Almanya’nın İstemediği Erdoğan

25 Mayıs 2014 Pazar

Hoş gelmediniz, burada istenmiyorsunuz”.
En son Almanya’nın popüler gazetesi Bild bu başlığı attı.
Geçen hafta Almanya’dan ayrılırken ülkenin etkili yayın organı Frankfurter Allgemeine Zeitung, benzer bir başlıkta “Erdoğan hoş gelmiyor” ifadesini manşetine çekmişti.
Kısaca bütün gazeteler yazdı, politikacılar konuştu…
Her biri kendi üslubunda Erdoğan’a birer birer “Almanya’ya gelmemesini, burada istenmediğini” söyledi.
Almanlar, TC Başbakanı’nın Türkiye’nin gerilimleri ile kutuplaşmalarını Almanya’ya taşımamasını istiyordu.

Almanlar ‘yek vücut’ karşı
Türkler, Erdoğan konusunda aralarında ne denli bölünmüşse; Almanlar da TC Başbakanı hakkında o denli “yek vücut” ve “hemfikir”…
Sağcısından solcusuna… Bulvar basınından üst düzey, sofistike yayın organlarına dek, Erdoğan “istenmeyen adam” ilan edildi
Sokaktaki Almanın gazetesi “Bild”; Erdoğan’ın neden istenmediğini detaylarıyla dün gerekçelendirmiş:
Başbakan’ın Gezi performansı, basın düşmanı tavrı, YouTube-Twitter’ı kapattırması; 17 Aralık’ı hasır altı eden icraatı, yurttaşların özel yaşamına karışması, Alman Cumhurbaşkanı Gauck’un antidemokratik gidişata ilişkin kaygılarını saldırganca yanıtlaması ve en çok Soma’ya bir damla gözyaşı dökmeyip bilakis adeta omuz silkerek yerine “Olur böyle şeyler!” demesi…
Bild”, Batı ve Erdoğan arasında Gezi’den beri büyüyen “yabancılaşma” ile köprü atan tüm gelişmelerin dökümünü yapmış...
Soma yaşandığında bizatihi Almanya’daydım.
Erdoğan’ın Soma trajedisi üzerine sergilediği tavra yönelik günbegün büyüyerek nefrete dönüşen afallama ve yabancılaşmaya doğrudan tanık oldum.
Başbakanlık danışmanının gazetelerde çarşaf çarşaf çıkan “tekme” fotoğrafları, ilk andan “tiksinti” yarattı! Soma manşetlerini Almancadan bana tercüme eden bir Alman tanıdığın sıcağı sıcağına gazete başlıklarını okurken yaptığı damardan yorumu hiç unutmuyorum; Bu nasıl bir ilkelliktir?
Soma’da bir markette akabinde yaşanan tokat” kâbusu ve Başbakan’ın “İsrail dölü! beyanlarına hiç değinmiyorum bile…
Çoğu Almandan duyduğum yaygın “Führer tanımlamaları ardından; muhataplarımın aksatmadan hemen yaptıkları eklemeler şöyle oluyordu:
Biz bir Führer’den kurtulmak için koca bir dünya savaşı yaşadık/Führer bize bir dünya savaşına mal oldu!
Aslında tam böyle bir geçmişten geldikleri için siyasi ve tarihi bilinçleri Avrupa’daki diğer uluslardan daha keskin olan Almanlar; zihinlerinde “Führer” çağrışımına yol açan bir politikacıya kucak açmaya yanaşmıyorlardı…

‘Cennet’in huzurunu kaçıran RTE

Bunlar yetmiyormuş gibi yarın üstelik bir de Avrupa’daki son yılların en önemli Avrupa Parlamentosu seçimleri var.
Eski Kıta savaş sonrası dönemin en beter krizini yaşıyor.
AB’nin önde gelen ülkelerinde popülizmler ve ırkçı sağlar yükseliyor…
Bu geri gidişin tek istisnası Almanya!
Almanyaların birleşme” bahsinin de üstesinden gelen Alman nüfusu; tarihin önüne çıkardığı tüm savrulmalara karşı zafer elde ettiğini düşünüyor.
AB ortaklarının çoğu yüksek işssizlik oranları ve milli gelir daralmalarıyla cebelleşirken Alman ekonomisi pupa yelken ilerlemeye devam ediyor.
İspanya, İtalya gibi güney kanat ülkeleri; ekonomik sorunlarla beraber kurumsal istikrarsızlıklarla cebelleşirken; Alman kurumları tıkır tıkır işliyor.
Fransa gibi yakın döneme dek Almanya ile el ele Avrupa’nın lokomotifi olan çok önemli bir ülke; Sarkozy-Hollande tüy sıklet devlet başkanlarıyla “liderlik krizi” yaşarken; Merkel Berlin’de prestiji, otoritesi ile ülkesinin saygınlığını artırıyor
Wirtschaftswoche dergisinin attığı bir başlıkla ifade etmek gerekirse, Almanlar tüm bunlar nedeniyle yaşadıkları ülkeyi “Almanya Cenneti/Paradies Deutschland” olarak adlandırıyorlar.
Belirsizlik kaygısı ve karamsarlıkla geleceğe bakan diğer AB üyelerinden farklı olarak Alman halkının yüzde 80’i “durumundan memnun”.
AB ortaklarıyla karşılaştırma yapıldığında memnunların” oranı yüzde 90’a fırlıyor!
Ekonomiden, liderlerinden… özetle istikrar ve düzenden memnun Almanlar…
Tam Alman fıtratına uygun şekilde böyle ideal bir “istikrar- düzen tablosu” sağlanmışken, Erdoğan profilindeki” bir liderin, kritik sayılan bir seçim arifesinde ülkenin içine ışınlanması hoşa gitmiyor.
Yarın 8.’si yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri; tüm AB ülkelerinde bir ulusal seçimin provası mahiyetinde…
Almanya’da gerçi güçlü hükümet koalisyonunun özel bir sandık korkusu yok ama…
Erdoğan’ın kutuplaştırıcı söylemlerinin; göçmen karşıtlığından oy kazanan aşırı sağcılara yaraması fikri huzursuzluk yaratıyor. Toplam 751 vekilin bulunduğu Avrupa Parlamentosu’nda; “96” temsilciyle en kalabalık temsil gücüne sahip olan Almanya’da Erdoğan’dan kaynaklanan gereksiz bir “ajitasyon faktörüne” her halükârda sempatiyle yaklaşılmıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları