Olaylar Ve Görüşler

Muhalefet seçimleri neden kaybetti? - Prof. Dr. Hurşit GÜNEŞ

30 Haziran 2023 Cuma

Cumhuriyet tarihinin en kötü ekonomik koşullarında, geniş halk kesimleri bu denli sıkıntı çekerken seçim kaybetmek elbette çok büyük başarısızlık! 

Cumhurbaşkanı seçiminin kaybedilmesinin en önemli nedeni yanlış bir strateji izlenmesiydi. CHP liderinin adaylığı elbette en doğal olan seçenekti. Seçimin ikinci tura kalabileceği belliydi ve buna uygun strateji gerekiyordu. O halde, AKP’nin ilk turda oy oranının düşük tutulması için tüm muhalif siyasal partilerin aday çıkarması zorunluydu. Böyle olsaydı, muhafazakâr sağ partilerin adayları Erdoğan tabanından bir miktar oy alma fırsatını yakaladıkları gibi, AKP lideri, CHP’yi HDP ya da PKK üzerinden bir iftira kampanyasına tutamayacaktı. Demirtaş’ın önerdiği üzere HDP/YSP’nin ilk turda cumhurbaşkanı adayı olsaydı Kılıçdaroğlu bir miktar daha az oy alsa da Erdoğan yüzde 45’in altında kalacak ve başarı ikinci turda sağlanacaktı. 

İttifak adayının Kılıçdaroğlu olmaması gerektiği, mümkünse Ankara veya İstanbul belediye başkanlarından birinin aday gösterilmesinin uygun olacağı tartışılarak Kılıçdaroğlu yıpratılmış oldu. CHP’liler bile bir türlü cesaretle en uygun adayın kendi liderleri olduğunu söyleyemedi. Hele Akşener’in masayı terk ettiği anda Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hakkında söylediklerinden sonra başarı tümüyle zora girdi.

Sonunda uzlaşma sağlamak için 7 kişi cumhurbaşkanı yardımcısı adayı olarak tanıtıldı. Ortaya mitinglerde 6-7 kişinin konuşma yaptığı etkisiz ve uyumsuz bir siyasal kampanya çıktı. Üstelik bu ittifak bir büyük tarihsel uzlaşma diye sunulsa da aslında anlamsızdı. Nitekim seçim sonrası bu anlamsızlık çok iyi anlaşıldı.

Asıl önemlisi, gıda, kira ve ulaşım maliyetlerindeki olağanüstü artışlar ücretli kesimde çok büyük refah kaybı yaratmışken, seçim kampanyasının cemaatlerle buluşma, helalleşmeler, sözde geçmişteki kusurlardan özür dileme ya da gereksiz başörtüsü çıkışları gibi konulara yoğunlaşması mantıkla izahı gerçekten zor. Bu seçimlerin tek odağı hayat pahalılığının ortadan kaldırılması ve CHP’nin ekonomi politikalarında yaptığı hazırlığın anlatılmasıydı. Bir büyük fırsat kaçmış oldu.      

SAĞ PARADİGMA ÇÖKTÜ!

Türk siyasetini bir matematik değişmezlik olarak gören sol yüzde 30, sağ da yüzde 70’le sınırlı saplantısı daha çok sağ/muhafazakâr kesime aittir. Oysa tamamıyla yanlıştır! Tek başına CHP 1950’de, 1957’de ve 1977’de yüzde 40’ın üstünde oy almıştır. Şu anda bile Sosyalist Enternasyonal’e katılan veya gözlemleyen sol partilerin oy toplamı yüzde 40’a yakındır. Kaldı ki geriye kalan yüzde 60’ın tamamı da muhafazakâr değildir.

Bu temel stratejik hatanın kaynağında CHP yönetimindeki muhafazakâr sağın üstünlüğüne inanan ve ona öykünen bir kompleksin rol oynadığı belirtilebilir. Oysa ülkemizde sağ karanlık bir geçmişe sahiptir. Bütün sağ iktidarların insan hakları ve özgürlükler konusunda tarihsel günahları vardır.   

CHP’nin aldığı yüzde 25 oy oranı ile Kılıçdaroğlu’nun aldığı yüzde 48 karıştırılmamalıdır. Biri 28 Mayıs’ta sonra erdi. Diğeri ise sahip olduğumuz ve ittifakların ötesinde geliştirmemiz gereken oy oranı. Çünkü 2028’de genel seçimlere giderken ittifaklara değil, kendi oyumuza güvenebiliriz. O halde CHP’yi demokratik bir yapıya ve ilerici bir doğrultuya yeniden kavuşturmak gerekiyor. Hiçbir mahcubiyete gerek yok. 100 yıldır sadece CHP ayaktadır. Yine parlayacaktır!

PROF. DR. HURŞİT GÜNEŞ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları