Hayata çıkma yasağı

09 Ağustos 2023 Çarşamba

Geçen hafta yazı içinde geçirdiğim bu sözü bu kez başlığa çıkarmak istedim.

Tayyip Erdoğan yönetimi tarafından COVID-19 salgını sırasında 65 yaş üstüne uygulanan sokağa çıkma yasağı aynı yönetim tarafından aynı yaş grubuna, daha da erken yaşlarda emekli olanlara hayata çıkma yasağına dönüştürüldü.

Ayda 7500 TL maaşla artık sadece sokağa çıkma yasağı ile değil hayata çıkma yasağı ile de karşı karşıyalar.

Bir başka deyişle fiilen ölüden farksızdırlar.

Hele kendi evleri yoksa ölüden de beter durumdadırlar.

Kaldı ki 65 yaş üstüne sağlanan şehir içinde kamu araçlarında bedava seyahat etme olanağı kaldırılırsa (şu ara bunun lafı ediliyor çünkü) sokağa çıkma yasağı da yeniden uygulanmaya başlayacak demektir.

Gerçi bu o kadar da kötü bir şey olmayacak.

Çünkü ölüler zaten seyahat edemez.

Gömüldükleri yerde çürümeye devam edebilirler.

Kendime hiç yakıştıramadığım kapkara sözler.

Fakat ne yazık ki gerçeğin ta kendisinden söz ediyorum.

Aylık geliri yukarıdaki rakam olan bir insan ne yiyip ne içecek?

Büyükşehirlerin dışında yaşayan emeklilerin sürünerek de olsa bir şekilde yaşamayı başaracaklarını var sayalım.

Başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde yaşayan bir emekli, başka bir geliri yoksa böyle bir parayla sürünmeyi de başaramaz.

O artık hayata çıkma yasaklısıdır.

Başka bir deyimle yaşadığı varsayılan bir ölüdür.

Bugünkü tek adam yönetiminin hayata çıkma yasağı uyguladığı yurttaşlarımız sadece emekli yurttaşlarımız değildir.

Türkiye toplumunun çok büyük kesimi bugün artık hayata çıkma yasaklısıdır.

Nasıl mı?

Önce şu “hayat”tan ne anladığımıza bakalım.

İnsan dışındaki canlılar için hayat öncelikle ve büyük ölçüde beslenmek demektir.

Beslenmek insan için de öncelikli bir yaşama gereksinimidir.

İstatistikler Türkiye’de milyonlarca insanın gereğince beslenemediğini gösteriyor.

Milyonlarca çocuk gereğince beslenemediği için hastadır, cılızdır, çocuk ölümlerinin sayısı giderek artmaktadır.

Kaldı ki insan sadece sayı değil candır, kişiliktir, her çocuk ötekiyle aynı beslenme, gözetilme, eğitilme, yetiştirilme hakkına sahiptir.

Ülkemizde yoksul ailelerin çocukları bu haklardan bütünüyle yoksundur.

Bir bakıma yaşayan küçük ölülerdir.

Tek adam yönetiminin veliahtı (haber doğruysa eğer) cennette peygamber efendimizin sohbetini dinlemeyi çok istiyormuş!

Neresinden tutacaksınız!

Birincisi, cennete gitme garantisini sana kim verdi? Baban olamaz! Onun bile böyle bir yetkiye sahip olduğunu sanmam.

İkincisi, diyelim ki gittin, sohbeti de dinleme şansın oldu, sana bu ülkede yaşanmakta olan haksızlıkların hesabı sorulacak olursa ne cevap vereceksin? 

Sevgili okurlarım, sakın Ataol Behramoğlu neler saçmalıyor demeyin. Keşke daha çok saçmalasam. Çünkü böylece gerçeğe daha çok yaklaşmış olurum. Saçmalığın tam ortasında yaşamaktayız çünkü. Sadece akıl değil, vicdan, insaf, sağduyu, ne kadar insani değer varsa bu toplumu terk edip gitmiş.

Hayatın ne olduğunu konuşuyorduk. Beslenme hakkının yanı sıra, yine sadece insan için değil öteki canlılar için de hayat uygun koşullarda barınma hakkı demektir.

Milyonlarca insanımızın bu hakka sahip olamadığı gözle görülüyor.

Üniversite öğrenimi için İstanbul’a, başka şehirlere giden gençler nerede barınacak.

Kiralar akıldışı bir tırmanışta. 

Yakıt, su, elektrik vb. giderleri ortalama insanımızın ödeme sınırlarının çok ötesinde.

Hangi hayattan söz ediyoruz?

Kültür, eğlence, yurtiçi, yurtdışı seyahatler, normal insan hayatının bu olmaza olmazları Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye’de, ortalama ve ortalama altı yurttaşlar için artık hayal bile değil, çoktan unutulmuş insani gereksinimlerdir.

Çünkü bu insanlar artık yaşamıyor.

Hayata çıkmaları yasaklanmıştır...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkem için korkuyorum 24 Nisan 2024
Devlet suç işliyor 17 Nisan 2024
Bir bayram kutlaması 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları