Vietnam... Ödül töreni ve dünyadaki algısı

Vietnam 3. Uluslararası Şiir Festivali 16-21 Şubat tarihinde gerçekleşti. Açılış Hanoi Kültür Üniversitesi’nde yapıldı. Halk dansları, müzikli halk tiyatrosu gösterileri bu festivali baştan sona bir sanat-kültür şölenine dönüştürmüştü.

Yayınlanma: 24.02.2019 - 23:02
Abone Ol google-news

Hanoi gölleriyle de ünlü bir şehir.

Bunlardan birindeki müzikli bir gece gösterisi tam bir ışık ve renk şöleniydi.
18 Şubat sabahı Cumhurbaşkanı yardımcısı şairleri kabul etti.
Aynı gün 1.5 saatlik yolculukla Vietnam’ın ve bütün bu coğrafyanın en müstesna doğa ve kültür zenginliklerinden Ha Long Koyu’na gidildi.
Öğle yemeği eşliğindeki tekne gezisi sonrasında koyu çevreleyen dağlardaki ünlü mağaralardan biri gezildi.

Kimi bölmeleri on katlı, belki daha yüksek bir apartman içi genişliğindeki bu mağaralarda, doğanın taşlar üzerinde yarattığı şaheserler gerçekten görülmeye değerdi.
Gece Ha Long kentinin büyük kültür merkezinde festivalin en büyük, en çok sayıda kişinin izlediği şiir dinletisi gerçekleşti.

Sahneye çıktığımda şiir okumadan önce içimde 60’lı yılların kabaran coşkusuyla ve belki biraz da çocukça, izleyiciyi o yıllarda kendi icadımız olan “Ho Ho Ho Chi Minh...” sloganıyla selamladım... Sonra büyük devrimcinin ve Vietnam’daki kahramanca direnişin o yıllarda bütün dünya gençliği için olduğu gibi bizler için de ne kadar coşku, umut, cesaret verici olduğunu, ayrılan sürenin kısıtlılığına ve sözlerimi İngilizceden Vietnamcaya çeviren sunucu hanımın haklı acelesine karşın kısaca da olsa izleyiciyle paylaşmaktan kendimi alamadım...

Ho Chi Minh Müzesi’nde
Benim için bu şiir festivalinin en önemli ve anlamlı yanı hiç kuşkusuz Ho Chi Minh’in anıt mezarı önünde saygı duruşunda bulunuşum ve aynı alanda önderin adını taşıyan devrim müzesini ziyaretimdi.

1990’da açılan devrim müzesinde baştan sona Ho Chi Minh’in yaşamının izini sürerken Vietnam’ın sömürgeleşme süreçlerinden, yabancı devlet işgallerinden ve savaşlardan geçerek bağımsız ve birleşik bir devlet olma aşamasına ulaşmasının dönemlerinin de tanığı oluyorsunuz.
Yüzlerce yıl bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdüren Vietnam 15. yüzyılda kısa bir süre Çin işgalinde kaldıktan sonra aynı yüzyıl başlarında yeniden bağımsızlığını elde etmiş.
Fakat 19. yüzyılda Çinhindi yarımadasının bütünüyle Fransız denetimi altına girmesiyle de tarihinin en sancılı dönemi başlamış.

1930-45 yılları arasında Fransız sömürgeciliğine karşı ulusal direniş hareketi giderek güçleniyor ve Ho Chi Minh önderliğinde 1941’de kurulan Vietminh Derneği sömürgeciliğe karşı savaşın önderi ve simgesi oluyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında bu kez Japonya ülkeyi işgal ediyor, fakat savaşta yenilip teslim olunca Ho Chi Minh liderliğinde Vietminh birlikleri Hanoi’yi ele geçiriyor ve Vietnam’ın bağımsızlığı ilan ediliyor...
Derken, Güney Vietnam’da etkinliğini sürdürmekte olan Fransa’nın, kuzeyi de tekrar ele geçirmek için harekete geçmesiyle 1946’da başlayan ve Fransız ordusunun 1954’teki bozgununa kadar devam eden Vietnam-Fransa savaşı...

Güney Vietnam yönetimi bu kez Amerika’nın desteğiyle ayakta kalmayı başarırken Amerika’nın 1964’te Kuzey Vietnam’ı bombalamasıyla 20. yüzyılın ikinci yarısında, eşit olmayan güçler arasında, birinin (Vietkong) kahramanlığını destanlaştıran, ötekinin (ABD emperyalizmi) zulüm ve acımasızlığını gözler önüne seren kıtalar arası savaş başlamış oluyor.
2 Temmuz 1976’da Kuzey ve Güney Vietnam’ın tek ve bağımsız bir devlet olarak birleşmesine kadar geçen bütün bu zaman süresince barışçıl bir halka yaşatılmış zulüm ve acılar...
Benim kuşağımın neredeyse dakikası dakikasına izlediği Vietnam savaşı, emperyalizmin en büyük suç ve utançlarından, mazlum bir halkın ise efsaneleşen özveri, direniş ve kahramanlık destanı olarak insanlık tarihinde yerini almıştır. Ho Chi Minh ise bu destanın efsanevi önderi ve baş kahramanıdır...

Dönerken
21 Şubat Perşembe günü saat 22.05 uçağıyla 10 saatlik bir yolculukla İstanbul’a dönmek üzere Hanoi havaalanına yol alırken içinde bulunduğum araç ışıl ışıl aydınlatılmış anıt mezarın yakınlarından geçiyor... Çok geniş bir alanda bizdeki anıtmezarın epeyce daha küçük bir modeli.
Meşe ağacından yapılmış olduğunu sandığım sımsıkı kapalı kapının iki yanında beyaz üniformalarıyla iki genç asker sonsuz nöbetin kendi zaman dilimlerindeler.

Burada sonsuz dinlencesindeki kişinin özellikle yirmili otuzlu yıllarda piyesler de yazdığını, belki bütün ömrünce şiirler yazmış ve hiç de hafife alınamayacak bir şair olduğunu bilmek ölümün soğukluğunu daha da azaltıyor. Ho Chi Minh’in sanatçı kişiliği, adını taşıyan müzenin Dali’den Picasso’ya modern resim ustalarına ilişkin imgeler; Mayakovski, Gorki gibi yazar portreleriyle donatılmış olmasından da anlaşılıyor...

1942 Ağustos ayında, Çin’deki Vietnamlı devrimcilerle bağıntı kurmak amacıyla Çin sınırını geçmedeyken Çan Kay Şek’in memurlarınca tutuklanıp Guangzhou bölgesinde iki yıla yakın bir süre hapishane dolaştırılırken yazdığı “Hapishane Günlükleri”nden yıllar önce çevirdiğim dörtlüklerden biri günlerdir dilimin ucunda...

Bu ışıklı Hanoi gecesinde tam o sonsuz dinlence mekânının önünden geçerken, bir şair dostuma seslenir gibi, ona içimden, kendi dizeleriyle bir selam gönderiyorum:

ZİNDANDA NE ÇİÇEK VAR NE DE ŞARAP
NE YAPAR İNSAN BÖYLE NEFİSKEN GECE?
PENCEREYE GİDER, AY IŞIĞINA BAKARIM
BAKAR AY PARMAKLIKLAR ARASINDAN ŞAİRE

16-22 Şubat 2019
Hanoi-İstanbul (Büyükada)

Gösterişsiz ve büyük

Ho Chi Minh, Ho Amca...
Dünya bu ufak tefek, dış görünüşüyle gösterişsiz adamı, seyrek keçi sakalı, filozofça gülümseyişiyle anımsıyor...

Sanki kendinden bin kat daha güçlü bir düşmana karşı insanlık tarihinin gördüğü en acımasız koşullarda yürütülmüş ve kazanılmış bir savaşın, ulusal ve toplumsal bir devrimin lideri değil de, sadece bir düşünür...

“Hapishane Günlüğü”nden şiirler de çevirmiş olmama karşın, doğrusu onun yaşam süreçleri hakkında, bu müzeyi gezinceye ve gezi sonrasında da müze kitapçısından satın aldığım “Ho Chi Minh/Yaşamı ve Yapıtı” adlı Fransızca biyografiye hızla göz gezdirinceye kadar, benim bildiklerim de çok fazla değildi.

19 Mayıs 1890’da Vietnam’ın bir köyünde Nguyen Sinh Kung adıyla yoksul bir köy öğretmeninin oğlu olarak dünyaya gelen bu çocuğun ilk eğitimi sonrasında önce bir dilbilgisi okulunda, sonra Saygon Teknoloji Enstitüsü’nde öğrenim görmesinde olağan dışı bir yan yok.
Sonrasında ise, daha çok yazar biyografilerinde görülen bir yaşam öyküsüyle karşılaşıyoruz:
Bir Fransız gemisinde aşçı olarak Afrika ve Amerika’nın pek çok limanını; Boston’u Newyork’u görüyor...

1915-17 yıllarında Londra’da bir okulda kar süpürücülüğü, garsonluk, fırın işçiliği gibi işlerde çalışarak yaşamını sürdürmüş...

Daha sonra geçtiği Fransa’da bahçıvanlık, sokak süpürücülüğü, garsonluk yaparak altı yıl yaşıyor...
Londra ve özellikle Paris yılları onun sosyalizmle tanışmasının ve bu kez Nguyen Ai Quoc (Yurtsever Nguyen) takma adıyla bir Vietnam yurtseveri ve işçi sınıfı önderi olarak öncelikle Vietnamlı göçmen işçiler arasında çalışmalar yapmaya başladığı yıllardır.

İlk dünya savaşı galiplerinin Kasım 1918’de Versaille’deki toplantısına Fransadaki yurtsever Vietnamlılar adına Vietnam Halkının İddiaları başlıklı sekiz maddelik bir bildiri gönderiyor...
Konferans talep ve iddiaları yanıtsız bıraksa da Fransız Komünist Partisi’nin yayın organı Humanité’nin 18 Temmuz 1919 tarihli sayısında “Halkların Hakları” başlığıyla yayımlanan bu bildiri, o yıllarda çeşitli takma adlarla Vietnam’ın sömürgelikten kurtuluşu ve emekçilerin hakları için durmaksızın çalışan bu genç Vietnamlı göçmenin bir devrim önderi olarak yükselişinde önemli bir başlangıç oluşturuyor...

1919’da Fransız Sosyalist Partisi’ne üye olan Ho Chi Minh, partinin 25-30 Aralık tarihindeki 18. Kongresinde sömürge ülkelerin resmi ve tek temsilcisi ve bu kongreye katılan ilk Vietnamlıdır...
Aynı süreçte, biyografideki cümleyi aynen alayım, “En iyi Fransız Marksistleriyle III. Enternasyonal için oy vermiş ve Fransız Komünist Partisi’nin ilk kurucularından biri olmuştur.”

Partinin 1921’de Marsilya’da toplanan ilk kongresinde ise Başkanlık Divanındadır...
O sırada henüz sakal bıyık da bırakmamış sıska bir üniversite öğrencisi görümündeki bu yoksul göçmen işçinin uluslararası saygınlık kazanan bir devrim önderi olarak baş döndürücü yükselişi; müzede sergilenen, başta Humanite’dekiler olmak üzere devrimci yayın organlarında yayımlanan yazıları, bir tanesi de Komünist Enternasyonal’in V. Kongresi’ne katılmak için gittiği Rusya’da Kızıl Meydan’daki balkonda başka devrim önderleriyle fotoğrafı olmak üzere o yıllara ilişkin fotoğraf ve belgeler, yılmak bilmez bir çalışkanlık ve adanmışlığın örnekleri olarak hayranlık vericidir.
1930 yılında, yaşamı yine sürgünlerde geçmekteyken Vietnam Komünist Partisi’nin kurucu başkanı olan, sömürgelikten kurtuluş savaşlarıyla sosyalizm için savaşımın bütünlük oluşturduğu kavramını uygulamada gerçekleştiren, kurucusu olduğu Vietminh birlikleriyle kat kat üstün güçte Fransız sömürgecilerini bozguna uğratarak Vietnam’ın birliği yönünde yaşamsal önemde başarı kazanan, ardından da Amerikan emperyalizmini dize getiren ordunun önderi olarak 1945-1969 yıları arasında Demokratik Vietnam Cumhuriyeti’nin başkanı olan Ho Chi Minh, ulusunun kurtuluşunu ve birliğini ilmek ilmek örerek Vietnam’ın ölümsüz evlatlarının en başında yer alıyor...

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler