Devlet Dersi Cinayetleri

07 Nisan 2015 Salı

Hepimiz bir kez daha görgü tanığıyız.
Devlet, cinayetlerini işlemeyi fütursuzca sürdürüyor.
Ece Ayhan’ın şiirinde başlayan ve o gün bugündür mütemadiyen devam eden devlet dersi cinayetlerinden biri daha gözümüzün önünde gerçekleşti.
Haddini bilmez bir vali, vahşi mevcudiyetiyle adım attığı küçücük bir sınıfta kocaman bir cinayet işledi.
Ağzından dökülen çirkin kelimelerle bir güzel öğretmeni tam kalbinden vurdu.
Hem de kazayla değil, taammüden.
Devletin bu cinayeti ne ilkti ne de son olacak.
Düşman kalbimizin yerini çoktan öğrenmiş.
Hep aynı yere atış yapacak.
Artık doğrudan ateş etmelerine bile gerek yok.
Gördüler, biz, onurumuzdan kendimiz de ölebiliyoruz.
Ama onların layık gördükleri değil, hak ettiğimiz yere gömülüyoruz.
Keman çalan ve derbeder görünen ve çocuklara okumaları için muhteşem kitaplar öneren bir matematik öğretmeninin kısa ama asil varlığından ve bu varlığın hüzünlü kaybından öğreneceğimiz çok önemli bir şey var.
Vali, belki önsezileriyle belki de zaten vâkıf olduğu önbilgilerle görür görmez düşman olduğu o öğretmene boşuna hakaret etmedi.
Sınıfa girdiği anda, varlığını borçlu olduğu iktidar modelini tehdit eden büyük tehlikeyi gördü.
Öyle bir öğretmen, onun çuvalına doldurup kaçırmayı hayal ettiği itaatkâr öğrencileri asla yetiştiremezdi.
Sırf bu yüzden, devlet dersinde öldürülen o öğretmen bir ders daha yaşayamadı ama biz bir ders daha aldık.
Öncelikle dış görünüşün bazı durumlarda ne kadar önemli olduğunu gördük.
Baş örtülü veya badem bıyıklı, itaatkâr, muhafazakâr bir öğretmenin iktidara vereceği huzurla, saçı sakalı birbirine karışmış, akıllı, vicdanlı ve özgür ruhlu bir öğretmenin iktidara verdiği huzursuzluk üzerine daha defalarca düşünmemiz gerektiğini hatırladık.
Ellerindeki hileli pusulalarla önümüze düşenlerin, algılarımızla oynayarak, doğru bildiklerimizi kavram karmaşasına buladıklarını ve bizi nereden nereye getirdiklerini hatırladık.
Öğretmenin ve öğrenmenin aslında ne anlama geldiğini hatırladık.
Ancak hatırladığımız ya da bildiğimiz şeyleri zihnimizde muhafaza edemediğimiz aşikâr.
Olanları olacaklarla ilişkilendiremediğimiz rezil bir çağla zehirlenmekteyiz.
O öğretmenin kalbini durduran şey, bizim kalbimizi yine şöyle bir tekletip geçecek.
Devlet yeni bir cinayet işleyene kadar aynı dersleri aynı hesaplarla aynı sınıflarda vermeye devam edecek.
Korkularımız ve kayıtsızlığımız sağduyumuzun en büyük düşmanı.
Üst üste defalarca vicdandan tahtaya kalkan koca bir ülke her seferinde sınıfta kalıyor.
Çünkü herkes bildiğini çabuk unutuyor, hatırladıklarını yanlış hatırlıyor, en fenası da duymak istediklerine hemen kanıyor.
O güzel öğretmenin öğrencileri için çıkardığı o uzun kitap listesine tekrar tekrar bakın.
İktidarların yazarlardan neden korktuğunu ve mümkünse kitapları, mümkün değilse onu yazanların ve okuyanların beyinlerini yakıp yıkmayı her dönem neden vazife bildiklerini hatırlayacaksınız.
Devlet için tehlikeli olan ne varsa, insan için faydalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları