Hayatın Anlamı

14 Ağustos 2012 Salı
\n

\n

Hayatın anlamı nedir? Güç, iktidar, servet sahibi olmak mı? Aşk mı, cinsellik mi? Sanat mı? Başarı ya da zekâ mı? Futbol mu? Bunlar ya da benzerleri hayatın anlamı olabilir mi? Yanıtı zor. Hayat farklı gerçekleri ve yönleriyle bize anlamlı gelebilir ama parçalar tek bir bütün oluşturmaz. Çünkü hayatın belirli nitelikleri değil, varoluşun kendisi sorunsaldır. İkilemler, endişeler, acılar, umut ya da umutsuzluklar, kayıplar ve düşüşlerle yüzleşebilen, sonluluğunun farkında olan tek canlı insandır. En esrik anlarımızda bile ölüm ve yitimin kaçınılmaz olduğunu, varlığımızın kusursuz bir temeli olmadığını biliriz.

\n

İnsan ölümün gölgesinde yaşar. Sonsuz hayat ise burası ve şimdidir.

\n

***

\n

Britanyanın yaşayan en önemli edebiyat eleştirmeni ve düşünürü Terry Eagleton, “Hayatın Anlamı adlı kitabında konuyu etik, kültürel ve politik yönleriyle irdeliyor. Soruyu popüler kültürünanlam endüstrisi tarafından işgal edilmiş bir dünyada, her zamanki bakış genişliği ile masaya yatırıyor. Shakespeareden Freuda, Aristodan Marxa uzanan çizgide, anlam arayışını kendini gerçekleştirme, kişisel tatmin, mutluluk, sevgi ve erdem gibi kavramlarla ilişkilendirerek yorumluyor. Yazara göre, bireyin varoluşunun anlamını sorgulaması yaşama uğraşının ayrılmaz parçasıdır. Böyle bir düşünme çabasına girmemiş kişi öz farkındalık bakımından eksiktir.

\n

Çoğu insan hayatın anlamını mutlu olmakla birleştirir ve herkes mutlu olmak ister. Nedir mutluluk? Zevk ve bolluk içinde yaşamak mı? Erdemli, vicdanlı bir birey olmak mı? Yüce bir amaca ya da inancının kurallarına uygun yaşamaktan duyulan gönül rahatlığı mı? Müzik mi? Kişiye göre değişir. Çünkü mutluluk yaşama biçimi ötesinde bir ruh hali ve bilinç durumudur.

\n

Bazı tarihsel dönemlerde ruh hali kolektif bilince dönüşebilir. Yazar modern çağ öncesi kültürlerin hayatın anlamı sorusuyla Kafka kadar uğraşmadıklarını belirtiyor.Anlam sorgulamaları, kanıksanmış roller, inanış ve gelenekler krize girdiğinde yoğunlaşırdiyor. Örneğin modernist edebiyat bütünlüklü bir sorgulama kültürünün parçasıdır. 1870lerden sonra, toplumsal kesinlikler çözülmeye başlamış, birçok önemli yazar, geleceğe ve insanlığın yazgısına dair keskin sorular soran seçkin yazınsal ürünler vermişlerdir. Ayrıca varoluşçuluk da 2. Dünya Savaşı sonrası karmaşa döneminde gelişen bir düşünce akımı olmuştur. Yirminci yüzyılın hayatın anlamı üstüne pek çok çağdan daha ıstıraplı bir biçimde derin derin düşünmesinin nedenlerinden biri insan hayatını korkunç derecede değersizleştiren, en kanlı çağ oluşudur.

\n

***

\n

Ya bugün? Darlığa düşmüş postmodern kapitalizm ikliminde, kamusal anlamsürekli kan kaybederken, kültür, din ve cinselliğin hastalıklı modelleri üzerinden, hayatın anlamını sorgulamak ne kadar mümkün? Çoğunluk için pek değil.

\n

Tüketim dünyası her türlü soru ve sorunumuzu gidermek için hazır paketler sunuyor. Anlam, içi boş kurgulara indirgendi. Kültür, dijital kültüre evrilerek yozlaşıp metalaştı. Cinsellik, acayip bir takıntı ve doyumsuzluğa dönüştü. Din, tek seçenek gibi sunuldukça köktendinciliğin çirkin suretlerine ve zırvalığa sürüklendi. Etik ise geri kalmış aptallara özgü oldu.

\n

Hayatın anlamı artık guruların, ruhani masörlerin, teknolojik üfürükçülerin ve anlam üreten sözde ruh sağaltıcıların ellerinde. Üstelik doğru tekniklerle, kişiyi bir ayda anlamsızlıktan kurtarma garantisiyle

\n

\n

Hayatın Anlamı / Terry Eagleton

\n

Ayrıntı Yay. 2012

\n

Çev: Kutlu Tunca

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 8 Ocak 2013
Burhan Günel 1 Ocak 2013
Edebiyatın Sağı Solu 25 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları