CHP ve boşluk

17 Eylül 2023 Pazar

“Hacı Bekir Şekercisi de Kurukahveci Mehmet Efendi de” diyordu Ahmet Tan pazar günkü harikulade yazısında: “100. yıllarını daha anlamlı törenlerle kutlamıştı.” 

Bundan veciz ifade edilemez. 

El hak çünkü bundan kuru, renksiz, duygusuz, içeriksiz, boş, hatta-bommboş, anlamsız, heyecansız kutlamalar düşünülemez. 

Tıpkı 100. yıl için asılan sokak afişlerindeki o basma kalıp ifadeler gibi… 

“100. yıl mirasıyla yeni yüzyıla” deniyor yasak savmak için konulan sözgelimi sokak afişlerinde.

Bazılarında Kemal Kılıçdaroğlu fotoğrafı kullanılmış. 

Bazılarında antipati katsayısını artırmamak maksadıyla bundan sakınılmış. 

Çünkü Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafının yanında “geçmişin mirası” ile başlayıp “yeni yüzyılla” biten cümleler hemen oksimororon etkisi yaratıyor. 

Kılıçdaroğlu kim? “Geçmişin mirası” ve “yeni yüzyılı okumak” kim? 

Son seçim ile uğranılan yıkıcı yenilginin yüzümüze çarptığı tokat gibi bir gerçek varsa o da kimliksizlik ve koca bir boşluğa denk geliyor. 

Boşluktaki 100. yıl kutlamalarına ilaveten sürreel bir genel başkanlık yarışı (!) eşlik ediyor.

Boşluğun, hem “yüzyıl bahislerinin” el artırdığı, hem geçmişin mirasına sahip çıkılmadığı bir döneme denk düşmesi elbette rastlantı değil. Ama trajik. 

‘BALDIRI AÇIKLAR’ HEDEFTE

 Seküler kesim, özellikle kadınlar kendilerini hiç bu kerte öksüz ve yetim hissetmediler.  

Filenin Sultanları şampiyon oldu. Ama tartışma bitmedi. Devam ediyor. 

“Bacağı baldırı açık 18-20 yaşındaki kızları voleybol maçlarında milletin önünde seyrettirip milli takım diyeceksin, bilmem nerenin sultanı diyeceksin. Ayıptır, günahtır!” diskurları savuran Diyanetçiler var.   

Voleybolcu kızların giyiminin “dinen sakıncalı” olduğu üzerinde cuma vaazı veren din yetkilileri var. 

“Açıklık da… nereye kadar?” diyecek kadar ileri giden köşeciler var: 

Bu hafta okuduğum yazılardan biri örneğin şöyle diyordu:   

“O kadar da değil, elbette bir sınır olacak! 

Peki bu sınır nasıl tespit edilecek? Neye göre? 

TCK 225, ‘Hayasızca Hareketler’e  dair. ‘Hayasızca Hareketler’…. ‘Toplumun sahip bulunduğu ortak edep, ar, haya duygularının, edep, törelerin ihlali, incitilmesi… temizliğine saldırı niteliği taşıyan hareket, tutum, davranışlar’ suç olarak nitelendiriliyor. Suç. 

Yani ortalıkta öyle istediğiniz gibi dolaşamazsınız!

Sınır neymiş? 

Kanuna göre, toplumun sahip bulunduğu ortak edep, ar ve haya duyguları.”

KALECİ YOK

Gel de ilahiyatçı Cemil Kılıç’ı anma!

Ne diyordu Kılıç?

“Özgürce türban takmıyoruz diye başladılar. Geldikleri nokta kızların neden baldırı bacağı açık!”

Nasıl bu kadar rahat el artırabiliyorlar? Çünkü kale boş. Kalede Kılıçdaroğlu var. 

Ne geçmişin mirasına sahip çıkıyor, ne mevzu edilen yeni yüzyılı okuyabiliyor!

Nedir yeni yüzyılın yeni kodları?

Büyük kültür savaşları. 

Doğu-Batı, Müslüman-Laik, Sünni- Alevi şeklinde  Türkiye’de bunları uzatabilir ve adına “uygarlık savaşları” diyebiliriz. 

Ne ki uygarlığın barbarlık karşısında!- tekil olduğuna atıf yapan okurlar adına kulturkampf (kültürler savaşı) kavramı üzerinden devam edelim:  

Kulturkampf, 19. yüzyıl sonu Bismarck Almanya’sında devlet-din çatışmasna göndermede bulunan bir deyim. 20. yüzyıl ideolojileri ve sol-sağ karşıtlaşmasının yerine günümüzde kimlikler savaşının bayrağı ile geri dönüyor.

Ve o derece güçlü bir şekilde geri dönüyor ki 2024 ABD başkanlık seçimlerinin itiş gücü olarak görülüyor. 

Yüzeysellikle malul “uyanmacı/woke” liberallerle, neredeyse kölelik dönemi gericiliği arasında geçecek ABD’deki başkanlık yarışının baş belirleyicisi kesin kültür savaşları olacak. 

Kıl payı ile de olsa muhafazakârların fark attığı 2023 yazının son İspanya seçimleri ile keza Akdeniz’de radikal sağcı Giorgia Meloni’yi gene kimlikçi sloganlarla iktidara taşıyan geçen yazın İtalya seçimlerinde olduğu gibi tıpkı:

“Kimliğimiz saldırı altında. Buna asla izin vermeyeceğiz. Ben Giorgia. Kadınım, anneyim, İtalyanım ve Hıristiyanım. Kimse bunları benim elimden alamaz!” diyerek kazandı Meloni son İtalya seçimlerini.          

Sanki altı yüzyıl öncesinin Otranto savaşının ortasından seslenir gibi… 

Demem o ki.. mesele Türkiye ile sınırlı değil. 

O nedenle de çok ciddi. 

Vahşi kapitalizmle at başı giden bir “kimlikçilik” ve kulturkampf atağı altında dünya. 

İlk çeyreğini doldurmak üzere olduğumuz 21. yüzyılın başlıca kodu bu. 

CHP ne bu kodları okumaya teşebbüs ediyor, ne geçmişi sahipleniyor. 

Genel başkan, Kılıçdaroğlu, Özgür Özel ya da herhangi başka biri olmuş ne yazar?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları