Olaylar Ve Görüşler

Büyük yıkım ve afet yönetimi - Dr. Bülent BÜBER

10 Nisan 2023 Pazartesi

Ülkemiz 6 Şubat’taki iki büyük depremle sarsıldı. Bu yıkımın “fiziki” ve “toplumsal” artçıları sürüyor. Afet yönetimindeki kapasite eksikliği, eşgüdüm noksanlıkları, bu eksikliklerin kurtarma ve yardım hizmetlerinde ortaya çıkardığı başarısızlıklar “çaresizlik” ve “güvensizlik” hisleri yarattı.

TOPLUMSAL AFET

Belki ilk kez bu kadar geniş bir alanda, bu kadar fazla nüfusu etkileyen depremlerle karşı karşıya kaldık. Ancak hepsinden kötüsü, depremler sadece geniş bir alanda fiziksel yıkımlara, can kayıplarına yol açmadı; afet yönetim sistemimizin çöküşünü ya da böyle bir sistemin hiç inşa edilmediğini, etkin bir müdahale ve yardım yeterliliğimizin olmadığını, bu sebeple binlerce insanın deprem sonrası farklı sebeplerle hayatını kaybettiğini hepimize gösterdi.

Afet yönetiminiz sürdürülebilir olmadığı halde, tüm önlemleri eksiksiz aldığınıza inanırsanız, önce kendinizi, sonra da toplumun bir bölümünü belki ikna edebilirsiniz. Ancak doğayı kandırabilme yeteneğimizin veya ikna edebilme gücümüzün olmadığını unutmamalıyız. Tüm acı gerçekler ilk büyük afet sonrası ortaya çıkacaktır.

Ülkemizin siyasetindeki kutuplaşmalar, yardım faaliyetlerindeki işbirliğini ve eşgüdümü de etkiledi. Fay hatlarının sadece topraklarımızdan geçmediğini ülkemizin siyasetinde ve kamu yönetiminde de kırılmaların, çatlakların olduğunu acıyla gördük. Bu sürecin tek olumlu yanı, halkımızın her türlü takdire şayan özverisiyle diğer ulusların dayanışmasını görmek oldu.

Yaşanan deneyimler, afetlerin kısa, orta, uzun vadeli sonuçları olduğunu ve bu sonuçlara göre önlemler geliştirmenin zorunluluğunu ortaya koymuştur. Başta karşılaşılan, “doğa kaynaklı” bir afete karşı, önlem almamanın ortaya çıkardığı yıkımlar ve ölümlerdir. Ancak “doğa kaynaklı afet” süreç içerisinde pek çok toplumsal, ekonomik, kültürel sorunları ortaya çıkarabilen “toplumsal afete” dönüşebilir.

BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM

Büyük orman yangınları ve son depremler afet yönetimimizin karakteristik özelliğini açık şekilde görmemizi sağladı: Tekil ve sınırlı afetle mücadele edebilen, ancak farklı önlemlerin aynı anda eşgüdüm içinde uygulanmasını gerektiren büyük afetler karşısında çare üretemeyen, bütünleşik olmayan bir afet yönetimi söz konusu.

İnsani yardım kurumlarının afet sırasında yardım malzemesi satışlarının vicdanları yaralayacağını, tepkiye neden olacağını göremeyen yöneticilerin ve çalışanlarının başlarını ellerinin arasına alıp ne yaptıklarını düşünmelerinin vakti gelmiştir.

Depremde telekomünikasyon şirketleri de sınıfta kaldı. Memlekette, sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin bugüne kadar sınıfta kalanını veya özeleştiri yapanı göremedik. Ne de olsa “Her şeyi zamana bırak ve sessizliğini koru; memleket insanı unutkandır” gibi tavsiyeler danışmanlarca kulaklarına fısıldanmış ya da üstün yönetici zekâlarıyla keşfedilmiştir.

Depremzedelere yönelik birbirinden değerli destekler ve kısa erimli çalışmalar söz konusu. Makul bir sürede bütüncül bir yaklaşımla strateji geliştirip eylem planı oluşturmazsak bu yardımlar giderek derinleşen bunalıma bir çözüm üretemeyecektir.

DR. BÜLENT BÜBER



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları