Tek Makbul Vatandaş, Sünni Müslümanlar mıdır?

28 Mayıs 2013 Salı

Artık açıkça konuşalım, bu iktidar için tek makbul vatandaş, Sünni Müslümanlardır. Allah nedense hep onlardan yanadır. Cennet onlar için vardır. Ve bu dünyada ne haksızlık yaparlarsa yapsınlar, iki rekât namaz kılıp Allah katında bağışlanırlar. Nedense Allah onların hep yanındadır. Birisi bu bildik dogmaya şöyle bir dokundu mu, gelsin cezalar. Ama bu ülkede Aleviler de, ateistler de, başka dinden olan yurttaşlar da var. Hepsini cezaevlerine mi sokacaksınız? Yoksa Afganistan, İran ve başka Müslüman ülkelerde olduğu gibi asacak mısınız? Artık açık konuşun, kimseyi kandırmayın. Ben gene bir ateist manifestosunu yayımlayıp, kapımın çarpı işaretiyle belirlenmesini göze alıyorum; bu cennet ülkeyi bu hale getirdiniz. Bir cehennem yarattınız! Övünün!

\n

Ateistlerin ifade özgürlüğü yok!

\n

Türkiye’de ateistlerin maruz kaldığı haksızlıklar bitmek bilmiyor. Geçen haftalarda yaptığımız basın açıklamasıyla da protesto ettiğimiz Fazıl Say’a verilen cezanın ardından, bu sefer de yazar Sevan Nişanyan blog sayfasında Muhammed’e hakaret ettiği gerekçesiyle 13.5 ay hapis cezasına çarptırıldı. Üstüne üstlük, bu ceza para cezasına da çevrilemiyor. Sevan Nişanyan’ın mahkemeye konu olan ifadeleri anladığımız kadarıyla şunlar: “...Bundan yüzlerce yıl önce Allah ile kontak kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir Arap lideriyle dalga geçmek nefret suçu değildir.” Bununla beraber Nişanyan’ın davaya ilişkin savunmasında (http://goo.gl/OQ4nz) değindiği beyanların altına imzamızı attığımızı da duyururuz: “Eğer Muhammed’e ilişkin bu olguları ifade etmek isteyenler varsa, bunun onların en doğal hakkı olduğunu ve bu hakkın tecavüzkâr kişi ve zümrelere karşı kamu eliyle korunması gerektiğini belirttim.”
Öte yandan, bugünlerde AKP yöneticisi Mahmut Macit bakınız ateistler için ne tür sözler sarf ediyor: “Kişiliği bozuk, ateist geçinen ruh hastası tiplerin ülkemde halen dinime küfretmesi kanıma dokunuyor. Tecavüze uğramış bu tipler yok edilmeli”. Ayrıca şunu da diyor: “Irkçılık, faşizm, ateizm ruh hastalığıdır...” Yani ateizmi ırkçılık ve faşizmle bir tutuyor ve alışık olduğumuz bir şekilde ateistlere ruh hastası diyor - sanki ruh hastası olmak faşist olmakla birmiş gibi. Bizler, birkaç ay önce Adnan Oktar hakkında, dinsizlere, ateistlere, evrimcilere ve materyalistlere yönelik hakaretleri nedeniyle savcılığa suç duyurusunda da bulunmuştuk. Savcılık ise bu ifadelerde hakaret ve tahrik olduğunu kabul etmekle beraber, bunun ateistler için gerçek ve yakın bir tehlike oluşturmadığı ve ateizmin bir din değil, bir felsefi görüş olduğu gerekçesiyle bu ifadelerin suç teşkil etmediğine kanaat getirmiş ve takipsizlik kararı vermişti.
Halbuki ateistler felsefi görüşleri sebebiyle değil, dinsel konularda toplumun geri kalanından farklı düşünmeleri sebebiyle hedef alınmaktadır ve bu davalarda kullanılan yasa maddesinin (TCK 216. madde) amacı belli bir dini korumak değil, dinsel konulardaki inanç farkları sebebiyle toplumun bir kesiminin ayrımcılığa uğramasına engel olmaktır. Dolayısıyla, bu kanun maddesinin ateistler aleyhine kullanılması aslında kanunun ruhuna aykırıdır, çünkü kanunun asıl koruması gereken şey ateistlerin, Alevilerin ve gayrimüslim vatandaşların maruz kaldığı türde haksızlıklardır. Çünkü yakın ve gerçek bir tehlike eğer varsa, İslam dinine inananlar için değil, inanmayanlar için vardır. Eğer ateistlere yapılan hakaret ve haksızlıklar, ateistler için yakın ve gerçek bir tehlike oluşturmadığı gerekçesiyle suç kabul edilmiyorsa (ki aslında tehlike oluşturmaktadırlar, çünkü sıkça rastladığımız, oruç tutmayanların dayak yemesi ya da evrim teorisini öğreten öğretmenlerin baskılara maruz kalması gibi vakalar, toplumda ateistler aleyhine edilen bunca sözden güç alan eylemlerdir), o zaman Fazıl Say’ın, Sevan Nişanyan’ın ya da internetteki blog sayfalarında yazdıkları sebebiyle mahkûm edilen onca ateistin sözlerinin inanırlar açısından yakın ve gerçek bir
tehlike oluşturduğu nasıl iddia edilebilir?
Öte yandan şu da unutulmamalıdır ki, ateizm bir düşünce ve felsefe olarak dinlerin ve din bezirgânlarının karşısındadır ve onları her zaman korkutmaya devam edecektir. Türkiye’de sadece Nişanyan ya da Say gibi toplumsal bilinirliği olan ateistler değil, mahallenizdeki komşunuz, okuldaki sıra arkadaşınız, işyerinizdeki meslektaşınız dahil hiçbir ateist yalnız değildir.
Bu bağlamda, ortadaki hukuki ve düşünsel çarpıklık ve çifte standarda tüm toplumun dikkatini çekmek istiyoruz.
Bir Grup Ateist

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları