Madrid Mektupları (8) 'Kanı Kim Durduracak?'

02 Şubat 2013 Cumartesi

“Krizin en korkunç yanı konut kredisi’ intiharları” diye söze giriyor dostum; “Bu kış başı Bilbao’da 53 yaşındaki bir kadın ev kredisini ödeyemeyince dördüncü katın penceresinden atladı. Aynı şekilde Malaga’da bir başka kadın kendisini boşluğa bıraktı. Bankalar, ipoteklerini ödeyemeyenleri savcılığa veriyor; savcı polise başvuruyor, polis evin hemen boşaltılmasını istiyor. Yersiz yurtsuz kalmakla yüzleşemeyen insanlar intiharı seçiyor. İnşaat balonunun yarattığı bir insanlık dramı bu!”
“2003’ten sonra konut kredileri çok ucuzladı” diye anlatmaya devam ediyor dostum: “İnşaatçılar, emlakçiler, ev sahibi olmak isteyenler 40-50 yıllık uzun vadeli konut kredileri ile borçlandılar ve satın aldıkları evleri ipotek ettiler. ABD’de olduğu gibi bu insanların kredilerini geri ödeyebileceklerine dair hiçbir garantileri yoktu. Ancak çarkın dişlileri tam gaz çalışıyordu. Aldığınız kata ertesi gün ‘satılık’ ilanı koyup fiyatının çok üstünde satıyordunuz. Apartman fiyatları tavan yapmıştı. Bu dalgada konut kredisi veren bankalar da ipotek değerlerini çok yüksek tutmuştu. Çarkın tıkandığı noktada iş tersine döndü. Piyasaya kapılan çok sayıda alıcı, konut kredilerini geri ödeyemedikleri için yalnız evlerinden olmakla kalmadılar, ayrıca bankalara borçlandılar. Bu konumdaki tüketiciler hem evlerini vermek, hem üstüne ipotek borçlarını ödemek zorunda şimdi. Böyle çaresiz 400 bin insan var...”
Mısır firavunlarından kalma
“Debod Mabedi’ne” bakan bir apartman katında konuşuyoruz…
Madrid’in göbeğinde Mısır mabedinin ne işi var diyeceksiniz?
İki bin küsur yıllık bu Eski Mısır eserlerini, Asvan Barajı’nın yapıldığı ’60’larda şehre Mısır hükümeti hediye etmiş. Amon ve İsis tanrılarına adanan mabedin sular altında kalmasındansa, tarihi yapıtı kurtaracak ülkelere Kahire bağış yapmayı vaat etmiş. İspanya’nın yardımı karşılığında yerinden sökülen bu muhteşem eser gemiyle önce Valensiya’ya getirilmiş. Oradan buraya t
aşınıp orijinal konumuna uygun şekilde karşımızdaki geniş parkın içine monte edilmiş.

\n

İnebahtı dağa taşa yazılmış

\n

Madrid’de yaşadığım yıllarda gazetecilik yapan arkadaşım, üst düzey bir bürokrat... Günbatımlarıyla ünlü Sierra de Guadarrama Dağları’na bakan evi, nevraljik kent merkezi İspanya meydanı/Plaza de Espana’ya on beş-yirmi dakika mesafede.
Az ileride kralın yalnız resmi davetlerde kullandığı
“Kraliyet Sarayı” ile sadece yayalara açık olan görkemli başka bir meydan; “Oriente Meydanı” bulunuyor.
Sarayın yamacındaki meydanın karşı tarafında da Madrid’in küçük ve görkemli opera binası dikkat çekiyor.
Yarım ay şeklindeki yarı yuvarlak meydanın saray yanından, opera cephesine kıvrıldığınızda,
Cervantes’in bir kolunu yitirdiği İnebahtı Savaşı’nın anısına ithaf olunan “Lepanto/İnebahtı” sokağından geçiyorsunuz.
Geçerken yerde dev puntolarla, asfalt üzerine metal harflerle döşenen
, “Yunanistan’ın İnebahtı körfezinde Miguel de Cervantes Saavedra 7 Ekim 1571’de İspanyol, Venedik ve Papalık filolarının Marquesa kadırgasında, Türk donanmasının yenilgisine tanık oldu” yazısı önünüze çıkıyor. Yazının ardından karşınıza çıkan ilk köşede, Madrid’in en keyifli kahvelerden biri olan Oriente Meydanı’na nazır “Cafe de Oriente” ile karşılaşıyorsunuz.

\n

Dört kişiden biri işssiz

\n

Burası turistlerle üst orta sınıf gelir gruplarının rağbet ettiği bir yer olduğu için, kriz buralarda pek hissedilmiyor. Ancak “ipotek krizi intiharlarına” kaldığımız yerden devam ederken arkadaşım “Orta sınıf İspanya’da yok oluyor” diyor; “Zenginler hâlâ çok zengin. Ama orta sınıfın yerini gitgide alt orta sınıflar alıyor. Avrupa’nın en yüksek işsizliği burada. Dört kişiden biri işsiz. Gelecek perspektifi olmayan gençlerin işssizliği (yüzde 55) büyük bir dram…”
“İnsanlar nasıl ayakta kalıyor?” şeklindeki soruma dostum; “Tüm Akdeniz ülkelerinde güçlü olan aile bağları ve aile yardımlarıyla” diyerek karşılık veriyor: “Bir de tabii paralel ekonomi var!”
Görünebilir gelecek için beklentilerin ne olduğunu sorduğumda ise
“kemer sıkmak”tan başka bir yanıt alamıyorum.
Bir yıldır görevde bulunan muhafazakâr Rajoy hükümeti sadece kemer sıkıyor.
Vergiler artırılırken, memurlara ikramiyeler kaldırılıyor, emekli maaşları donduruluyor, kamu taşımacılığı zamlanıyor, kamu harcalamalarında genel kısıntılara gidiliyor ve öncelikli olarak da sosyal güvenlik, sağlık harcamaları kısılıyor.
Sağlıkta geniş çaplı özelleştirme öngören hükümetin bu hazırlıkları karşısında, beyaz önlüklü sağlık personeli Madrid’de sık sık protestolar yapıyor.
İspanyol başkentine ayak bastığım ilk gün karşılaştığım sağlık personelinin bu gösterilerine burada
“huelga blanca” (ak grev) diyorlar.
“Halk Partisi/Partido Popular”ın bulunduğu “Calle Genova” Sokağı’nda öfkeyle yürüyen sağlık sektörü mensupları her fırsatta, “sağlığımızı satışa çıkarıyorlar”; “Sağlık Satılmaz, korunur”, “Halk kanıyor. Kim kanamayı durduracak?”, “Sağlık ticaret değildir” sloganlarıyla feryat ediyor.

\n

Sürecek.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları