Ne Olmamalı?

18 Mart 2014 Salı

Sarıgül’ün Projeleri - 1

Sıkça düştüğümüz saplantı var. Çok kez şöyle denildiğini duyuyoruz:
- Efendim konuştukları hep boş laf, çıkıp programlarını, projelerini anlatsalar ya!
Bu eleştirileri yapanlar haklı olabilirlerdi eğer gerçekten oyunu vermeden, ona talip olanların programlarını inceleyen, açıkladığı projelere bakarak ona göre davranan bir seçmen kitlesi olsaydı.
Partileri veya adayları programlarını, projelerini açıklamamakla suçlayanlar görmüyorlar, ama ne yazık ki seçmenin programa, projeye falan aldırdığı yok.
Ama yine de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olan Mustafa Sarıgül, bu kez İstanbul ile ilgili projelerini etraflı biçimde açıkladı. Gazetelere tam sayfa ilanlar verdi. “Ötekisi Olmayan İstanbul, Birlikte Sevgiyle Yaşanacak Bir İstanbul Projesi Gazetesi” çıkardı. 600 bin adet basılan bu gazete çeşitli yerlerde dağıtıldı. Seçimlerden sonra da daha ayrıntılı biçimde kitap olarak çıkarılacağı belirtildi.
Böylelikle Sarıgül, İstanbul seçmenine şöyle seslendi:
- Projelerin nedir diyorlardı. Alın size kent yaşamının her alanını kapsayan projeler!
Gerçekten kenti yaşamının hepsini kapsayan projelerin ardında, her biri konusunda uzman 25 kişinin altı aylık ciddi çalışmalarının birikimi var.
Hemen belirteyim, bunlar proje taslakları, projelerin geliştirilip yaşama geçirilmelerinin ayrıntıları, İstanbul halkının da katılımıyla oluşturulacak.
Özeti, Cumhuriyet’te iki kez çıkan projeleri dikkatle okumanızı salık verirken bunları, kendi önceliklerime göre sınıflandırarak irdelemeye çalışayım.

***

Yıllardır hep düşünmüşümdür, projelerini ve programlarını sunanlar, keşke buna “neler olmalı”dan önce, “neler olmamalı” ile başlasalar diye.
Sarıgül’ün projeler demeti içinde çok sevinerek gördüm ki bu hususa uyulmuş.
Bu konu çok önemli, çünkü içinde bulunduğumuz yanlışlıklar komedyası ortamında İstanbul konusunda, öyle büyük yanlışlar yapılıyor ki doğruların uygulanmasına geçmeden önce yanlışlardan vazgeçmek gerekiyor.
Geçen gün, dostum Şahin Tekgündüz ile birlikte arabayla Baltalimanı’ndan Taksim’e giderken dikkatimizi çekti. Yol boyunca afişler asılmıştı. Daha azında, Sarıgül’ün, daha çoğunda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın resimleri görülüyordu.
Gerçi arada pek seyrek olarak, bir iki Kadir Topbaş fotoğrafı da yok değildi, ama hâkim olan Sarıgül ile Erdoğan’dı. Ve günlerdir bu fotoğrafların önünden geçenler görüntüyü hiç yadırgamıyorlardı. Bunları gören bir yabancı, kentte ya da ülkede Erdoğan ile Sarıgül arasında bir seçim yapıldığını düşünebilirdi.
Oysa, seçim resmen, Sarıgül ile Topbaş arasında geçiyordu.
Ne var ki seçim aslında fiilen Sargül ile Erdoğan arasındaydı.
15 milyonluk İstanbul ne yazık ki İstanbul’dan yönetilmiyordu.
İstanbul’un son resmi Belediye Başkanı Kadir Topbaş, gerçekte kenti yönetmiyor, önde bir görüntü olarak duruyordu. Kenti asıl yöneten Başbakan Tayyip Erdoğan’dı.
Nitekim 3. köprüye bir zamanlar şiddetle karşı çıktığı bilinen Topbaş, Başbakan’ın bu konudaki tercihine karşı çıkamamıştı
Çıkamazdı da! Karar mercii o değildi ki.

***

İşte bu durum karşısında Sarıgül’ün şu açıklaması bir müjdeydi adeta: - Önceliğimiz İstanbul’u İstanbul’dan yönetmek.
Demek ki ilk yapılacak iş, kentin kent dışından yönetilmesine son vermek, kimi güneydoğu vilayetlerine çok görülmeyen, yerinden yönetim hakkını Türkiye’nin gelir vergisinin yarısını veren İstanbul ’un 15 milyon hemşerisinden esirgememektir
Yapılacak iş buradan başlamaktır.
Yapılmaması gereken ikinci iş veya işlenmemesi gereken ikinci cinayet kenti kuzeye doğru büyüterek, orayı betona gark edip megapolü boğmaktır.
Kuzey ormanlarına sahip çıkılarak, ağaç katliamına son vermeye öncelik tanınmalıdır, Kuzey ekolojik koridorunun, yeni katliamlarla hepten yok edilmesi işlenmemesi gereken cinayetlerin başta gelenlerinden biridir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları