Yine Balyoz, Yine Silivri!

26 Eylül 2012 Çarşamba
\n

\n

Gerekçeli kararı henüz yazılmadı ama; Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesinin ünlü Balyoz Davası sanıkları için verdiği karar, gündemin ilk sıralarında tartışılmaya devam ediyor.

\n

Sadece bizim medyamızla da sınırlı değildir verilen cezalar hakkındaki tartışma. Batı medyasında yayımlanan haberlerde de Türk Silahlı Kuvvetlerinde bu mahkeme sürerken kimileri emekliye sevk edilerek; kimileri ise kendi isteği ile genç yaşlarında katıldığı asker ocağına veda etmek zorunda kalmış olan 325 askerin durumu ön sıralardadır.

\n

Doğrudur, 27 Mayıs 1960 ile başlayan bir süreç, 22 Şubat, 21 Mayıs 1961lerde de devam etmiştir. Ordunun tabanından gelen bu oluşum; daha sonraları 12 Eylülde tam bir emir komuta hiyerarşisi ile sürmüş, 28 Şubat ve 28 Nisan kıpırdanışları ile yeni bir görünüm de vizyona çıkmıştır.

\n

Ama bu hareketlere bakarak, silahlı kuvvetlerimizi kurumsal olarak siyasetin içinde görmek de günümüzde artık anlamını yitirmiştir.

\n

Mahkemenin Sayın Başkanı Ömer Diken, yönettiği duruşmalar ve özellikle cuma günkü karar için tartışılanların etkisinde kalmış olmalı ki, kimsenin kendilerine baskı yapamayacağını söylemekle kalmayarak karar için kendi aralarında müzakereye çekildikleri sırada cep telefonunun yanında değil, korumasında olduğunu söylüyor.

\n

Sizlere de bir ironi gibi gelmiyor mu bu açıklama?

\n

Mahkeme heyeti karar için topladığı sırada, elbette siyasi iktidar adına mesela Adalet Bakanı ya da Müsteşarı, onlar olmaz ise HSYKnin bir yetkilisi Ömer Beye cebinden bir alo mu diyecekti ki?

\n

Sayın başkanın bulunduğu 10. Ağır Ceza Mahkemesinin sadece adı bile, 90 yıldır adalet sistemimizde boy gösteren İstiklal Mahkemeleri, Sıkıyönetim Mahkemeleri, Olağanüstü Yetkili Mahkemeler, Terörle Mücadele Mahkemeleri dizininin devamı olduğunu söyler.

\n

Yürütme erkinin başındaki büyüğümüz; örnek olarak Sebahat Tuncel davası için Yargıya talimat verdik. Gereğini yapacaklar diyebiliyorsa!

\n

Ve daha kötüsü, HSYKden bu açıklama karşısında tek bir ses bile yükselmiyorsa!..

\n

Ömer Beyin savunma zorunluluğu içinde söylediği bu açıklama, Türk adaletinin hem de boğazına kadar siyasi iktidarın baskısı altında olduğunu göstermeye yetmez mi?

\n

Silivri ya da Diyarbakır...

\n

Ergenekon, Balyoz, Odatv ya da KCK yargılamaları, adalet kurumumuzun, kamuoyunda kendilerine yönelik olan O en az güvenilir kurum yakıştırmasının yüksek sesle tartışılmasına neden olmuştur.

\n

Ömer Diken, başkanı olduğu 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, kaza merkezinin Beşiktaş olmasına karşın, özellikle Ergenekon, Balyoz ve KCK sanıkları ile ilgili yargılamaları Adalet Bakanlığının niçin 105 kilometre ötede bir ilçemizin de uzağında, Trakya Ovasına oturtulmuş beş cezaevinin bulunduğu iki salonlu bir yerleşkede yaptırttığını da sorgulamalı değil midir?

\n

27 Mayıs darbesinden sonra Yüksek Adalet Divanı adı ile oluşturulan mahkeme, Marmara Denizi ortasında Yassıadada çalışıyordu. Yargıçları ise Heybeliadada bir otelde adeta tecrit edilmiş durumda kalmak durumundaydılar.

\n

Neresinden bakarak değerlendirmek isterseniz, değerlendirin.

\n

Ömer Bey ve bu tür mahkemelerde görevlendirilmiş olan öteki cumhuriyet savcıları, hâkimleri de bir tür tecrit altında siyasal iktidarın gözetiminde çalışmak zorundadır.

\n

Ömer Dikenin cep telefonunun bu karar görüşmesi sırasında kendisinde değil korumasında bulunduğunu söyleme gereği duyması, vicdanında kendi kendine yaptığı değerlendirmenin bir başka türü olmalıdır.

\n

Bizde de adaletin, o ünlü gözleri kapalı, elinde terazi bulunan yargı perisi gibi işlediğine gerçekten inanmak ve Berlinde olduğu gibi bu ülkede de yargıçlar vardır diye övünerek haykırmak sadece bir düş olarak mı kalacak?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları