'Başakşehir Laboratuvarından' Gezi'ye Bakış

29 Haziran 2013 Cumartesi

Başakşehir’e hiç gitmedim. Bu semtin adı telaffuz edilince şimdiye dek ilk aklıma gelen şey muhafazakâr bir yazarın yakın dönemde kaleme aldığı “ikinci eşler muhiti” yazısı oluyordu.
Avrupa’nın önde gelen gazetelerinden
“Repubblica”da dün Başakşehir hakkında üç sayfalık bir yazı görünce ünü Türkiye sınırlarını aşan “fenomen semti” araştırdım.
“Başakşehir” denince internette bakın kayda düşülen konular neler:
* Bir RP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi projesi. Hilal Başak konutları projesi ürünü. RP bayrağının hilal ve başağı.
“Hilalşehir”
*AKP’nin kalesi.
Tayyip’in askerlerinin yetiştiği ilçe…
*Muhafazakâr ağabeyler, amcaların 2., 3., 4. eşleri için ev tuttukları şehir. Modern Osmanlı haremi…
*Misafirlikte harem-selamlık oturulur. Herhangi bir genel etkinlik olduğunda da dağılım bu şekildedir.
*Çoğu kızları kapalı olmalarına rağmen parmak kalınlığında makyaj yapmaya, dar bluzlar, ceketler giymeye, parfüm banyosu yapmaya bayılırlar.
*Metrekarede cami yoğunluğu ve 84 camisi ile öne çıkan semt.
*İçki satılan yeri olmayan, açılmasına izin verilmeyen bir toplu konut.
*Lüks otomobillerin son yıllarda cirit attığı yerleşim birimi.
*4.6.2013’te direniş yürüyüşü yapılan ilçe (Kaynak: Ekşi Sözlük.)

‘Homojen dindarlık’ saplantısı

Sonuncu madde için bir Youtube bağlantısıda verilmiş. www.youtube.com/watch?v=jtfsabp-yq4 linke girip baktığımda, videonun orada olmadığını gördüm. “Repubblica”da anlatılan en ilginç konu oysa ki buydu: Tamamıyla bir AKP projesi olan Başakşehir sakinlerinin bile Gezi Direnişi’ne katıldığı anlatılıyordu yazıda ama bir gizli el, heyhat abra kadabra Başakşehir direniş videosunu yok edivermiş.
AKP dışında kalan dünyanın gerisi ısrarla hâlâ
“Gezi”yi anlamaya, direnişi kodlamaya çalışıyor. Gezi’nin mesajlarını çözmek için siyasetçisi, gazetecisiyle dört koldan seferber oluyor.
Söz ettiğim
“Repubblica”nın en ünlü yazarlarından olan Bernardo Valli, örneğin Gezi’yi tetikleyen dürtüleri anlamak için ta İstanbul’a kadar gitmiş. Bahçeşehir’den bir öğretim üyesi kendisine “Gezi’yi anlamak için Başakşehir’e gitmesini şart koşunca”; İtalyan gazeteci ilgisini baştan sona “AKP’nin yeni (İslamcı) orta sınıfının laboratuvarı” olarak tanımladığı bu semte yöneltmiş.
Gazetenin yorumuna göre Erdoğan’ın yapmayı amaçladığı şey -kısaca-İstanbul’un tamamını
“homojen dindarlık anlayışı etrafında şekillendirilmek istenen” bir dev Başakşehir’e dönüştürmek!
Ada’sıyla, Moda’sıyla, Taksim’iyle, Cihangir’i, Kadıköy’ü, Yeniköy’ü, Bostancı’sıyla Başakşehir olan bir İstanbul, giderek Türkiye düşünün…
İtalyan gazetesi tarafından “
büyük düşler peşinde koşan bir ahlakçı” sözleriyle tanımlanan Erdoğan’ın kalbindeki aslan, AKP belediyeciliği altında mantar gibi biten “uydukentler” misali ülkeyi formatlamak.
Ama hayatın gerçekleri,
RTE’nin “megaloman projelerine” uymuyor. Hizadan hiç çıkmamak üzere kodlanmış “Başakşehir pilot bölgesinin” sakinleri bile zamanla görünen o ki AKP toplum mühendislerinin öngörmediği bir değişim içine girmiş.
“Bir yanda kökünü laik Atatürk Cumhuriyetinden alan burjuvazi ile diğer yanda İslamcı burjuvazi var” diyor Valli: “Bu iki burjuvazi yan yana ve farklı iki yaşam tarzı geliştiriyor ama birbirine yabancı düşseler de bu iki yaşam tarzı karşılıklı etkileşim yaşıyor. Kâh birbirini dışlıyor ve kıskanıyorlar, kâh birbirlerini taklit ediyorlar…”
Gezi Direnişi’ni bir laiklik-İslamcılık çatışması yerine son kertede, bu benzemezlerin git gide benzeşmesi/yakınlaşması ve yan yana gelmesiyle açıklıyor İtalyan yorumcu.
“Model uydu” Başakşehir’den dahi direnişe destek verilmiş olmasını böyle açıklıyor ve “Tepkinin Erdoğan otoriterizmine, Erdoğan’ın megaloman projelerine, genelde özel yaşama müdahaleciliğine gösterilen bir genel reaksiyon” olduğunu söylüyor. Laikler ve dindarların “müdahaleci baba” -Erdoğan’a!- omuz omuza tavır koyduklarını belirtiyor.

‘Diyalog yolu açık tutuldu’

AKP’nin dünyaya hâlâ “dış mihrak” ve “komplo” masallarıyla anlatmaya çalıştığı “Gezi”yi, elin adamları bu derece ayrıntılı “Başakşehir röportajlarıyla” masaya yatırıyor.
Sade İtalyan basını değil, Çizme parlamentosu da
“Gezi sonrası Türkiyesi”ni tartışmakta.
Senatoya, AB ile son gelişmeler hakkında ayrıntılı bilgi veren İtalyan Dışişleri Bakanı
Emma Bonino, “22. faslın ertelenmesini”, “görüşmelerin hepten kilitlenmesindense beklemek daha iyidir” şeklinde açıkladı.
Telefonda kendisine düş kırıklığını ileten Davutoğlu’nu da bu sözlerle teselli ettiğini söyleyen Bonino; “AB ile Türkiye’nin kafa kafaya gelmesi engellendi ve diyalog yolları açık tutuldu” dedi.
Türkiye’de sonucu bir zafermiş gibi sunan ancak konuştuğu AB’li mevkidaşlarına telefonda ağlaştığı anlaşılan Davutoğlu’nun
“hayal kırıklığını” böylelikle faş eden İtalyan bakan; parlamento konuşmasında Gezi bağlamında ayrıca “Türk hükümetine uzlaşmacı çözümlerden yana ısrarla ılımlılık çağrısı yaptıklarını” belirtti.
Bonino bu vesileyle bir kez daha
“demokrasinin yalnız seçim kazanmak olmadığını, aynı zamanda yurttaşlara kulak vermek demek olduğunu” yineledi.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları