Şık, tutuklanana kadar el konulan bir eşya yok. Neden bunları anlatıyorum. Ahmet Şık'ın bu davaya dahil edilmesinin nedeni bir tweet.

12.36 - Ahmet Şık müdafi Avukat Can Atalay: Dosyaya ilk bakışta herhangi bir yargıcın Ahmet Şık ile ilgili tahliye kararı vermesi gerekirdi... 

12.34-Verilen aranın ardınndan avukat Tora Pekin söz aldı. Pekin: Musa Kart'ın çizdiği karikatürlerin karşıtı şeylerle nasıl suçlanabildiğini biz kelimelerle anlatmaya çalışıyoruz.

12.25 - Duruşmaya ara verildi.



12.15 - Avukat Uğur Yetimoğlu:
Okur kitlesi ve dünya görüşünü değiştirmekten bahsediliyor ama bununla ne kast edildiği belli değil. Savcıların, Cumhuriyet'in kurucu değerlerini koruma gayreti göstermeleri gözlerimizi yaşartıyor.






Çizer Tarık Tolunay'ın kaleminden Bülent Utku

11.57 -
Hikmet Çetinkaya'nın avukatlarından Av. Burak Oder: 'Bylock'lu telefondan aranmış olmanın delil olduğunu anlatmayacağım, nasıl bir algı yaratılmak istendiğini anlatacağım. Delil diye karşımıza konulanlar, kendi vukuu dışında bir vakıayı anlatma kabiliyetine sahip değiller. Müvekkilime sms atılmış. Eğer sms ile örgüt yaratılacaksa bayramlarda bir sürü sms atılıyor. Hikmet Çetinkaya iddianameye göre 'Bylock'cu bir polis memuru ile görüşmüş. Numarayı aradık karakol çıktı. Çetinkaya, davada yardım ettiği iddia edilen örgütlerden aldığı tehditler nedeniyle koruma altındadır, o nedenle polisi aramıştır. Hikmet Çetinkaya'yı arayan numaralardan biri 0850 li numara. Bu bile iddianameye girmiş.


Çizer Yıldıray Çınar'ın gözünden Avukat Kaan Karcıoğlu

11.55 - Hikmet Çetinkaya'nın avukatlarından Kaan Karcıoğlu: Savcılık ciddi bir soruşturma yapmış olsaydı takipsizlik kararı verilecek ve adliye iş yükünden de kurtulmuş olacaktı. Müvekkilimiz 15 Temmuz'dan önce yazdığı yazılarda tehlike konusunda uyarıcı olmuştur. 

11.50 - 
Bülent Utku vekili Av. Ayhan Erdoğan: Tahliye talebi konusunda dün söylediklerimiz yeterlidir. Başkaca bir şey demiyoruz.

11.45 - 
Kadri Gürsel'in avukatlarından Vecihi Tokuç: Kadri Gürsel'in sınıf arkadaşıyım. Vereceğiniz karar kamu vicdanını rahatlatsın. Yargılanan gazeteci yok sözü kamu vicdanını rahatsız ediyor. Bu salonda gazeteciler, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılanıyor.



Çizer Murat Başol'un kaleminden Musa Kart

11.15 - Avukat Köksal Bayraktar:
Basın hürdür, sansür edilemez. Basın da düşünce özgürlüğüne sahiptir. Anayasa'da var. Yeni basın kanunu sansür edilemez'i kaldırdı. Ama ben bugün mahkemenin de basın hürdür dediğini biliyorum. İnsanın düşüncesi sınırlanamaz. Düşünce özgürlüğü var ise basın özgürlüğü vardır, ikisi birbirinden ayrılamaz. Ben bugün bu davada basının hür olması gerektiğinin iddia makamınca da ortaya konmasını diliyorum. Basın Kanunu'nda yayın danışmanı yok dediniz. Yeni Basın Karunu 11. madde eser sahibi sorumludur diyor. Ama iktidar mutlaka birilerini cezalandırmak istediği için sorumlu müdür yanına yayın müdürü vb. de eklemiş. Kadri Gürsel'in gazetedeki statüsü Basın Kanunu çerçevesinde belirlenmiştir ve serbest bir statüdür, sorumluluğu yoktur. 'Nerede bizim silahlarımız, top, tüfeğimiz?' İddianamedeki suçlamalar bunu düşündürüyor. Basın bayramı 114 yıldan bu yana kutlanıyor. Bu dava, bu bayramın kutlanması için sebep olsun. Basın bu suçları işlemeye elverişli değldir. Çetin Özek "İşlenmek istenen suça elverşli cebir şiddet gerekir" der. Ellerinde silah yok. Müvekkilim IPI üyesidir. IPI'ya 120 ülke üyedir. 1500 gazeteci temsil ediliyor ve bu insanları temsil eden kişilerin arasına Kadri Gürsel seçildi. Av. Köksal Bayraktar sözlerini tahliye talebi ile bitirdi.

11.10 - Av. İlkan Koyuncu: 
Biz buraya Norveç'ten gelmedik. Bugün buradan adalet fışkırsın demiyoruz, bunun olmayacağını biliyoruz ama hiç değilse bir kırıntı bekliyoruz. Ancak hukuksuzluktan da ölüyoruz. 9 aydır tutukluyuz. Cemaat örgüttür diyen Kadri Gürsel sanık, Fethullah Gülen'in kitaplarını okudum diyen tanık. 9 aydır tutuklu olan biziz.

11. 05 - Av. İlkan Koyuncu: Kadri Gürsel 2016 Mayıs'inda Cumhuriyet'te yazı yazmaya başladı. Sadece 12 Temmuz'da bir yazı yazdı. Ne 'FETÖ', ne darbe geçiyordu. Müvekilimi arayanlardan biri Nazlı Ilıcak. Programına müvekkilimi konuk almış. Ilıcak'ın telefonu Turkuaz medyaya ve Sedat Albayrak adına kayıtlı. Onların ifadesi neden alınmamış?

Kadri Gürsel'e dair bylock suçlamalarına dair: Muvekkilim sadece aranmış, sms atılmış.

11.00 - Kadri Gürsel vekili Av. İlkan Koyuncu: İddianamede somut suçlama yok. Önce kendimizi suçlayıp sonra savunacağız. Müvekkil vakıfta hiçbir zaman görev almamıştır.Yenigün haber ajansında bir görevi yoktur. Basın kanunu kapsamında suç duyurusu da yok.

10.55 - Kadri Gürsel'in avukatı İlkan Koyuncu konuşuyor: İddianamede 2013 sonrasında bir takım usülsüzlükler olduğu iddia ediliyor. Müvekkilim 2013 öncesinde Milliyet gazetesinde çalışıyordu. Vakıf yönetiminde de hiç yer almamıştır. 

Çizer Yıldıray Çınar'ın gözünden Av. İlkan Koyuncu Cumhuriyet davasında savunma yaparken

10.50 - Av. Ali Rıza Dizdar, "Bu dosyada kişilerin özgürlüğünün kısıtlanmasını gerektiren herhangi bir delil toplanmamıştır. Derhal beraat verilmeli" dedi. Mahkeme başkanı, derhal beraat koşullarının oluşmadığını, yargılamanın devamını gerektiren olgular olduğunu söyleyerek talebi reddetti.

10.45 - Cumhuriyet davasının 5'inci duruşması başladı. İsim yoklaması yapıldı.

10.30 - Arkadaşlarımız salona alınmaya başladı.

Cumhuriyet davasında yapılan savunmalar, pideci, parkeci, dönerci, turizimciyle yapılan görüşmelerin terör iddiasına dayanak yapılarak Cumhuriyetin susturulmaya çalışıldığı, savunmalarla net bir şekilde ortaya konuldu.

"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan ve tutuksuz yargılanan yönetici, yazar, muhabir ve avukatlar hakkındaki dava gözaltılardan 9 ay sonra başladı. Yargılamayı yapan mahkeme bugün 5. gün oturumunu saat 10.30'da açtı.

Yapılan savunma ve taleplerle ilgili olarak duruşma savcısının görüşünü açıklamasının ardından heyet müzakereye çekilecek. Tutuklu sanıkların durumları ile diğer talepleri değerlendirecek mahkeme Türkiye demokrasisinin kaderini belirleyecek.

ÇAĞLAYAN ADLİYESİ ÖNÜNDE CUMHURİYET OKUNDU

<video:791267>

Duruşmanın devam ettiği sırada Çağlayan Adliyesi önünde topluca Cumhuriyet gazetesi okuma eylemi yapıldı. CHP milletvekilleri, gazeteciler, Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan, sanatçı Melike Demirağ ve Cumhuriyet okurlarının da aralarında olduğu grup, Cumhuriyet gazetesinin bugünkü sayısını sesli olarak okudular.

G-9 Gazeteci Örgütleri Platformu da Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Cumhuriyet gazetesi yönetici, çalışanları ve yazarlarının yargılandığı dava, gazetecilerin neden hapiste olduğunun en açık göstergesi olmuştur. 21. yy. Türkiye'sine yakışmayan bu davada meslektaşlarımız yaptıkları "savunmalarla" gazetecilik, hukuk ve demokrasi adına ders vermişlerdir ve tarihe not düşmüşlerdir. G9 Gazetecilik örgütleri olarak yargılanan meslektaşlarımızın serbest bırakılmasını ve Türkiye'nin bu utançtan bir an önce kurtarılmasını istiyoruz.

Cumhuriyet davasının 4'üncü gününde yaşananlar: Özgürlük Hemen Şimdi                 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler