‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’

28 Temmuz 2021 Çarşamba

Dünya asla daha iyi bir yer olamıyor.

Faşizmin ılık nefesi o yüzden hep ensenizde.

Şu korkunç düzene adam akıllı bir şekilde başkaldırmadığınız...

Yaşadığınız her türlü sorunu sanki sadece bugüne ait bir sorunmuş, dün hiç yokmuş yarın da hiç olmayacakmış gibi enine boyuna kurcalamadığınız, sorgulamadığınız için...

Kendi insanlığınızda o kadim kötülüğü yeniden ve yeniden ve yeniden yaratıyorsunuz.

Ve bunun gerçek suçlusunu da asla aramıyorsunuz. 

Ülkesinden yasadışı bir şekilde kaçmış bir insanın başına gelenleri, ancak yıllar sonra bir filmde seyrettiğinizde ya da bir romanda okuduğunuzda anlayabilecek olmanız...

Bugün yanlarından geçip gittiğiniz, aynı mahallede yaşadığınız, haklarındaki korkunç haberleri televizyonlardan, gazetelerden ve sosyal medyadan izlediğiniz o mültecilerle empati kurmanızı güçleştiren gerçekliklerle baş etmeye çalışırken faşizmin kucağına düşmeniz... 

“Al o zaman bir mülteciyi, evinde besle” cümlesinin içinde barındırdığı yığınla duyguyu analiz edebilecek hassasiyetleri yitirmeniz... 

Faşizme güç veriyor. 

Ve sizi faşizm karşısında her gün biraz daha güçten düşürüyor. 

En solcu, en demokrat, en halkçı, en eşitlikçi halinizle bile faşist olup olmamak arasında gidip gelen aklınızla yüzleşmeyi göze alırsanız hemen göreceksiniz;

Hukuk çerçevesine alınmış savaşlar, silah üretip satanların ve başta müteahhitler olmak üzere sadece birtakım girişimcilerin ceplerini doldurmaya yarar. 

Yaşadıkları toprakları gerçekten kendilerine ait sanan sade vatandaşlar hep yanılırlar.

Savaşsalar da kaçsalar da eninde sonunda topraklarını “para”ya kaptırırlar.

İMKÂNSIZ VE MÜMKÜN 

Başarılı bir Kurtuluş Savaşı vermiş bir ülkede doğup büyüdünüz.

Ama ülkenin aslen hiçbir şeyden kurtulmadığını özellikle şu son yirmi yılda siz de gördünüz.

O yüzden alıştığınız gibi düşünmekten vazgeçin... Size imkânsız denilen şeylere ve mümkün sandıklarınıza bir daha, biraz da uzaktan bakın.

Göreceksiniz;

Kontrollü kullanmak zorunda olduğunuzu düşündüğünüz vicdanınız...

Başkalarıyla empati kurarken otomatik olarak yaptığınız tasarruflarınız...

Ve dünle bugün, bugünle yarın arasında kurmak zorunda olmadığınızı sandığınız o bağlar...

Bir gün gelip sizin de ayaklarınıza dolanacaklar.

‘KAÇAMAZSIN’ DEMENİN BEDELİ

Şu dünyada insanların akın akın terk edip kaçtığı ülkeler var.

Şu dünyada insanların akın akın terk edip kaçtığı ülkelerin topraklarına askeri üsler kuran, o topraklardaki çatışmalardan medet uman...

O topraklara göz diken devletler var.

Bu dünyada o insanların kaçtıkları ülkelere silah üretip satanlar var.

Bu dünyada o insanların kaçtıkları ülkelerdeki siyaseti kendi çıkarlarına göre yönetenler var.

Bir de...

Bu dünyada doğduğu yerin kaderi olmasına isyan eden insanlar var.

Kimi savaştan kaçıyor kimi yoksulluktan.

Ama hepsi kaçıyor.

Kendisine dayatılan kâbustan kurtulmak isteyen ve daha iyi bir hayat arayan bir insana “kaçamazsın” demenin bedeli...

Kendi refahını, onu sisteme kurban verme pahasına korumaktır.

Bu bedeli ödemeyi göze alan insanların dünyasına doğdunuz.

Çocuklarınızı da aynı dünyaya doğuracaksınız.

Ve böyle giderse nesiller boyu ne Doğu’da ne Batı’da daha iyi bir dünya hayali asla kuramayacaksınız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları