İnsansız Stratejilerin Körlüğü

08 Ocak 2009 Perşembe

Amerikalı siyaset bilimciler, gelecekle ilgili öngörülerde bulunurken büyük sayılarla, kuru soyutlamalarla konuşurlar, insansız stratejiler üretirler.

Gelecekte ne olacak? ABD batacak mı? Avrupa ile ilişkiler ne yönde gelişecek? Rusya yeniden büyük güç olur, doğalgaz silahını Batı’ya karşı daha etkin kullanmaya başlarsa, denetim altına almaya çalıştığımız İslam gittikçe radikalleşir; Hamas, Hizbullah, El Kaide benzeri düşmanlar çoğalmaya, güç kazanmaya başlarsa...

Amerikalı uzmanın korkuları bunlardır. Korkunun temelinde ise çaresizlik yatıyor. Çaresizlik, attığınız her adımın kendi çelişkisini üretiyor olmasındadır. Kapitalizm hiçbir zaman insanı temel almaz, bu nedenle de ürettiği çözümler döner dolaşır, insanlardan oluşan toplumla çelişmeye, kendini inkâr etmeye başlar. Küresel kapitalizmin yaşadığı ve tüm insanlara yaşattığı krizin nedeni budur.

***

Senaryolar olasılık hesaplarıyla yapılır. Atılacak adımların neleri çağrıştıracağı, hangi kaçınılmaz sonuçları ya da kaçınılabilir dönüşleri içereceğini ince ince hesaplar Amerikan siyaset bilimcileri. Ve sonunda yanılırlar. Çünkü kurdukları teoremin ilk adımının tartışılabilir olduğunu hiçbir zaman kabul etmemişlerdir.

Onlar için çıkarlar önem taşır.

Tarihi sık sık sona erdiren ve yeniden başlatan Fukuyama’nın yönettiği bir tartışmada söylendiği gibi: Dış politika benzin istasyonlarında başlıyor. Petrole gereksinim var. Otomobiller için benzin gerek.

Başlangıç noktaları otomobildir. Sürücü koltuğunda oturan insan değil.

***

Yıllar boyu sosyalizmle savaştılar. Her türlü yolu kullanarak, insanlık için yeni, güzel bir deneme olan sosyalizmin büyük ülkesini parçalamayı başardılar. Şimdi ise kara kara düşünüyorlar. Ortaya çıkan yeni devlet artık tıpkı onlar gibi düşünüyor, kapitalizmin yasalarına uygun olarak çıkarları peşinde koşuyor. Doğalgaz, petrol üzerine kurulu stratejilerin çarpıştığı tartışma sert geçiyor. O eski güzel günlerin silahların sınırlandırılması tartışmalarına benzemiyor.

***

Bizse eski güzel günleri tıpkı Filistin halkı gibi unuttuk.

Filistin halkı direnişini kendi yurdunda yaşamak üstüne kurmuştu. Topraklarını işgal etmiş olan İsrail’le savaşırken elindeki en önemli silahı, kendi yurdunda bir ulus yaratmaktı. Müttefikleri üçüncü dünya ülkeleriydi, sosyalizmdi. Herkesin barış içinde yaşadığı demokrat halkçı bir devlet olacaktı Filistin. Ülkemizin sosyalist delikanlıları da, sonradan bir kısmı saf değiştirmiş olsa bile, dayanışmalarını onlarla birlikte çarpışarak, ölerek göstermediler mi?

Sonra Arafatların, Habbaşların Filistini gitti, yerine artık bir yurt için değil, ümmet için, Taliban tarzı bir din için savaşan Hamas geldi. Bu yeni durumun odak noktasında insan yok artık. Kadınları, çocukları, sivil halkı, insanı kolayca gözden çıkaran, uğradığı soykırımı soykırım yaparak sağaltacağını zanneden İsrail’in önüne atan kör bir politikadan söz ediyoruz bugün.

Sovyetler’in dağıtılmasından sonra çılgın boğalar gibi Ortadoğu’ya dalan ABD kendine uygun dostlar, düşmanlar yarattı. Artık Ortadoğu’da geçmişle kıyaslanmayacak kadar güçlenmiş bir fanatizm egemendir. İsrailin kendini her koşulda, her türlü kıyımı, kırımı yapmaya tarihsel olarak hakkı olduğunu düşünen fanatizmi, Hamas’ın, Hizbullahın fanatizmiyle karşı karşıyadır. Kurban Filistin halkıdır, Filistindir. Bu savaşın arkasındaysa emperyal güç ABD ve onun geleceği öngörmekte her gün biraz daha tökezleyen stratejistleri duruyor.

***

Onların dış politikaları benzin istasyonlarında başlıyor.

Peki, benzin pompalarından petrolle birlikte akan Filistin halkının kanı değil mi? Bu kanı kim durduracak? O dış politikaların sahipleri mi? Yenilsem de zafer benimdiyen Hamas mı? ABD’nin gerçekte kendisine sopa gösterdiğini bilen İran mı? Gazzeyi darmadağın eden İsrail mi? Kırımı seyreden Arap ülkeleri mi? Yoksa Amerikan stratejistlerinin planladığı BOP’un, İsrail’le büyük hacimli anlaşmalar imzalayan, saldırıdan kısa bir süre önce Olmertle 5 saat görüşen, yine de saldırıdan haberi olmayan eşbaşkanı mı?

Söyleyin kim?

e-posta: [email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları