Futbol En Güzel Türkçe Anlatılır

29 Aralık 2014 Pazartesi

Çünkü Türkçe bir bilim dilidir!
Ama çok önemlisi şudur:

Dilde devrim olmaz, dilde evrim olur...
Tıpkı futbol gibi...

Ancak Dikkat! Bu yazı, ağır oranda felsefe ihtiva eder. 
Konya’nın yeni stadı neredeyse doluydu. 

Bu, Konya’ya ikinci ziyaretimdi.. 
İlk gelişimde maçı size “Osmanlıca” anlatmıştım.. 
Ancak, Karamanoğlu Mehmet Bey 1277’de Konya’yı aldığında “Bu günden sonra, divan-ü dergah-ü bargahda, mecliste ve meydanlarda Türkçe’den gayrı dil kullanılmayacaktır!” fermanını verdiği kentti Konya... Yani, Türkçe’nin hem devlet hem de bilim dili kabul edildi yerdi... 
Dedim ya, ‘Dilde devrim olmaz, dilde evrim olur’ diye.. 
Futbolda da “Devrim” yoktur, evrim vardır.. 
Olsa olsa “Devrim gibi” oyunlar ya da “Devrim gibi kararlar” vardır.. 
Öyle, bir gecede şampiyonluk olunamayacağı gibi, bir gecede de yeni bir dil gelmezdi... 
Tarih böyle bir olayı daha kaydetmemişti! 
Futbol bu yüzden hayatın ta kendisi, felsefe “içeriğinin” de hasosudur... 
İyi antrenörler, iyi edebiyatçıların kelimeleri dizdiği gibi futbolda da futbolcuları dizer! 
Bundan dolayıdır ki futbol ve edebiyat, (özellikle şiir arasında) arasında muazzam bir paralellik vardır.. 
Ve maç başladı.. 
Daha önce “Şiir gibi” oynayan Beşiktaş ilk dakikalarda edebiyatta o uyumu “Tutturamadı”
16 dakika geçilirken, sahada edebiyatın, yani “yazımın” ve “şiirin” hakkını Konyalılar verdi. 
Aykut Kocaman’ın “Devrim gibi” kararı Konya’yı bir başka havaya bürümüştü... 
Beşiktaş ilk atağında golü buldu... 1-0 oldu! 

Gol güzel olsa da, bu, kötü yazılmış bir dizenin nihavent makamındaki sonucuydu(!) 
(Anlamayanlara özel: Kötü bir güftenin notaya dökülmüş hali gibiydi!) 
Sahadaki futbolcular ayakları ve beyinleriyle “yazılacak” felsefeye dakika dakika katkıda bulunurken, Türkolog Herbert Jansky’in dediği gibi, “Türk dili Söz varlığı” itibariyle son derece zengin ve kolay anlaşılan, kolay öğrenilebilen bir bilim dili” olarak maçın varyasyonlarını ben de kalemimle ölümsüzleştiriyordum.. 

İkinci yarı başladığında Türkçe’nin felsefe üzerindeki vahşi cazibesi daha da ortaya çıkarken, Beşiktaş kötü futbol oynamaya devam ediyordu... 
Ve kötü oynayan Beşiktaş, maç boyunca ikinci atağı diyebileceğimiz hücumda 2. golü buldu... 
Bu, kötü yazılmış bir şiirin ilginç yazgısıydı... 
Unutmayın ki bu işin felsefesinde bu sonuç vardı... 
Ben yazıya daldım, Konya penaltı kazandı ve durumu 2-1 yaptı.. 
Hakem Atiba’yı attı, Beşiktaş 10 kişi kaldı.. (G.Saray’ın yüzü güldü tabii...) 
Beşiktaş’ın yorgunluğu her halinden belli olsa da Konya’nın çıkardığı oyuna felsefi olarak “Değişim başkaldırısı” denirdi.. Evrim illa da genlerde olmazdı çünkü..!! “Türkçe ile felsefe yapılmaz” demek yanlıştı... Bu, edebiyatçılara, şairlere haksızlıktı.. İstiklal Marşı’nın şairine haksızlıktı.. 

Dünyanın saygı duyduğu Nazım Hikmet’e, Yaşar Kemal’e. Orhan Pamuk’a hakaretti... 
Bu, Yunus Emre’nin, Kaygusuz Abdal’ın, Pir Sultan’ın, Karacaoğlan’ın, Köroğlu’nun dilini yok saymaktı.. Orhan Veli, Muzaffer Tayyip Uslu, Cemal Süreyya, Attila İlhan ve daha niceleri şiirleriyle felsefenin en güzelini yapmadılar mı..? 
Benden söylemesi, ‘Sular asla tersine akmaz’, akıtmaya çalışanlar karaya oturmaya mahkumdur...!! Neyse sabaha döneyim biraz da... 
Beşiktaş’ın maçı Konya’daydı... 

Konya treni de 07.10’da... 
Ne’me lazım, “Uyuruz muyuruz treni kaçırırız” diyerek uyamadık tabii! “E, trende uyuruz” düşüncesiyle de yediye 10 kala 3. vagondaydım... 
Daha 20 dakika vardı.. 
Kader ağlarını örmekteydi! 
İki adam geldi ve yan koltuğa oturdu... 
“Trende uyurum” demiştim, sabah 7’den beri konuşan adamların yan koltuğuna düşmüştüm! 
Her konuda fikirleri de vardı, bilgileri olmasa da... 

Tam 3 saat sonra konuşmaktan yoruldular da uykuya daldılar! 
Bir Konya deplasmanı daha böyle bitti... 
Tebrikler Konya’ya
Bitiş düdüğüyle yıldırım çarpmışçasına yere düşmeleri de Beşiktaşlı futbolcuların yorgunluğunu gösteriyordu. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hayalgücüspor 8 Ağustos 2018
‘Satarım Sattırmam’ 24 Temmuz 2018
VAR ya da HAM 19 Temmuz 2018

Günün Köşe Yazıları