Müslüman Kardeşler'in 'Demokrasiyle' Sınavı

07 Temmuz 2013 Pazar

“Mısır demokrasisini” yıkan “darbe” neden oldu?
“Darbe-demokrasi” polemiklerine dalmadan önce işin bu noktaya neden geldiğini anlayalım…
Arap dünyasının ünlü yazarı
Tahar Ben Jelloun’un çok öz bir tespiti var: “Müslüman Kardeşler, Mısır’ın sadece kendilerine ait olduğunu düşündü!” diyor.
Mısır’da seçimle işbaşına gelen Devlet Başkanı
Mursi’yi alaşağı eden müdahale “darbe” olmasına “darbe” de, Müslüman Kardeşler’in “malına dönüşen” rejim gerçekten demokrasi miydi?

\n

‘Her gün bir parça yitirdik!’

\n

Mısır’ı anlattığı “Yakupyan Apartmanı” isimli kitabıyla dünya çapında ün kazanan bir başka Arap yazar Ala el Asvani de gelinen noktayı, “Müslüman Kardeşler’in iktidarda kaldığı her ilave günde, Mısır’ın bir parçası yitirildi” diyerek özetliyor.
Mısır’ın kaynaklarını yağmalamak ve iktidar odaklarını ele geçirmek savaşında; tüm denge-fren mekanizmaları devre dışı bırakılmış...
Muhalefet,
“altta kalanın canı çıksın” hırsıyla dışlanmış...
85 yıl ardından ilk kez ele geçirilen iktidar nimetlerine,
“Kardeşler” kendilerinden başka kimseyi ortak etmek istememişler. Muhalefet ve azınlığa, “parya” muamelesi yapmışlar...
“Sandığın namusuna gölge düşürülemez” söylemiyle bugün “demokrasi havariliği” yapanların unuttukları en önemli nokta ayrıca, oyların büyük oranda “satın alınmış” olması…

\n

‘Sandık namusu şekerle oy almak mı?’

\n

Darbeler tarihinde verdiği onurlu mücadelesiyle medyada ayrı bir yere sahip olan İspanya’nın “El Pais” gazetesi, bu noktaya mim koyuyor ve “Demokrasi bu mudur” diye soruyor:
“Gösterilen bir kutucuğun içini doldurmayana, ‘yoldan çıkmış’/ ‘kâfir’ muamelesi yapılacak; torbayla dağıtılan şeker, un, pirinç karşılığında oy talep edilecek, gereğinde gözdağı verilecek… Demokratik süreç bu mudur?.. Demokrasi yalnız sandıktan geçmez. Demokrasi, sadece ait olduğu cemaate değil… tüm halka hizmet eden bir devlet başkanı ve kapsayıcı hükümet demektir. Demokrasi, topluma köle muamelesinde bulunmak değil, hukuk devletine saygı göstermek demektir…” (6 Temmuz 2013, El Pais; Los errores de los Hermanos/Kardeşlerin Hataları)
Dış yardımlara karşın belini doğrultamayan Mısır ekonomisini yönetmeyi beceremeyen Mursi’nin yeteneksizlikleri bunlara eklenince; meydanın öfkesi gemlenemez olmuş…

\n

Suriye faktörü

\n

Arkadan bu öfkeye “Ortadoğu jeopolitiğinin satrancı” eklemlenmiş, film kopmuş, generaller devreye girmiş.
“El Pais”teki bir başka analiz (La guerra siria arrastra a Morsi/Mursi’yi Suriye savaşı devirdi/sürükledi); “Suriye’de Alevi rejimine açılan cihadı desteklemek, Mursi’nin devrilmesinde tayin edici rol oynadı” diyor; Mursi’nin aldığı pozisyonun generallerle arasını telafi edilmez şekilde açtığını söylüyor
Anlatılanlara göre, Mursi’nin
“Suriye rejimine karşı cihad çağrısı” olarak algılanan 15 Haziran’daki son açıklamaları ardından, Mısır ordusunda alarm çanları çalmış. El Kaide lideri Ayman el Zevahiri’nin Mısırlı olduğunu hatırlatan “El Pais”, generallerin bu konuda çok hassas olduğunu ve “Şam’a karşı savaşmak amacıyla Suriye’ye cihatçı olarak giden Mısırlıların, ‘El Kaideci’ olarak geri dönmelerinden” çekindiklerini belirtiyor. Mursi’nin, Suriye rejimine açtığı savaşı desteklemeyenleri ayrıca “dinden çıkanlar” şeklinde nitelendirmesi bardağı taşıran damla olmuş.
Ordu, Mursi’nin mesajlarını ülke çıkarlarıyla beraber
“Mısır’daki ortak yaşama” bir tehdit olarak görmüş...
Suriye bağlantılı gelişmelerin Mısır’da yaptığı
“kısa devre” aslında, Katar şeyhliğindeki ani ve beklenmedik iktidar değişikliğinin de arkasındaki dinamik olarak görülüyor.
Katar’da haziran sonunda hesapta olmayan biçimde yetkilerini oğlu
Halit el Tamim’e devreden Emir Şeyh Hamad, bu hamleyi meğerse Mısır’daki gelişmelerin kokusunu aldığı için yapmış!
Berlusconi ailesinin gazetesi “Il Giornale”de yazan ünlü Ortadoğu uzmanı Gian Micalessin de Katar olayının perde arkası için mealen şunları söylüyor:
61 yaşındaki emir, 2022 Dünya Kupası’nın peşinde koşuyor, Paris Saint Germain takımını alıyor, Volkswagen Porsche’nin hissedarı oluyor, Süveyş Kanalı’nın kontrolünü ele geçirmek gibi çılgın projeler peşinde koşuyor…
Beri yandan da isminin başharfleri
“HBJ” logosuyla anılan kendi Dışişleri Bakanı Şeyh Hamit bin Jaber el Thani kanalıyla; siyasi İslama destek veriyor.
Müslüman Kardeşler’e Mısır’da olukla para akıtıyor,
Kaddafi’yi düşürüyor ve Suriye’de isyancılara silah yardımı yapıyor.
Washington, Paris, Londra; Suriye’deki silahların yanlış ellere düşmesinden rahatsız olunca, “emir”in kulağını çekiyorlar ve ivedilikle kendisinden bu “politikayı değiştirmesini” istiyorlar.
“Emir”; siyasi İslamın Katar’daki başlıca hamisi ve kuzeni olan Dışişleri Bakanı HBJ’yi görevden almış olmamak adına, kökten değişime gidip kendi yetkilerini de oğluna devrediyor. Böylece genç emirle Katar’da yeni yönetim siftah yapıyor…
Büyük belirsizliklere gebe Mısır ve Katar’daki bu son yetki değişimiyle birlikte zarlar Ortadoğu’da yeniden atılıyor.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları