Yüce Divan ve Aşağılık Taht

06 Ocak 2015 Salı

Çetesinin elemanlarını aynasızlardan kollayan bir eşkıya düşünün... Hiç gocunmadan her ne pahasına olursa olsun gücünü ispatlamak, hukuksuzluğa kurduğu tahtı korumak derdinde...
İşte ülke, duyguları ve istekleri bu eşkıyanınkine benzer tehlikeli bir hükümet iradesinin cüretine emanet.
Hukukun en önemli kalelerinden biri olan o divan ne kadar yüceyse, karşısına dikilen o taht da o kadar aşağılık.
Tahttaki, elinden gelse, divanı dağıtacak, koltukları kafalarda kıracak.
Adaleti de, Allah’ın hükmüyle kendi hükmü arasında kurduğu sanal köprüden aşağıya atacak.
Böylece ülkede fiil sabit, fail meçhul kalmaya devam edecek.
Önce hepimiz dehşet içinde tape’leri dinledik.
Bizim tüylerimiz diken diken oldu; onların kılı kıpırdamadı.
Pişkinlik iktidarının tahtı yerinden bir milim bile oynamadı.
AKP’li bir milletvekili neredeyse bundan bir yıl önce yolsuzluk soruşturmalarına karşı açık açık “Allah insanlara günah işleme özgürlüğü vermiştir; bize de kul hatalarını örtmek düşer” diye diklenebilecek kadar şuursuz davranabildi.
Ve neticede kıyamet kopmadı.
Dünya dönmeye, ülke aynı iktidar tarafından yönetilmeye devam etti.
Yolsuzluk iddialarının, sanki üzerine bahis oynanabilecek hafif şeylermiş gibi ortalarda, dillerde hatta ayakların altında dolanıyor olması kanıksandı.
Algı operasyonunun hedefinde güven sarsmak var.
Artık hukukun üstünlüğünü değil, varlığını hatta gerekliliğini tartışıyorlar.
Çanlar fena çalıyor.
Laikliği kelime içinde küfür olarak kullanma alışkanlığı haddini o kadar aştı ki hadsizler Anayasa Mahkemesi’ni bile artık bir suç yuvası olarak tanımlıyorlar.
İktidar kendi seçmeninin algısını “Yolsuzluk yapan kardeşimiz de olsa kolunu keseriz” diyerek dini referanslarla yönetebileceğinden emin.
Muhalefetin algısını da, onu hukuktan medet umamaz hale getirerek törpülüyor.
Sonuçlanamayan hatta kapanan davalar, serbest bırakılan suçlular, yakalanmayan zanlılar...
Hakaret bahanesiyle gözaltına alınan çocuklar, gazeteciler; ardı ardına açılan davalar...
Aydınlar, sanatçılar, gazeteciler, öğretim üyeleri, öğrenciler hatta politikacılar...
Herkes tehlikeli bir otosansür eğitiminden geçiriliyor.
Biz geçen yıl öldürülen küçük bir çocuğun yasını tutar ve cinayetin hesabını sormak için çığlıklar atarken; onlar keyifle yeni bir Türkiye inşa etmenin telaşındalar.
Yıllarca özgürlük adına esaretin propagandasını yaparak demokrasi kavramının içini boşalttılar.
Şimdi de adalet adına hukuku hiçe sayarak kendi düzenlerini kurma hevesindeler.
Kol keserek ya da günahları Allah’a havale ederek içinden çıkmaya, ardından da yıkmaya çalıştıkları hukuk düzeni, demokrasinin tek güvencesi.
Yüce Divan aşağılık tahtta karşı gücünü gösteremezse, adalet algımız büyük bir darbe daha alacak.
Evet, ölü çocuklar maalesef büyüyemezler; ama onları öldürenin niyetini doğru deşifre edemezsek biz küçülürüz.
İyice küçülürüz...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları