Kadın Madenci Niye Yok!

20 Mayıs 2014 Salı

Adını ağzına almak istemediği o yüce insanın ölmeden bir yıl önce çıkarttığı yasaya bakar mısınız? “Kanun Tarih ve Sayısı: 9 Haziran 1937 / 3229
MADDE 1 ‘Maden Ocağı’ tabiri, gerek amme, gerekse hususi vasfını haiz ve yeraltında mevcut maddelerin istiracını istihdaf (çıkarılmasına yönelik) her nevi teşebbüslere şâmildir.
MADDE 2 Kadın cinsinden hiçbir şahıs, yaşı ne olursa olsun maden ocaklarında, yeraltı işlerinde çalıştırılamaz.”
Nokta!
Arada bir kadını yüceltir gibi yapıyor.
Her fırsatta “Cennet anaların ayakları altındadır!” deyip duruyor.
“Rabia işaretleri” çakıyor.
Dünyanın birçok yerinde köle muamelesine tabi olduğu bir dönemde, kadınları, maden ocaklarında sömürülmekten yasa ile koruduğu için bile olsa, ailece Atatürk’e şükran duyması gerek. Ama ağzından “Türk” çıkacak diye mi...
Yoksa onu “Ata” olarak kabul etmiş duruma düşme korkusundan mı nedir, bir türlü Atatürk diyemiyor.
Ama onun kurduğu cumhuriyetin başına geçmeye hazırlanıyor.
Elbette kadınlar izin verirse...
Çünkü ülkemizde kadın seçmen sayıca çoğunlukta.
Kadınlar kendilerini “yeraltı cehennemi”nden ebediyyen esirgeyen Atatürk’ün cumhuriyetine sahip çıkarlarsa mesele yok.
Yoksa her yer Soma...

Bedava Kömürde Keşke Kan İzi Olmasa...
Vergi rekortmenlerini biliyoruz.
Ama “Hayırsever İşadamları” için, polis bültenleriyle savcılık iddianamelerini...
Ve Başbakan’ın açıklamalarını beklemek gerek!
Hayırseverlik, “Helal” ile yani “Hele al siyaseti” ile mümkün. İşadamı, hele al ilişkisiyle altın da ihraç edebiliyor, kömür de çıkartabiliyor...
Yerüstünde havaalanı yapmakla yeraltından kömür çıkarmak aynı kapıya çıkıyor.
Yeter ki çark dönsün, “havuz”a katkı..
“Vakfa” bağış olsun.
“Medya havuzu” en bilineni.. Belli ki bir de “kömür havuzu” var...
Bu da Soma sayesinde ortaya çıkıyor.
İktidar, maliyet düşük olsun ve işverenin kazancı artsın diye “ilave masraf” demek olan ILO sözleşmelerini imzalamıyor. İşveren de “yaşam odası”, en az “İki tahliye tüneli” gibi zorunluluklardan, masraflardan kurtuluyor.
El eli yıkar, el de yüzü.
Dün Utku Çakırözer, Bakan’ın iş güvenliği müfettişlerine, “Can yakmayın!” dediğini yazdı.
İşverenin canı yanarsa “kömür havuzu”na katkıyı kim yapacak?
Seçimler için bedava dağıtılacak yüz binlerce ton kömür nasıl bir araya gelecek?
İktidarın kendi ruhsat verdiği Allah’ın kömürüne de para ödeyecek değiller ya!

***

Başbakan’ın ısrarla partisine “Ak” dedirtmek istemesinin nedeni acaba bu kömür lekesi mi?..
Soma’da keşke dürüst, tarafsız, bağımsız bir yargılama yapılabilse...
Ve kömür karasına kan bulaştıranlar yerin dibinden en tepeye kadar cezalandırılabilse...

TCK mi Hadis mi?
Mahkeme Rıza Sarraf’ın yurtdışı yasağını da kaldırdı.
Demek rüşvet iddiası çürüyor.
Ama aldığı iddia edilenlerin yasağı sürüyor.
Bu büyük haksızlık.
Suç konusu “rüşvet”...
Rüşvet için alan ve veren gerekiyor.
Veren serbestse...
Demek mahkeme rüşvet verildiğine inanmıyor.
Veren yoksa...
Bakan ve bakan çocukları demek iftiraya uğradı.
Ya da mahkeme Türk Ceza Yasası’na değil de bir hadisi şerife göre karar verdi:
“Veren el alan elden üstündür!
(Yed’ul ulya hayrun minel yedu’s sufla!)”

***

Rüşvet, Allah’ın emri değil...
Ama bir de kasalar, para sayma makinesiyle kol saati olmasa...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gerçeğin demine Hu 28 Nisan 2024
Erdoğannâme... 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları