‘Türkiye’yi Obama Kaybetti’ (4)

20 Ekim 2013 Pazar
“Avrupalılarla Amerikalıların da önemli
hataları oldu” diyor Prof. Stefano Silvestri
Türkiye’nin saplandığı Ortadoğu açmazlarını
anlatırken ve “Batı’nın Arap Baharı politikaları
bir badire oldu” diyerek devam ediyor:
“Önceki dönemin diktatörlerini desteklemek,
arkasından Müslüman Kardeşler’i her eleştiriden
muaf tutarak gözü kapalı ‘tek çıkar yol’
görmek, sonra da (Müslüman Kardeşler’le) bir
daha ilişki kuramaz hale gelmek hep Avrupa
ile ABD’nin hataları. Erdoğan’ın, Türkiye’yi
Ortadoğu ve Orta Asya’nın merkez gücüne
dönüştürmek konusundaki aşırı iddialı ve
ihtiraslı politikaları da süreçte bu hatalara
eklemlendi…”
Çizme’nin etkili ve en tanınmış askeri
stratejistlerinden Prof. Silvestri ile Türkiye’nin
“stratejik özerklik” arayışını, sonuç olarak
geldiği savrulma noktasını ve “Türkiye’yi kim
kaybetti?” sorusunu konuşuyoruz…
‘Çin NATO’yu zayıflatmak
peşinde’
“Türkiye, Şangay İşbirliği Örgütü’yle bir
‘diyalog ortaklığı’ anlaşması imzaladı biliyorsunuz.
Bu nasıl bir şeydir? Ne anlama gelir?”
“Siz üye değilsinizdir ama ülkenizin misal
Orta Asya’daki çıkarlarını ilgilendiren konularda
bazı toplantılara davet edilirsiniz…
Ankara, bunun daha ötesine gitmek ister mi
bilmiyorum. Türkiye, Rusya ve Çin’le gerçekten
bir ittifak yapmak ister mi? Erdoğan geleceğini
sahiden Rusya ve Çin’de mi görüyor?
Türk Başbakanı Çin’in evet yükselen bir güç
olduğunu düşünebilir ama Çin’in, Akdeniz’de
NATO’yu karşısına almak isteyeceğinden kuşkularım
var. Çin için önemli olan NATO adına
mahcubiyet yaratmak ve onu zayıflatmaktır…”
“Türkiye’
ye bu hedefle yaklaşıyor diyorsunuz.
Ankara’nın ‘stratejik özerklik’ konseptine dönecek
olursak…”
“Önemli olan burada Türkiye’nin hangi saikle
stratejik özerklik arayışına girdiğidir.”
“Sizin fikriniz nedir?”
“İki strateji söz konusu olabilir. Bunlardan
ilki, Batı nezdinde ülkenizin değerini ve piyasasını
artırmaktır ancak ben Erdoğan politikasının
bu olduğunu düşünmüyorum. Diğer varsayım
şudur: ‘Dünyada yeni güçler var’ dersiniz: Eski
güçler çökmekte! Biz yeni güçlere katılmak
istiyoruz. Yeni güçler arasında çeşitli gruplaşmalar
oluyor. Mesela BRICS var…”
‘MIKTA bir ittifak değil’
“Mesela MIKTA var. Türkiye MIKTA’ ya katıldı:
Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye,
Avusturalya dışişleri bakanları ilk toplantılarını
geçen ay New York’ta yaptı.”
“Bu gruplaşmalar ne var ki bir ‘ittifak’ oluşturmuyor.
Bunlar olabildiğince gevşek yapılaşmalar.
G20 içinde özellikle pazarlık gücü ve
ağırlık kazanmak amacıyla bir araya geliyorlar.
Her an pozisyon değiştirmelere ve yeni pozisyon
almalara açıklar. Bu son kertede diplomatik
ve siyasi bir oyun. Arkalarında büyük bir dizayn
yok. Şöyle bir durum da var: Sözü edilen
ülkelerin hepsi göreceli olarak sizden çok daha
istikrarlı coğrafyalarda yaşıyor. Avusturalya,
hatta Endonezya için dahi bu böyle. Güney
Kore derseniz ABD ile gayet güçlü bir ittifakı
var. Türkiye, dünyanın en zor noktalarından
birinde. İhtiyacı olduğu bir anda bu ülkelerden
yardım beklemesi mümkün değil.”
‘Obama Erdoğan’ı izlemekle
hata yaptı’
“Bir dönem sürekli ‘Türkiye’yi kim kaybetti?
sorusu soruluyordu. Artık sorulmuyor...”
“Yanıt aşikâr. Türkiye’yi kaybetmekle suçlanacak
olan Obama’dır.”
“Bu çok büyük bir ironi değil mi? Obama
‘Müslüman dünyaya el uzatacağım’ diyerek
geldi. İlk iş ve öncelikli olarak elini RTE’ ye
uzattı. ‘Müslüman dünyaya açılım’ konuşması
için başkanlığa adım atar atmaz Ankara’ya
koştu ve Erdoğan’ı sonuçta o kaybetmiş olacak.
Böyle midir?
“Evet. Bunun nedeni Obama’nın Erdoğan’ın
stratejisini izlemiş olmasında.”
“Sizce Obama’yı Erdoğan mı etkilemiş oldu?
Yoksa Obama, Erdoğan seçeneğini kendisine
uygun mu buldu?”
“Bilmiyorum. Muhtemelen Obama,
Erdoğan’la ‘Müslüman Kardeşler’ üzerinde
mutabakat içinde olduğunu düşünmüştür. Bu,
ABD için oldukça normal bir seçenekti ama
ne var ki muhatap olarak seçilen Müslüman
Kardeşler orada değildi!”
‘Obama, RTE’nin yanlış tercihlerinin peşinden
gittiği için Türkiye ile bugünkü duruma
gelinmiştir!’ diyorsunuz…”
“Evet ve öyle görünüyor ki Erdoğan hatasını
kabul etmeyecek.”
“Bundan sonrası bu koşullarda büyük bir
soru işareti oluyor. Öyle mi?”
“Bir anlamda öyle evet. Türkiye bir soru
işareti. Türkiye geçmişte çok sağlam ve
istikrarlı bir müttefikti. Bugün kimse buna
inanmıyor. Türkiye henüz bir problem değilse
de destek de değil. Türkiye’nin henüz bir
problem olduğunu söyleyemem ama bundan
böyle demirbaş (ortak) da değil.”
 


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları