Uzaktan Bakınca..

05 Aralık 2008 Cuma

Umutları canlı tutmak ve geleceğe aktarmak isteyenlerin, bazı kişi, görevli ve kurumlara gönderme yaparak Tanrı eksikliklerini göstermesin dileğinde bulunmalarına sıkça rastlanırdı.

Ancak öyle bir duruma getirildik ki, umutları canlı tutmak ve geleceğe taşımak isteyenlerin dileği Tanrı eksikliklerini göstersin cümlesine dönüştü.

***

Uzunca bir süredir, pek de ciddi olmayan ama insanı hırpalayan soğuk algınlığı nedeniyle köşeyi bir süre tatile sokma zorunluğu doğmuştu.

Türkiyeyi uzaktan izlemek bile işlerin ciddi yürütülmediğini gösteriyordu.

Türkiyeyi teğet geçeceği varsayımıyla yok sayılmaya çalışılan ekonomik krizin tavan yaptığı günleri yaşıyoruz. Kriz inişe geçtioyalaması da doğal olarak gerçeği yansıtmıyor.

İşsizlik en önemli soruna dönüştü. Sayısal verilere bakarsanız, üretimlerini düşürmek zorunda kalan işyerlerinin sayısı hızla artıyor. Kapanan işyerlerinin sayısı 60 binlerde dolaşıyor.

Yaşadığımız krizin öncekilere göre değişik bir yanı daha var. Bu krize kadar, kabak sadece çalışanların başına patlar, işsiz sayısı 100 binlerle ifade edilirdi. Ama bu krizde görülüyor ki, çok sayıda işveren de işsizler ordusuna katılmış durumda.

Ve bizimkiler hâlâ daha ülkede kriz olmadığı masalını anlatmayı sürdürüyorlar.

***

Bu gayrı ciddi ortamda, ben de onlara katılıp krizin faydalı bir yanına değinmek istiyorum.

Türkiyedeki olumlu gelişmelerin en somut örneği olarak ihracat artışlarından söz edilir, aylık artış oranları tantanalı toplantılarla kamuoyuna duyurulurdu.

Ne hikmetse, ithalat verilerinden hiç söz edilmezdi.

Oysa ihracat genelde şöyle de işliyordu. Konuyu bilen arkadaşım kaba çizgileriyle bir örnek verdi.

Tanesi 9 dolara, dikilmiş ama paçaları dikişsiz bırakılmış bir pantolon yarı mamul olarak getirilip, paçaları dikildikten sonra 10 dolara ihraç edildi diyelim. Bu ticaretten Türkiyeye 1 dolar kalmasına karşın ihracatı 10 dolar olarak göstermek bize özgü bir yaklaşımdır.

Durum kabaca böyleyken, ihracat rakamlarının şişirilmesi, özellikle iktidarı ve yandaşlarını mutlu eden bir yaklaşım olarak gündemde tutulurdu.

Vakta ki işler tersine döndü. İhracat artış oranları düşmeye, hatta geriye düşmeye başladı. Bu kez de başka bir yöntem devreye sokuldu. İhracatın düşmesini normal gösterme çabaları, ithalat oranlarındaki düşüşü de açıklama zorunluluğunu doğurdu. Şimdi deniyor ki; ihracat düştü ama, ithalat daha çok düştü”.

Nasrettin Hocanın Dostlar alışverişte görsüncevabının, günümüzdeki geçerli şekli de bu olsa gerek.

***

29 Mart 2009da yapılacak yerel yönetim seçimlerinde oy kullanacak seçmen sayısı 1 yıl içinde 6 milyon artıverdi.

Nüfusa oranlarsanız neredeyse yüzde 10’a yaklaşan bir artış.

Akıl sır erdirmek mümkün değil.

Adrese dayalı nüfus sayımı uygulaması konusundaki kuşkular, bu kez de seçmen kütüklerine sıçradı.

Bir yanda, 6 milyon dolayında seçmen artışı var, öte yanda da oturdukları mahallenin muhtarlıklarındaki seçmen listelerinde adlarını bulamayanlar. Kadıköyün göbeğindeki Bahariyede bir apartmanın seçmenlerinin adları, kütükte yazılı değil. Anlaşılan o ki 6 milyon küsur olarak açıklanan seçmen çoğalışı daha da artacak.

Yapılacak iş, seçmen kütüğüne kaydolmak için gerekli çabayı göstermek. Peki kaydını yeni yaptıranlar ya yanlışlıkla başka bir mahallenin kütüğünde yazılmışlarsa başlarına neler gelebilir?

İkinci kez kendini seçmen olarak yazdırmak suç. Az buz olmayan bir hapis cezası da söz konusu.

İdarenin yaptığı, ama yargı denetiminde olması gereken seçmen kütükleri, konunun uzmanı Tarhan Erdemin tanımıyla seçim güvenliğinin temeline konulmuş bir bombaniteliğinde.

Yarın, itiraz süresinin son günü. Yüksek Seçim Kurulu, birkaç oylamadır seyretmekle yetindiği soruna bir çözüm bulmak zorunda. Çünkü uzmanlara göre uygulamanın kaynağı anayasaya da aykırı düşüyor.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları