Öner Yağcı

Ceyhun Atuf Kansu (30.03.2019)

30 Mart 2019 Cumartesi

Ceyhun Atuf Kansu’nun bir yazısını Tokat İlköğretmen Okulu öğrencisiyken öğretmenim Mehmet Bural, “Birkaç yıl önce çıkmış olan bu yazıyı saklamıştım. Daktilo ettim. Sindire sindire oku bu yazıyı, ufkunu açacaktır” diyerek vermişti (1968): “Atatürk ve Eylem”.
Yazı günlerce elimden düşmemiş, yakın arkadaşlarım da okumuştu. Yazıdaki düşüncelerin bende yeşermeye başlayan bağımsızlıkçı, eşitlikçi, özgürlükçü, devrimci düşüncelerin temellenmesindeki etkisini hiç unutmadım. Kansu’nun Cumhuriyet Bayrağı Altında adlı kitabına alt başlık olan “Yaşam Öykümde Devrim” gibi etkilemişti beni. Yazısında Atatürk’ün “devrimci bir eylem adamı” olduğunu ve devrimci birikiminin kaynaklarını öyle bir anlatıyordu ki…
Atatürk’teki “Vatan ve özgürlük” kavramının Namık Kemal’den geldiğini; bilgisizliğe, bağnazlığa, teokratik toplum düzenine karşı savaşım kaynağının Tevfik Fikret olduğunu anlatıyordu. “Halk egemenliği”ni “Fransız Devrimi”nden alarak eyleme soktuğu ulusçulukla yurdu ümmet çağından ulus çağına taşıdığını, hoşgörüyü bıraktığı tek konunun “ulusal bağımsızlık” olduğunu, halkının değerlerine saygıyla halkı eylemin ta kendisi haline getirdiğini, kendi ülküsüyle toplumunun ülküsünü çağdaş uygarlıkta bütünleştirmek için devrimle halkın arasına giren “Osmanlı Derebeyliği”ne karşı çıktığını ve devrimin eylem gücünü gençliğe aktardığını aktarıyordu.

Bağımsızlık devrimcisi
Kansu’nun 100. doğum yıldönümünde “Katıksız bir başkaldırıcı olarak Atatürk” alt başlığıyla yayımlanan Bağımsızlık Devrimcisi adlı kitabını (Telgrafhane Yayınları) okurken bu yazı karşıma çıktı. Devrimciler döne döne okumalı bu yazıyı, kitapta bütünüyle anlatılan Atatürkçülüğü…
Kansu, insan ve doğa sevgisiyle büyüyen bir halk sevgisini damarındaki coşkunluk, başkaldırı, sevda ile açığa çıkaran bir Anadolu tutkusunun aydınıdır. Katıksız bir “Kuvayı Milliyecilik”le, Kurtuluş Savaşı’yla, Cumhuriyet devrimleriyle biçimlenmiş Atatürkçülüğün, aydınlanmanın ve sürekli devrimin aydınıdır.
Türkçeye sevgiyle tutkundur o. En çok, dilimizin özsuyunu sunan Yunus Emre, Pir Sultan, Karacaoğlan’ı sever. “Anam dilinde konuşan ama bunu şiirin yasaları içinde gerçekleştiren bir büyük ozandır” (Emin Özdemir). “Halkın derdini dert edinen bir düşün adamı” (Adnan Binyazar), “Şiirimizin çınlayan sesi”dir (Müslim Çelik). Halkçı bir şair hekim ve toprağımıza humuslarını katan bu büyük bilge “sevgi öğretmeni, doğayı insanlaştırmış bir büyük şair, şiirimizin ozan atası”dır (Vecihi Timuroğlu).
Bayrağı altında yaşamaktan kıvanç duyulan bir yurt sevgisinin, “Tapınağım insan olsun... Uğruna öleceğim tek kale: İnsandır” diyen bir insan sevgisinin, ömrünü adadığı çiçeklerin güzelliklerle coşmasının, “yediveren bağımsızlık gülü”nün aydınıdır o. Anadolu’dan dünyanın yedi iklim dört köşesine uzanan bir büyük insanlığın, “Dünyanın bütün çiçeklerini” isteyen bir duyarlılığın aydınıdır.
Soyadıdır başkaldırmanın Atatürk…” diyen Kansu’nun yapıtlarının çoğunu, sevdası Kurtuluş Savaşı ve Atatürk oluşturur: Bağımsızlık Gülü, Sakarya Meydan Savaşı, Devrimcinin Takvimi, Atatürk Devriminin Temeli: Ya Bağımsızlık Ya Ölüm, Atatürkçü Olmak, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, Halk Önderi Atatürk, Cumhuriyet Ağacı, Cumhuriyet Bayrağı Altında, Dram Kaynağı Olarak Söylev, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, Söylev’i Okurken…

*

17 Mart 1978’de aramızdan ayrılan, 100. yaşı etkinliklerle kutlanan Kansu’yu anlamanın boynumuza borç olduğunu vurgulayarak selamlıyor, bu yıl “Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü”nü Atların Günü adlı kitabıyla kazanan Ömer Turan’ı kutluyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları