Yargı temizlik bezi mi?

04 Şubat 2022 Cuma

Türkiye Fethullahçı darbe sürecinden geçti. Hedef; “adliye, mülkiye, maarif” ve benzeri şekilde sınıflandırılarak konulmuştu. En büyük sızma girişimi güvenlik birimlerinde gerçekleşti. Kazı kazı bitmiyor, her gün yeni operasyonlar, yeni gözaltılar, yeni tutuklamalar…

Bir şey dikkat çekiyor. FETÖ’ye yönelik operasyonlar, darbeye yeltendikleri için midir nedir, Silahlı Kuvvetler’le sınırlı kalmış durumda. Silahlı Kuvvetlerde önlem alınması yaşamsaldır. Ancak sadece bu kurumlarla sınırlı kalınır bir “toplumsal arınmaya” gidilmezse, hiçbir kurumu, devleti ele geçirmeyi hedeflemiş hiçbir yapıdan koruyamazsınız.

YARGI, KİME YARGI?

Yukarıdaki kaygılarımızı örneklendirmek istiyoruz. Bir firma, kamu kurumlarının ihalelerine katılıyor ve güçlü olduğu için de çoğu ihaleyi alıyor. Hakkında “FETÖ iltisakı (bağlantısı)” tespit ediliyor. Bu nedenle kamunun bu konularda en ciddiye alınacak kurumları bu firmanın girdiği ihaleleri iptal ediyor. Bu kurumlar hangileri mi? Örneğin biri İçişleri Bakanlığı’na, diğeri Adalet Bakanlığı’na bağlı bir kurum. Firma bu durumu yargıya taşıyor. Yargı “kovuşturmaya yer yoktur” kararı veriyor. İtirazlar fayda etmiyor. İşte bu noktada insanın içi karışıyor, bulanıyor. Soruşturma şöyle: Firmanın sahibinin adı ve soyadı toplumda çok yaygın olarak kullanılan bir ad ve soyad. Soruşturmayı yürüten savcı, bu kişinin FETÖ’nün lideriyle görüşmek için ABD’ye gidip gitmediğini Türk Hava Yolları’na (THY) soruyor. THY, tespiti istenen ad ve soyada sahip 8 bin kişinin ABD’ye seyahat ettiğini, bunların içinden kimin hangisi olduğunu tespit edemeyeceğini bildiriyor. Evet, doğru. THY nereden bilsin bu 8 bin kişiden hangisinin FETÖ liderinin eteğine yüz sürmeye gittiğini… Ek başka bir araştırma yapılmadan THY’den gelen bu yazıya dayanılarak “kovuşturmaya yer yok” kararı veriliyor.

Danıştığımız hukukçular, gerçeği ortaya çıkarma amacıyla böyle bir soruşturmanın kesinlikle yetersiz kalacağında birleşiyor. Soruşturulan kişiler hakkında araştırmanın yetersiz yapılması hem kamuyu hem de soruşturulan kişiyi riske atıyor. Etkili soruşturma olmayınca gerçeğe ulaşmanın yolu da kapanıyor, kaygılar giderilemiyor. Yaşayan canlı örneği var. Bundan kırk yıl önce ortaokula başlayan bir çocuk, İzmir’de Akyazılı Vakfı’nın yurdunda 11 gün kaldığı için Silahlı Kuvvetler’le ilişiği kesildi. Dikkat çekmek istediğimiz nokta, devlet, kurumlarıyla, istediği zaman her türlü bilgiye ulaşabiliyor. İlk aklımıza “soruşturulan kişinin TC kimlik numarası da mı yok, bununla bir araştırma yapılması düşünülemedi mi” sorusu geldi.

Burada hedef, peşin peşin soruşturulan kişinin suçlu ilan edilmesi de olmamalı. Soruşturulan firma sahibi, hem mevcut firmasıyla, hem de yan markasıyla kamudan ihale almaya devam ediyor.

Güvenlik birimlerinde ne kadar önlem alırsanız alın, kaynakta sorun büyük… Ülke olarak yaşadıklarımız ortada, yargı bunları ciddiye almalı. Ama tersi oluyor. Bu konuları gündeme getiren Cumhuriyet, otomatiğe bağlanmış gibi tekzip üstüne tekzibe boğuluyor. Barış Pehlivan ve arkadaşları haber yaptıkları için cezalandırılıyor.

Yargı birilerini temizleme, birilerini de karalama aracı olarak kullanılmamalıdır. Kullananların işine yaramadığı yakın ve uzak geçmişte görüldü.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları