Süper Lig’in 31. haftasında futbol adına ‘süper’ bir durum yok. Alanyaspor karşısında Galatasaray’ın teknik dizilişi de kadrosu da eksik futbolcuların yokluğunda eldeki mevcut kadroya göre belirlenmiş durumda. 4-1-4-1’lik taktik diziliş, özellikle de bu kez sahada bir forvet oyuncunun yer alması sayesinde G.Saray adına bir avantaj sağlıyor başlangıçta: Adem Büyük, net pozisyonlara imza atmasa da rakip savunmayı biraz oyalıyor Tabii son 6 maça kıyasla… Ancak bu çok uzun sürmüyor. G.Saray’ın rakibi üzerinde çok fazla baskı kuramaması, artık uzak bir hatıra olarak kalan ‘pres’ anlayışından uzak kalması ve istikrarlı bir oyun sergileyememesi; Alanyaspor’un cesaretini artırıyor. Nitekim 43. dakikada Efecan’ın pozisyona soktuğu Cisse, takımının ilk golünü imzalıyor. G.Saray, buna bir karşılık vermek için çabalıyor. Hatta Adem, bizzat kalenin kendisiyle karşı karşıya da kalıyor. Ancak kendine diz çöktürüyor! Bu arada topu da dışarı gönderiyor. Motivasyona fazlasıyla ihtiyacı olan bir takım olarak bu net pozisyonun ‘bedeli’, Alanyaspor’un ikinci golü olarak ödeniyor. Yapılan top kaybı hatasını ne Donk ne de Okan telafi edemiyor ve Cisse, hem kendisinin hem de takımının 2. golünü imzalıyor. G.Saray’ın özlediği gol, 45. dakikada geliyor. Belhanda’nın asistiyle Adem, G.Saray’ın golünü imzalıyor. Ancak G.Saray adına maç burada bitiyor! Kalan dakikalarda girilen pozisyonlar olsa da hiçbirisi puan almaya inanmış bir takımın inanmışlığına sahip değil. Nitekim maçın son iki golünü Bakasetas ve Mustafa Pektemek’le Alanyaspor atıyor. Her hafta yapılan testlerde G.Saray’da (çok şükür ki) COVID-19 testleri hep negatif çıkıyor ama şurası bir gerçek ki koronadan en çok etkilenen takım, Avrupa’ya gitme hayallerini de riske atmış olarak Sarı-Kırmızılı takım oluyor…
Yazarın Son Yazıları
Galatasaray, maçın ilk 45’te, Samsunspor ligin büyüklerinden rahatça puan koparan, dişli takımlardan biri değilmiş, hatta hiç yokmuş gibi oynuyor.
İstanbul derbilerinden, heyecan, çekişme, güzel futbol beklemeyeli çok oldu... En fazla, “Olay çıkmasa bari” temennisinde bulunabiliyor insan. Maç en azından bu beklentiyi karşılıyor.
Eksik ve tuttuk…
Galatasaray için maç, klişe bir pembe dizi gibi başlıyor…
İki Galatasaray var, Kocelispor deplasmanında. İlk yarıda “Ne de olsa sınıf birincisiyim. Çalışmadan geçerim” rahatlığıyla çıkıyor sahaya. Çabalamıyor, konsantre olmuyor…
Tıpkı, arılar gibi, iki takım da vızır vızır...
Yorgun Galatasaray, önce vasat bir oyun sergilerken pozisyon yaratma işini tek kişiye; maçın en hırslısı Osimhen’e bırakıyor.
Galatasaray maça, yelkeni rüzgâr dolan bir cruiser gibi başlıyor, ilk on dakika böyle devam ediyor.
Milli maçlar sonrası yorgun ya da Şampiyonlar Ligi öncesi heyecanlı; Galatasaray, normaline göre durgun bir futbol oynuyor.
Yorgun Galatasaray ve rakibini iyi çalışmış bir Beşiktaş...
Sırasıyla Yunus (23), Icardi (45+1) ve Torreira’nın (65) golleri, istikrarlı bir baskının değil yakalanan fırsatlara eklenen kişisel becerilerin ürünü.
Heyecanlı ve tedirgin G.Saray maça bocalayarak başlıyor.
Olimpiyat Stadı’nın lanetinden midir, verilen aranın rehavetinden mi bilinmez...
Galatasaray, evinde konuk ettiği Çaykur Rizespor karşısında “dalgalı” bir futbol sergiliyor...
Galatasaray, geçen sene olduğu gibi bu yıl da “her maça bir kahraman” trendini sürdürüyor. Topla oynama oranının yüzde 70’e varması yanıltıcı olmasın.
4 dilimi var G.Saray-Karagümrük maçının.
Gaziantep ile Galatasaray’ın karşı karşıya geldiği sezonun ilk maçının açmazı şu:
Erden Timur, Galatasaray’da yeni bir görev üstlenmeyeceğini açıkladığında, tüm camia endişeyle beklemişti yeni sezonu: Bu futbolcuları kim motive edecek?
Galatasaray, yaşadığı ‘sevinçli telaş’la biraz bocalasa da 26’da Osimhen’in golüyle rahatlıyor.
Yolundan şaşmadı
Birlikte
Tam takım devam
Yürüyeduruyor
‘Çok’ ile ‘hiç yok’
Koltuğunda rahat
Kadıköy hatırası
3 puanın günahı
Taşikardisiz 3 puan
Uyuyan dev
Kim kurtuldu?
Langırt
Yokluğu yara
Mesele
Nasıl olacak?
Tutuk ama istikrarlı
Uyanış
Kilit son maça
Azı dişi!
Kötü futbol 3 puan
Ortak yok