Swoboda'nın Çifte Standardı

21 Mayıs 2013 Salı

Değerli okurum Tunç Tayanç, Swoboda’nın Kılıçdaroğlu önünde serdettiği “çifte standart”ı; candamarından kavrayan bir örnekle anlatmış…

\n

“18 Mayıs 2013 yazınıza (‘Yetmez ama Evet’çi Swoboda’dan Son Ayar’) ek bir bilgi vermek istiyorum” diyen Tayanç, “Sağnak”a şu çarpıcı notu göndermiş:
“Swoboda’nın ne söylediğinin İngilizce ya da Almanca metinlerine ulaşamadım; bizdeki kitle iletişim araçlarında yer alan sözlerin de ne kadar gerçeği yansıttığı konusunda kuşkuluyum. Ancak konu bu değil; Kılıçdaroğlu’nun Esad ile Erdoğan arasında sadece ‘ton farkı’ bulunduğuna ilişkin sözlerine tepki göstermesini ‘seçilmiş bir kişiye duyduğu saygı’ ile açıklamaya kalkıştığının belirtilmiş olması...
Ekte gönderdiğim Almanca metinleri tam olarak çevirtebilirseniz, yeri geldiğinde kendi ülkesinin seçilmiş bir kişisini, Jörg Haider’i, -hiç haksız olmasa da- ‘yabancı düşmanı’, ‘ırkçı’ ve ‘milliyetçi’ olarak nitelendirerek Nazi Almanyası ile karşılaştırmaktan kaçınmadığını göreceksiniz. 16 Mart 2000’de Avrupa Parlamentosu’nda bulunan temsilcilere yazdığı mektupta, böyle bir kişiye karşı AB’nin uyguladığı ‘yaptırımlar’ için teşekkür etmektedir.
Bir başka anlatımla, Kılıçdaroğlu’nun ‘Esad-Erdoğan’ karşılaştırmasının benzerini, belki de daha ağırını kendisi yapmış, ‘Jörg Haider-Nazi Almanyası’ karşılaştırmasında bulunmuştur. Ve bunu yaparken Haider’in de ‘seçildiği’ni, bu nedenle -Kılıçdaroğlu’na yönelttiği eleştirilerin temeli olarak ileri sürdüğü- ‘saygı duyma’ yı kendisinin de umursamadığını zamanında göstermiştir.
Yazdıklarımdan, Haider’i savunduğum ya da Swoboda’nın sözlerini hafifletmeye çalıştığım sonucunu çıkarmayın; tersine, ‘seçilmiş kişiye saygı gereği’ gerekçesinin nasıl bir yalan olduğunu göstermeye çalışıyorum. İyi çalışmalar dilerim. Tunç Tayanç”
Tayanç’ın eklediği metinleri-Almanca bilmediğim için!- “daha ayrıntılı ve kapsamlı değerlendirme” adına, sevgili okur temsilcimiz Güray Öz’e ilettim...
Swoboda’nın Haider için –armudun sapı, üzümün çöpü demeden!- geçmişte uluorta yapmış olduğu eleştirileri; bugün
“seçilmişlik” kontenjanından Erdoğan’a kondurmaması, her halükârda izaha muhtaç muazzam bir çelişki. Tayanç’a, bu ilginç çifte standarda dikkat çektiği için şapka çıkartıyoruz!

\n

‘Bu lüksümüz artık yok!’

\n

Kılıçdaroğlu-Swoboda yazısı için Şili’nin başkenti Santiago’dan yazan Sacit Yüceer; “Sizi canı gönülden kutluyorum” diyerek ekliyor: “Ülke genelinde CHP’yi eleştiren eleştirene... Ama Türkiye’nin artık böyle bir lüksü yok. Bu densiz Avrupalının hakkından gelen yazıyı da, Avrupa nosyonu olan sizin yazmanız çok iyi olmuş. Ben burada serbest çalışan bir işadamıyım. Ankara Üniversitesi mezunuyum. İspanya’da yaşadım. Yazılarınızı ilgi ile okuyorum.”
Zafer Güney, aynı yazıyla ilgili olarak “İnanın, her yazınıza teşekkür etmek istiyorum... Bu sefer yazmak kaçınılmaz oldu” diyor: “Bit yeniği aşikâr olmasına rağmen taşları yerine koyamıyordum, sayenizde konu benim için tam açıklığa kavuştu” diyor...

\n

‘Döne Nine bu kadar güzel okunur’

\n

Bir fotoğrafçı olan Zeynep Hanım ise; “Reyhanlı Bizim ‘Guernica’mız” başlıklı nefis yazınız için sizi kutluyorum” diyor ve ekliyor: “Fotoğrafı, bu kadar güzel okuduğunuz için teşekkür ediyorum bir fotoğrafçı olarak. Özellikle yazınızı arkadaşlarıma okumaları için gönderdim. ‘Olmaz Olsun Yamyamlık Siyaseti’ başlıklı yazınızdaki videonun içeriğini de öyle bir anlatmışsınız ki videoyu izler gibi oldum. Videonun kendisini izlemeyi de düşünemiyorum. Böyle devam ederse bu sahneleri yaşayacağımız günler çok uzakta değil...”

\n

‘Guernica’ya başka bakmak...’

\n

“Ben Cumhuriyet okunan bir evde doğmuş ve kendimi bildiğimden beri de Cumhuriyet okuyan 55 yaşında biriyim” diyerek yazan okurumuz Nuray Hanım; “Son 7 senedir seramik yapmaya başladım” diye anlatıyor ve “seramik hocası” ile “Guernica-Reyhanlı” yazısı üzerinde aralarında gelişen diyaloğu şöyle aktarıyor:
“Üç senedir de sayın Ayfer Karamani’nin öğrencisi olma şansına sahip oldum. Ayfer Hanım 80 yaşında olmasına ve gözleri de giderek az görmesine rağmen atölyesine gelmeye ve biz son kabul ettiği birkaç öğrencisine bilgilerini aktarmaya devam ediyor. Ben de ona iki aydır (ne yazık ki bu geç aklıma geldi) öncelikle çok sevdiği Sayın Bekir Coşkun’un yazılarını sonradan da Cumhuriyet’ten haftalık kestiğim birçok yazıyı okumaya başladım. Bu uzun girişi yapmamın sebebi 14-16 Mayıs tarihlerindeki yazılarınız...
Ayfer Hanım’ın söylediklerini iletmek istedim. Bana, bunca yıllık sanatçıya bile Guernica’ya başka açılardan ve başka gözle bakma şansını verdiğinizi; eve gider gitmez de öncelikle tabloyu tekrar inceleyeceğini söyledi. Yazınız gerçekten çok etkileyici ve mükemmeldi. Aklınıza ve ellerinize sağlık...”
Öyle içten satırlar ki bunlar...
Buraya taşıyamadığım tüm diğer sevgili okurlara da bu vesileyle teşekkürü ben de borç bilir; sizlerden gelen bu mektupların benim için bu mesleğin en büyük hazinesi olduğunu bilmenizi isterim.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları