'Paylaşım' Krizi....

24 Ağustos 2011 Çarşamba
\n\n\n

Aslında hep aynı şey oluyor. Son dönemlerdeki küresel ekonomik krizler beraberinde “kapitalizmin sonu geldi mi?” tartışmalarını da başlatıyor. Geçen hafta 2008deki krizi tahmin ederek kriz kâhini unvanını kazanan ünlü ekonomist Nouriel Roubini, Karl Marx haklıysa bir noktadan sonra kapitalizm kendini yok edebilir. Piyasalar bu aşamada çalışmıyor dedi. ABDli milyarder işadamı Warren Buffet da, her ne kadar Marxın adını telaffuz etmese de zenginlerin fazlasıyla şımardığına dikkat çekerek Arkadaşlarım ve ben milyarder dostu Kongre tarafından bugüne kadar yeterince şımartıldık. Süper zenginlere yönelik vergiler arttırılmalı diye konuştu. Aslında kapitalist sistemin çatlak sesleri yine kapitalizmin kendi kalesinin içinden çıkıyor. Sürdürülemez noktaya doğru yaklaşmakta olan bir sistem bugüne kadar çeşitli yamalarla tamir edilerek, yeni piyasa araçları devreye alınarak itile kakıla yürütülmeye çalışıldı. Şu anda da iktidarlar tarafından yapılmakta olan da başka bir şey değil. Büyük olasılıkla bir yandan piyasa ekonomisine bir iki yama daha eklenirken bir yandan da yeni coğrafyalarda yeni kaynaklarla yola devam edilecek. Bugün Libya ve Suriye başta olmak üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşananlar önceden kurgulanan planın parçaları.

\n

7 milyar insanı barındıran yaşlı gezegene şöyle tepeden bakmaya çalıştığımızda ise aslında asıl sorunun paylaşımsorunu olduğunu görmemek mümkün değil. Bir yanda kapitalist yaşam tarzının getirdiği tüketim çılgınlığı, öte yanda Afrika Boynuzunda onlarca yıldır bir nebze olsun azaltılamayan açlık... Savaşlar, yükselen gıda fiyatları ve kuraklığın korkunç bileşimi çaresizlik içindeki 11 milyondan fazla insanı kıskaca almış bulunuyor. Öte yandan BM Gıda ve Tarım Örgütünün yaptırdığı araştırmaya göre, dünyada her yıl 1 milyar tondan fazla gıda çöpe gidiyor. Sadece zengin ülkelerin 222 milyon ton olan atık miktarının Sahra Altı Afrika bölgesinin yıllık gıda üretimiyle aynı olduğuna dikkat çekiliyor. Araştırmaya göre dünyada üretilen gıdanın 3te biri çöpe gidiyor. Afrikanın en yoksul ülkelerinden biri olan Etiyopyanın bir bölümünde halk açlıktan ve hastalıktan ölürken bir diğer bölümünde devasa tarım alanları yabancı yatırımcılar tarafından uzun vadeli olarak kiralanarak endüstriyel tarım için kullanılıyor. Tarım emperyalizmi olarak da adlandırılan bu durum son yıllarda iyice arttı. Yabancı şirketler biyoyakıt elde etmek veya kendi ülkelerindeki gıda ihtiyacını karşılamak üzere ekim yapıyorlar. İhracata teşvik veriliyor olması, iç pazara dönük satışları bitiriyor. İç pazara satış yapanlar da küçük çiftçilerle rekabet ediyor.

\n

Yoksul ülkeler böyle. Gelişmiş ülkelerdeki paylaşım krizi ise hem gelir dağılımındaki eşitsizliğin giderek artıyor olması hem de insanların bugüne kadar en tabii hak olarak bildikleri sosyal hakların sürekli olarak kesintiye uğraması. Deutsche Wellenin dün yayına aldığı küçük bir haber: Almanyada emekli olduktan sonra geçimini sağlayabilmek için çalışmaya devam etmek zorunda kalanların sayısı giderek artıyor. Sol Partinin meclise verdiği soru önergesini yanıtlayan Alman hükümeti, 65 yaşın üzerinde olup ek iş arayanların sayısının 2000 yılında 417 bin iken, 2010 yılında 661 bine yükseldiğini bildirdi. Resmi verilere göre, Almanyadaki yaklaşık 21 milyon emeklinin yüzde 10 kadarı yoksulluktan mustarip. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), emekli yoksulların oranının daha da artacağı görüşünde.

\n

Doğan Kuban ise önceki gün Cumhuriyette yer alan Kapitalist Cennetten Haberlerbaşlıklı yazısında Amerikanın para basarak altın niyetine dünyaya sattığı dolarlar yüzünden borcu 13 trilyon doları geçmiş. İşsizlik yüzde 9.2. Bu aşağı yukarı 30 milyon kişi eder. Amerikan bankaları Avrupa ve Asya bankalarından geri kalıyorlarmış. Şöyle olayları bizim halk bilmez: Amerikada işsizlere ve fakirlere yılda 60 milyar tutarında yemek karnesi veriliyor. Bunların sayısı 45 milyon kişi, yani nüfusun 1/7si. (2010). Bu işe bakan Tarım Bakanlığı muhtaç olanların 2/3ünün daha başvurmadığını saptamış. Amerikalılar giderek daha çok aç kalıyorlar! Biz Amerikanın dünyanın en zengin ülkesi olduğunu biliriz de, 45 milyonun fakirlik ya da açlık sınırında olduğunu bilmeyiz. Şu sıralarda Temsilciler Meclisindeki önemli tartışmalardan biri bu yardımın azaltılması konusu imişdiye yazıyor.

\n

Aslında hepsi büyük bir yapbozun küçük parçaları... Resmin bütününü gördüğünüzde gerçek sorunun paylaşım sorunu olduğu net biçimde ortaya çıkıyor. Ve bütün ülkelerdeki iktidarlar bunun çok iyi farkında. Sadece değişim işlerine gelmiyor. O zaman iş kime düşüyor? Toplumun bedel ödeyen kesimlerine; çiftçilere, öğrencilere, emeklilere, ücretlilere, sendikalılara, düzeni değiştirmeye soyunan muhalefet partilerine, meslek örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarına ve eğer kaldıysa bağımsız medyaya...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pusulanın ibresi... 17 Mayıs 2024
Benim Cumhuriyet’im... 10 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları