Evet, zeytinliklerimiz var bizim!

02 Haziran 2017 Cuma

Duyguları gelişmemiş, görgüsü kısır, hayalleri kısıtlı, niyeti bozuk...
Aklı ranttan başka bir şeye yatmayan ve doğa nedir, hayat nedir, gelecek nerededir, o zeytinlikler gerçekte kimindir, bunların hiçbirine kafası basmayan şu lanet politikacılara ve onların çıkarcı alkışçılarına...
Kim anlatabilir?
Sadece kendimize ait olan “mal”lardan oluşan bir dünyada yaşamadığımızı.
Gökyüzünün de yeryüzünün de bizim olduğunu.
Doğayı katletmeyi marifet sanan ve her şeye maddi çıkar gözüyle bakan;
Babasından nefret eden bir mirasyedi gibi ondan kalan her şeyi sanki kendisinin de değilmişçesine talana soyunan gözü dönmüş iktidara;
Kim anlatabilir?
Hayatta, kör inançlar ve köksüz korkulardan başka inançlar ve korkular da bulunduğunu.
Kendini doğaya ait hissetmenin ve doğayı kutsal saymanın, ona zarar vermeden var olmanın yollarını aramanın bir çeşit ibadet olduğunu.
Bazı insanların aksini yapmaktan, günahtan korkar gibi korktuğunu.
Birilerinin kutsal kitaplarda tarif edilen cenneti bu dünyada yaratmaya kalbini koyduğunu.
Kim anlatabilir bu politikacılara;
Dokundukları her şeyi kurutarak ve dini imanı para sanarak hem toprağı hem de insanı kirlettikleri nasıl anlatılabilir?
Tarkan’ın “Zeytinliklere kıymayın” diyerek attığı bir tweet’e;
Zeytinlikleri mi varmış, ne yapacakmış zeytinlikleri” diye cevap veren bir Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı’na sahip bir ülkenin yarınından ne beklenir?

***

Dağlar bizim Bakan Bey.
Dereler bizim.
Hepimizin zeytinlikleri var.
Buğday tarlaları var.
Ağaçlarımız var bizim.
Parklarımız, denizlerimiz ve göllerimiz ve kırlarımız ve kıyılarımız.
Makiliklerimiz, meyve bahçelerimiz, kıymetli antik şehirlerimiz, dokunulmaz SİT’lerimiz...
Yüksekler de bizim alçaklar da;
Dipler de bizim doruklar da.
Bu dünya bizim ve bu isyan da bizim.
Şaibeli darbe bahaneleriyle kanun hükmünde kararnameler çıkartarak her yandan ayrı ayrı rezil ettiğiniz bu ülke, siz ne derseniz deyin topyekûn bizim.
Kafanıza göre kurduğunuz, o mahkemelerde el koyduğunuz özgürlükler;
Tehdit ettiğiniz gelecek;
Yok etmeye çalıştığınız geçmiş;
Hayaller, idealler ve istekler bizim.
Şu dizeler ve o dizelerin şairi de bizim:
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak
yanı ağır bastığından.
*”

***

Bu topraklar zeytini kesenleri er geç başından atar Bakan Bey ve onu dikenleri yeniden kucaklar.
Bunu da sadece ve sadece yaşamak yanı ağır bastığından yapar.
* Nâzım Hikmet



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları