Krallar Bile ‘Dokunulmaz’ Değil

05 Haziran 2014 Perşembe

Sözü “kanun” olan başbakanın “alikıran başkesen raconunu” eleştirmek adına sıklıkla hani “kral mısın, padişah mısın?” siteminde bulunuluyor ya…
Bu sitemi yapanlar “zamane krallarına” aslında ayıp ediyor…
21. yüzyıl kralları çünkü artık bu denli denetim dışı değil…
Düzene açıkça meydan okuyamıyor, kendilerini kanun üzerinde göremiyorlar. En azından Batı’da durum böyle.
Hukuk devleti” ile bağımlı Batılı monarklar; yasalar nezdinde ayrıcalıklı konum elde edemiyor.
Juan Carlos örneği işte ortada…
39 yıl İspanya’ya hükmeden çok önemli bir kral; kızı ile damadını konu alan yolsuzluk skandalları yüzünden imaj kaybına uğradığı için tacını, tahtını bırakmak zorunda kaldı…
Ülkenin ekonomik, sosyal, kurumsal krizine tuz biber eken “şok” skandallarla statükonun devrilmesinden korkan kral, “velihat” için tahtan çekildi.
Velihat Felipe 15 gün sonra tahtı devralacak.
46 yaşında velihatın “taç giyme töreni”nde de israf, gösteriş ve harcamadan kaçınılacak.
Kriz mağduru halktan tepki almamak için, soyluların katıldığı gösterişli kutlamalar yapılmayacak.
Prens, tacını, İspanya parlamentosu Cortes’in çatısı altında, resmi bir merasimle devralacak.
O andan itibaren Juan Carlos’un, “dokunulmazlığı” kaldırılacak…

Lekeli prenses dışlanıyor
Juan Carlos’un, kocasıyla yolsuzluğa karışan küçük kızı Cristina o dakikadan sonra… ablası ile beraber, protokolde “kraliyetten” çıkacak.
Yeni Kral Felipe, skandallarla yaralanan kardeşini kamuoyunda aklamak ve parlatmak amacıyla onu… yanında kilise ayinine götürmek veya arabasında gezdirmek yerine; saray protokolünden silerek çıkaracak!
Hayali konferanslar”, “hayali danışmanlık” hizmetleri için kocasıyla, kamu fonlarını iç ettiği söylenen Prenses Cristina, böylece devlet nezdinde dışlanacak.
Yalnız bu değil…
Cristina ve “hortumculuğu” kanıtlanan eşi İnaki Urdangarin hakkındaki kanuni süreç de devam edecek.
Davaya bakan yargıç Jose Castro’ya bu arada hiçbir zarar gelmeyecek.
Bakar mısınız? İspanya’da kral gidiyor, yargıç yerinde oturuyor…
Onun için diyorum ki Erdoğan’a “kral mısın?” diye sataşırken iki kez düşünün!
O varsaydığınız krallar orta çağda kaldı…
Çağın kralları insanlara ağzı var dili yok “teba” muamelesi değil, “eşit yurttaş” muamelesi çıkarmaya mecbur kalıyor ki İspanyol halkına bu dahi yetmiyor!

Tarihi bahisler geri dönüyor
Kralın tahtı bıraktığını açıkladığı pazartesi günü, İspanya’nın kentlerinde “Viva Cumhuriyet!” isyanı çıktı.
Öfkelilerin” başkaldırısıyla gündeme gelen başkent Madrid’in “Puerta del Sol” meydanını devr alan göstericiler, ellerinde- iç savaşta yenik düşen cephenin simgesi…- Cumhuriyetçi bayraklarla “İspanya yarın Cumhuriyetçi olacak!” sloganı attı.
Öfkeliler” ve Avrupa Parlamentosu için girdikleri ilk seçimde “yüzde 8 oy” alarak siyasi panoramayı sallayan yeni Podemos ile komünist Izquierda Unida partisi yoldaşları ve gençlerden oluşan “Cumhuriyetçilerin” gösterisi; İspanya’da “cumhuriyetçilik idealinin” ölmediğini kanıtladı.
İspanya gibi ruhu bölünmüş bir ülkenin bize gösterdiği diğer bir ders te işte bu: Şizofren kimlikli ülkelerde “geçmiş” geçmiyor, asla bitmiyor.
Kralın “şok” yaratan açıklamasından bir gün önce El Pais’te çıkan bir yazı: “Geçmişle işimizin bittiğini zannediyoruz ama geçmişin işi, bizimle bitmiyor!” diyor, “Bugün imkânsız görünen, yarın olabiliyor. İşte bakın kentliler coğrafyasında yeni bir satranç başladı...” diye ekliyordu.
Parlamenter monarşi”ye karşı, “cumhuriyetçilerin” bayrağına sarılan İspanya’nın “orta sınıf, öfkeli kentlileri”; şimdi gerçekten yeni bir “satranç başlatmak” istiyor.
Bizde I. Meşrutiyet’le çakışan dönemde çok kısa bir I. Cumhuriyet yaşayan; ardından iç savaşla sona eren, 1931’de II. Cumhuriyet’i kuran İspanya’da, 1936-39 arasındaki kanlı kardeş kavgasını, monarşist kamptaki General Franco kazandı.
40 yıl İspanya’nın kaderine hâkim olan Franco; 20. yüzyılın son çeyreğinde yatağında ölmeden önce devleti (galip gelen cephenin devamcısı olarak görülen) Juan Carlos’a emanet etti.
1975’te anayasaya yemin eden kral, böylece işbaşına geldi.
Puerta del Sol” da şimdi “cumhuriyet isteriz!” diye bağıranlar yalnız “kralın ailesinin yolsuzluklarına” değil; bu tarihi plana itiraz ediyor.
Franco’nun emanetçisi gördükleri kral soyundan başka bir vârisin tahta çıkmasını; “rejimin meşruiyeti” ile ilintlendirdikleri sorunu yok etmeyeceğini varsayıyorlar.
İspanya’nın “tam demokrasi” olması için “cumhuriyet” istiyorlar.
Cumhuriyet/monarşi çekişmesinin mazisi özetle çok uzun İspanya’da…
Ama halen “kurulu düzen” partileri çoğunlukta.
Rejim değişikliği” ancak 2/3 çoğunluk gerektiren bir anayasal değişiklikle mümkün.
Cumhuriyetçi partilerin oranı ise yüzde 30’u geçmiyor. Felipe’nin tahta çıkmasının engellenmesi bu nedenle mümkün değil.
Ama İspanya’nın meydanlarında daha epey “cumhuriyet” çığlığını duyacağımız aşikâr.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları