Recep Zaytung Erdoğan

02 Aralık 2014 Salı

Geçen hafta Almanya’nın aklı başında gazetelerinden Die Zeit, “Erdoğan’ın Kehanetleri” başlıklı bir kampanya başlattı.
Okurlarını, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın
Amerika’nın keşfi meselesine dair saçmalamalarının ardından, daha hangi konularda aklın sınırlarını zorlayabileceğini tahmin etmeye çağırdı.
Okurlar tahmin üzerine tahmin yaptılar.
Hepsi de doğal olarak çok komikti.
Aynı şakaları biz de yapıyoruz.
Mesela daha dün bir yemek masasında bu mevzuyu konuşurken “Recep Zaytung Erdoğan” diye diye katılarak güldük.
Sonra masada bir sessizlik oldu.
O sessizlikle birlikte kara mizahın ağırlığı üzerimize çöktü.
Bu tehlikeli oyunun aktörü, ülkeyi dini referanslarla yönetmeyi aklına koymuş bağnaz bir politikanın lideriydi; mahalleden yarım akıllı bir arkadaşımız değil.
Gülerken aslında ürktüğümüzü hissettik.
Akılcılıkla, laiklikle, demokrasiyle ilgili kaygıları olan herkesin, bu ülke için hep birlikte endişelenmesi gerekirken, ona hep birlikte gülüyor olmamız, Cumhurbaşkanı’nın hali kadar ürkütücüydü.
Kara mizah, gülünç unsurlarıyla değil, acıya, vicdana, algı zaaflarına işaret eden “kara” yanıyla kayda değerdir.
Türk Dil Kurumu kara mizahı “Sadece güldürmeyi değil, düşünmeyi ve yergiyi de amaçlayan mizah” olarak tanımlıyor.
Fransızca sözlük Larouse ise aynı kavramı “Dünyanın tuhaflığını acıyla, acımasızlıkla ve kimi zaman da umutsuzlukla dile getiren mizah” olarak açıklıyor.
Kara mizahı, hicivden ve yergiden ayıran ince bir çizgi var: Umutsuzluk.
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı maalesef dünya çapında bir kara mizah örneği.
Böyle bir ülkenin vatandaşı olmak, eğlenceli değil, aksine son derece tekinsiz.
Uyduruk bir külhanbeyliği numarasını zamanında, sadece holigan psikolojisindeki seçmenine değil, neredeyse ülke aydınlarına bile başarılı bir devlet politikası olarak yutturabildiğini gören iktidar, o gün bugündür küstah cüretini cilalatma fırsatını hiç kaçırmıyor.
Brecht, “Mizahın olmadığı yerde yaşamak zor, ama her şeyin mizah olduğu bir yerde de yaşamak olanaksız” der.
Cumhurbaşkanı kara mizah aktörü olan bir ülkede yaşamaksa tehlikeli.
Geçen yıl henüz başbakanken, Gezi olayları sırasında söylediği sözler yüzünden onun delirdiğini düşünenler vardı.
O zaman da “Delirdiği falan yok, bizi delirtmeye çalışıyor” demiştim.
Hâlâ öyle düşünüyorum.
Kara mizah örneklerinin en klasiğidir.
Beckett’in “Godot’yu Beklerken” adlı oyununda, karakterlerden biri kendini asmak için kemerini çıkarır.
O an pantolonu düşer.
Seyirci tam üzülecekken boş bulunup güler.
Artık bu gerçeği görsek iyi olacak.
Cumhurbaşkanımız ayak bileklerimize düşmüş bir pantolon.
Bizse kendini asmak üzere olan bir ülkeyiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları