Merdan Yanardağ ne dedi?

04 Temmuz 2023 Salı

Katıldığı bir TV programında Merdan Yanardağ aynen şunları söyledi:

“Şimdi İmralı’ya baktığımız zaman 70 yaşını geçmiş bir Abdullah Öcalan ve kabul etmek gerekir ki çok uzun bir süredir, 25 yıldır kesintisiz hapiste ve tecritte olan bir kişiden söz ediyoruz. Türkiye’de en uzun süre yatan siyasi mahkûmdur. Normal infaz yasaları geçerli olsa aslında serbest bırakılması gerekiyor. Ev hapsi vs. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin hukukta hiçbir yeri yoktur. Kaldırılması lazım. Biz görmüyoruz, duymuyoruz, tartışamıyoruz. O (Abdullah Öcalan) izliyor mu, izlemiyor mu bilmiyoruz. Ailesiyle bile görüşemiyor, avukatlarıyla görüşemiyor. Böyle bir infaz düzeni olabilir mi? Abdullah Öcalan hafife alınacak biri değil. Çok okuyan neredeyse cezaevinde filozof oldu çünkü okumaktan başka bir şey yapmıyor. Siyaseti doğru okuyan, doğru çözümleyen son derece zeki birisidir.”

Bu sözler “suçu ve suçluyu övmek” ve “terör propagandası yapmak”mış.

Hukuk kavramı ve uygulaması akıl ve vicdan dışında değil de akılda ve vicdanda temellenmesi gerektiğine göre, ben yukarıdaki sözleri, herhangi bir bağlam ve duruma da ilişkin olmaksızın saf bir akıl ve sıradan bir vicdan terazisinde yorumlamaya çalışacağım:

Söz konusu olan kişiye uygulanan tecridin bizde ve uygar dünyada, genel geçer hukukta yeri var mıdır?

Terör örgütü” liderine, ele başısına, her kim ise o kişiye, farklı bir tecrit uygulanmasını öngören bir yasa maddesi mi var?

Daha somut olarak sorayım, tecritteki kişi kim olursa olsun, ailesiyle, avukatlarıyla görüştürülmemesi, evrensel insan haklarına, en basit insan haklarına aykırı değil midir?

Türkiye Cumhuriyeti evrensel insan haklarının geçerli olduğu uygar bir hukuk devleti mi, iktidarın hukuku keyfince uyguladığı bir aşiret toplumu, ilkel bir ortaçağ topluluğu mudur?

İnsan haklarının geçerli olduğu uygar bir ülkenin yurttaşı olduğumu varsayarak Merdan Yanardağ’la aynı soruyu soruyorum: Böyle bir infaz düzeni olabilir mi?

Böyle bir soruyu sormak neden ve nasıl terör örgütü propagandası olabiliyor?

Abdullah Öcalan’ın kişiliğiyle ilgili sözlere gelelim.

Biri çıkarak bir ara açıklamalarını neredeyse bütün ulusça heyecanla beklediğimiz ve izlediğimiz “suç örgütü lideri”, Sedat Peker hakkında, “Son derece zeki bir adamdır, sürgündeyken elindeki dosyaları okuyarak siyaset bilimci oldu” dese, suçluyu ve örgütünü övmüş mü olacak?

Daha ileri gideyim: Hitler aslında fena bir ressam değildi, akademiye başvurusu kabul edilmiş olsa dünya belki de bir felaketten kurtulurdu desem, onu övmüş mü olurum?

Merdan Yanardağ’ın sözlerinde herhangi bir bağlamla ilişkili olmaksızın bile suç aramak, sadece kasıttır, kötü niyettir.

Bu sözlerin hangi nedenle söylenmiş olduğuna gelirsek bunun tek bir nedeni vardır:

İktidar tecritteki “terör örgütü” liderini, her türlü insan haklarını da çiğneyerek kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak için elinde rehin olarak tutmaktadır. 

Oysa Kürt sorununun çözümünde, insan hakları da çiğnenmeksizin bu kişiden aslında daha doğru olarak yararlanılabilir.

Merdan Yanardağ’ın sözlerini doğru okumayarak ya da doğru okumak istemeyerek gerçeği saptırırsak doğru dürüst insan olmamız, yurttaş olmamız, hele hukukçu olmamız olanaksızdır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkem için korkuyorum 24 Nisan 2024
Devlet suç işliyor 17 Nisan 2024
Bir bayram kutlaması 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları