Federasyon, Yerelcilik, Özerklik Üzerine

05 Şubat 2013 Salı

Türkiyede uzunca süredir devletin yeniden yapılandırılması konuşuluyor… \n

\n

Bazen açık, bazen üstü kapalı olarak yürütülen bu tartışma, kâh başkanlık sistemi çerçevesinde, kâh Kürt dilinin kullanımı ile Kürt sorunu, kâh yeni anayasa önerileri kapsamında ortaya atılıyor. Ve sürekli bölük pörçük, kenarından köşesinden sürdürülüyor. Çoğu defa ağızlarda gevelenerek ifade edilen meramın her halükârda yerelleşme yönünde atılmak istenen adımlar olduğu anlaşılıyor... \n

\n

İspanya, 1970ler sonu ile 80ler başında Avrupada yaşanan en büyük yerelleşme reformunu gerçekleştirdiği için bu bağlamda çok özgün bir örnek teşkil ediyor. \n

\n

Ülkenin demokrasiye geçiş süreci kapsamında bu örneği yerinde izlemiş olduğum için, İspanya tecrübesinden çıkarılacak derslerin bizim için önemli olduğunu düşünüyorum. \n

\n

Adı konmadan tartışılan, bu yüzden tam neyin tartışıldığı her zaman pek belli olmayan, Türkiyenin devlet reformu projeleri konuşulurken, İspanyanın dünü ve bugününe bakmakta yarar var. \n

\n

İspanyollar hangi niyetle yola çıktılar ve bugünyerelleşmedenerelere vardılar?\n

\n

İspanyaya yaptığım son gezide kavramaya çalıştığım başlıca konulardan biri de bu oldu. Beklemediğim ölçüde çarpıcı saptamalarla karşılaştım. Değerlendirmeler tersine dönmüş desem yeridir. \n

\n

Demokratikleşmenin olmazsa olmazısayılan yerelleşme ve yerinden yönetimler, egoizmi beslediği”, “eşitlikve de dayanışmaduygularını zedelediği için neredeyse bugün demokrasinin düşmanı sayılmaya başlamış… \n

\n

Demokratikleşme namına tartışılmaz addedilenyerelcilikileözerk devlet modeliher halükârda tartışmaya açılmış… \n

\n

Sırayla gidelim…\n

\n

Demokratikleşmenin bayrağıydı\n

\n

Benim İspanyada yaşadığım 80lerde, bölgesel özerklik getiren demokratik 1978 anayasası yeni geçmişti. Fuerosadı verilen tarihi haklara sahip Basklarla Katalanlara ayrıcalık yapmamak için; Franko faşizminden demokratik devlete geçilirken İspanyanın 17 bölgesine birden özerklik verilmişti. \n

\n

Gerçekte her birinin ayrı parlamentoları ve başkanları olan bu özerk bölgeler, bildiğimiz federal devletlerden başka bir şey değildi. Üniter yapıyı korumak hassasiyetini gösteren ve bu hassasiyet uğruna darbe yapmaktan çekinmeyecek olan askerleri kızdırmamak için jargonda federasyonyerine özerk topluluklardeyimi yeğlenmişti. \n

\n

Özerkliklerinbizatihi mimarı olan demokrasiye geçiş dönemibaşbakanı Adolfo Suarez; Cumhuriyette yaptığımız (6-8/1/1985) tarihli söyleşisinde konuyu, Özerklik sorunu, başlıcaları Bask ülkesi ve Katalonya olmak üzere, yüzyıllar öncesine uzanan bir sorundiye anlatmıştı: \n

\n

Benim işbaşına geldiğim 1976da tüm siyasi güçler tarafından hissedilen bir sorundu bu. O yıllarda sokaklarda işitilen sloganlar özgürlük, siyasi af ve özerklikti. Özellikle Bask ülkesi ve Katalonyada yüzyıllar boyunca sorun olmuş özerkliklere çözüm aramak gerekiyordu. Özerk yönetimde devletin, merkeziyetçi yönetimden daha etkin çalışacağına inanıyordum. İspanyanın birliği ve bütünlüğüne inancım sonsuz olmakla birlikte özerklikleri tanımanın kaçınılmaz olduğunu, karar mercilerini vatandaşlara yakınlaştırmanın etkin yönetim için şart olduğunu düşünüyordum. \n

\n

Sadece sistemin yaratıcısı Suarezle değil, o yıllarda İspanyada kiminle konuşsanız, ademi merkeziyetçilikveözerklikhakkında alınan yanıtlar, üç aşağı bir yukarı bunlar oluyordu. İspanyanın modernleşmesi, otoriter geçmişinden kurtulmasının tek yolu, cafe para todos / herkese bir kahvediye tabir edilen 17 bölgeli bu özerklik sistemiydi…\n

\n

Madalyonun öbür yüzü \n

\n

Ekonomik kriz ve Katalan bağımsızlığı talepleriyle bugün çok ağır baskı altında olan Madridde, bu söylemler ters yüz edilmiş. \n

\n

Özerkliklafını telaffuz ettiğinizde, demokrasiye geçiş yıllarının en büyük hatası oldu demekten çekinmeyen sol entelektüellerle bile karşılaşabiliyorsunuz. \n

\n

Şikâyetlerin ortak dayanak noktası, sistemin bölgesel dayanışmayı ortadan kaldırmasındanbaşlıyor; merkezdeki yoz politikacıları yerelde klonlamasına”, dolayısıyla yolsuzluk”, “rüşvetve yozluğuçarpan etkisiyle katlamasına varıyor... \n

\n

Vatan, millet, Sakarya, ulusun bütünlüğü dışında, en önemli sıkıntı bu: Kaynak darlığı. \n

\n

Bölgelesel parlamentolar ve yönetimler, bölgesel dillerin kullanımı, çok masraf isteyen, büyük bürokrasiler gerektiriyordiyor özerkliği eleştiren İspanyollar ve devam ediyorlar: Vergiler artarken, refah devleti, sağlık, eğitim kalemlerine harcanması gereken paralar, birer derebeyliği andıran bölgesel yönetimlere gidiyor. Bölgesel idarelere eş dost, fuzuli personel dolduruluyor; bunlar merkezle üst üste çakışan işler yapıyorlar, merkezi ve bölgesel yetkiler gereksiz bağlamda birbiriyle örtüşüyor, vergilerden alınan paralarla bölge yönetimleri sonra yurtdışında ne işe yaradığı belli olmayan temsilcilikler açıyorlar, kendi yağlarıyla kavrulamayıp üstüne bir de merkeze borçlanıyorlar…”\n

\n

AB kaynakları daralıp krediler suyunu çekince, demokratikleşme bayrağıolarak görülen yerelleşmeveözerkliklerböyle birden tukaka oluvermiş. Duyduğum şeylere inanmakta zorluk çektim. \n

\n

Sürecek.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları